Hepimizin keyifle izlediği Güldür Güldür programında bir skeç var. Adam balkonda oturuyor, herhangi bir iş için evden çıkmak isteyen komşularına, türlü gerekçeler ile engel oluyor.

“Ne işiniz var, oturun oturduğunuz yerde.”

Ekonomik anlamda olağanüstü günlerden geçiyoruz.Resmi rakamlara göre %70 seviyelerinde olan enflasyonun reel hayatta %100’leri geçtiği herkesin ortak görüşü. Yalnızca yedi ay önce 8 TL olan mazotun litresi bugün 30 Tl üzerinde. Memur, işçi, asgari ücretli çalışanların alım gücü her geçen gün azalıyor. Yıllardan beri dillendirilen orta direk halk grubu ortadan kalkmış durumda. Artık tavan ve taban var. Halkın artık %95 taban, %5 tavan gelir grubunda. Bir nevi halkın  %95’i,  %5’lik halk dilimine çalışıyor. Zengin gün geçtikçe zenginleşiyor, fakir gün geçtikçe fakirleşiyor. Nasıl mı?

Kur korumalı mevduat hesabı, altın ve döviz hesapları, repo, hazine hisse senetleri, halka arz getirileri…

Sistem çalışan, üreten, katma değer sağlayan,istihdam oluşturan yatırımcıya izin vermiyor.. Sistem üreterek, alın teri ile para kazanmak yerine, para ile para kazanmaya yönlendiriyor. Örneğin 5 milyon TL parası olan iş adamı, yatırımcı. İş yeri açmak, üretmek, yirmi, otuz kişiye istihdam sağlamak, katma değer üretmek yerine o 5 milyonunu kur korumalı mevduat hesabına yatırıp, bir yıl içersinde parasını ikiye katlıyor.

“Güldür Güldür” skecinde olduğu gibi “Ne işin var ticarette, otur oturduğun yerde”

Suçlu iş adamı mı? Suçlu emek vermeden, alın teri dökmeden, istihdam oluşturmadan zenginliğine zenginlik katan, parasını dövize yatıran o %5 lik zenginler mi?

Her ticaret riskiyle gelir. Her ticarette, yatırımda, kurulan her yeni işletmede risk vardır. Böyle belirsiz bir ortamda, uzun ve orta değil, kısa vadede bile yarını göremeyen yatırımcı neden bu riske girsin?

Aslında olay zenginliğine zenginlik katmak isteyen, para ile para kazanmak isteyen kesimden ibaret değil. Küçük büyük etrafımızda pek çok insan yatırım araçları ile entegre halinde. Borsa, kripto para, en basitinden her ay birkaç gram altın alıp, her gün altın fiyatlarını takip ediyoruz. Pek çok gencimize çalışmadan, alın teri dökmeden kazanılan para cazip geliyor. On yedi, on sekiz yaşındaki çocuklarımız bile borsaya para yatırıyor, kripto zengini olma hayali kuruyor.

Suç gençlerde mi, hayır. Suç 5 milyon lirasını iş yeri açmakta kullanmayan iş adamında mı, hayır. Suçlu her ay birkaç gram altın ile yatırım yapmaya çalışan halkımızda mı, hayır. Bu ülke savaşa girmedi. Bu ülkede sekiz şiddetinde bir deprem olup, yerle bir olmadı. Bu ülkede iç savaş çıkmadı. Global ekonomik kriz her ülkede ekonomiyi yüzde on oranında etkiledi.

Sahi bize ne oldu, 8 ayda bu ülke neden bu hale geldi.

Oturalım mı oturduğumuz yerde…