1970 yıllarında doğanlar bu ülkenin yaşayan en şanslı, bir yönüyle de en şanssız kuşağını oluşturmaktadırlar. Onlar evlere gelen ilk kablolu telefona şahit oldukları gibi, ilk akıllı cep telefonlara, ilk siyah beyaz televizyonlara şahit oldular. Şimdi ise yapay zeka yazılımlarına gözlemliyorlar. Şahit oldukları yüzlerce ekonomik, teknolojik gelişmenin yanında, siyasi olarak akıl dimağlarında ilk yer eden gelişme muhtemelen 1980 darbesi süreci olmuştur. Onlar yedi, sekiz yada on yaşlarında iken anne ve babalarının "çocuğum hangi partidensin diye sorduklarında sakın söyleme, ekmek partisindenim de geç" tembihleri eşliğinde büyümüşlerdir.
Ekmek partisi, ülkenin siyasi gelişmelerinden bihaber, ekonomik politik, demokrasi, insan hakları, hukuk sisteminden soyutlanmış, düşünmeyen, sorgulamayan irdelemeyen, tek gayesi geçimini sağlamak olan, ekmeğinin peşinde koşan insan profili ifadesi. Bir çocuğun ekmek partisinden olması kadar doğalı yok. Temiz, günahsız, saf yüreğine yakışan en iyi parti ekmek partisidir.
Yetmişler kuşağı büyüdükçe mi kirlendi dünya, kirli olan dünyayı yetmişliler büyüdükçe mi algıladı bilinmez. Ancak büyüdükçe o nesil için ekmek partisinden olmak güçleşti.
Edebi yönümüzü bilen bazı dostlar, “Boş ver siyaseti, neden siyaset yazıyorsun! Aşk şiirleri yaz, öykü yaz, roman yaz!” şeklinde telkinde bulunur.
Aslında hayatın her alanında. Yoldaki çukura söylenirken, ekmeğe gelen zamdan şikayet ederken, hukuk sistemine olan güvenin azalmasından şikayet ederken, mazota gelen zamma kızarken aslında hepimiz farkında olmadan siyaset yaparız. Ha, ABD-Ukrayna savaşından, Gazze’deki katliamdan bahsederken de dış siyaset yaparız.
Örneğin Gazze'de her gün çocuklar açlıktan ölürken, ülkede derin sancılar yaşanırken, reyi ekmek partisine verip sadece ağaçlar, çiçekler böceklere şiir yazmak. Bizler ekmek partisinden olmak için fazla büyük değil miyiz.
Yaşanılan iç ve dış gelişmeler eşliğinde , İsrail ve ABD emperyalizminin dünyayı esir aldığı korku ve baskıyla sindirmeye çalıştığı, ülkende pek çok tartışmalı hukuk kararlarına imza atıldığı, insanların konuşmaktan sosyal medyada paylaşım yapmaktan, yapılan bir paylaşıma yorum yapmaktan, beğeni atmaktan çekince duyduğu ortamda aslolan aydın, şair, yazar kimliğin kabuğuna çekilip susması mıdır?
Hayır değil.
Aslolan siyaset yapmak değil, iradeni hiç bir siyasi parti, oluşum , dernek vakıf yada üst akla teslim etmeden, iktidar, muhalif ayırdımında olmadan doğru bildiğine doğru demek, edebi kimliğinle siyasallaşmamaktır.
Ekmek için çıkar için iradesini teslim edenler şöyle dursun. Aslolan hakkın haklının yanında durmak, ses olmak, ses vermektir.