Kahramanmaraş, yalnızca tarihiyle değil, aynı zamanda eşsiz doğal güzellikleriyle de görenleri kendine hayran bırakan bir şehir. Ancak ne yazık ki bu güzelliklerin arasında göze çarpan manzaralar, doğanın tüm ihtişamını gölgeliyor. Son yıllarda gezip gördüğümüz mesire alanlarında, yürüyüş parkurlarında, hatta baraj gölleri kenarlarında bile aynı tabloyla karşılaşıyoruz: Plastik şişeler, cam kırıkları, poşetler ve daha niceleri… Birkaç dakikalık keyif uğruna doğaya bırakılan bu atıklar, yıllarca kaybolmuyor. Oysa doğa, bize değil; biz doğaya muhtacız.

******

Çoğu zaman bu manzarayı gördüğümüzde şikâyet ederiz, kızarız, eleştiririz. Ama unutmayalım, doğayı kirleten yalnızca “birileri” değil. Çöpünü poşete koyup götürmek yerine ağacın dibine bırakan da, piknik sonrası mangalını söndürmeden ormana terk eden de biziz. Hepimiz. Kahramanmaraş’ın güzelliklerini görmek isteyen ziyaretçilere, onlara sunabileceğimiz en değerli şey temiz bir çevre olabilir. Eğer biz sahip çıkmazsak, bu güzellikleri yarın çocuklarımıza nasıl göstereceğiz? Fotoğraflarda mı?

******

Çözüm aslında çok basit: Doğaya ne götürdüysek geri getireceğiz. Plastik şişemizi, yiyecek ambalajımızı, hatta cam şişemizi… Belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve gönüllüler elbette temizlik kampanyaları düzenleyecek; ama esas sorumluluk birey olarak bizde. Çünkü doğa bir gün bize “Yeter artık!” dediğinde, geri dönüş olmayacak. O yüzden, bugün daha fazla geç olmadan, elimizi vicdanımıza koyup şunu söyleyelim:

“Doğayı kirletmek değil, korumak insana yakışır.”