Yaz tatilinin neşeli günleri geride kaldı ve okul zili, yeni bir eğitim-öğretim yılının müjdesini vermek üzere çaldı. Okul koridorları, çocuk cıvıltılarıyla yeniden şenlenirken, bu heyecan sadece öğrencilerle sınırlı kalmıyor; aileler, öğretmenler ve tüm eğitim camiası, yeni bir başlangıcın tatlı telaşını yaşıyor. Bu, sadece bir ders yılı başlangıcı değil, aynı zamanda geleceğe dair umutların tazelendiği, hayallerin yeniden filizlendiği bir dönemdir.
Okulun açılmasıyla birlikte başlayan alışveriş telaşı, aileler için adeta bir maratona dönüşür. Kalemler, defterler, yeni okul çantası ve kıyafetler... Her biri, çocuğun eğitim yolculuğundaki yeni adımlarını simgeler. Aileler, bazen yorucu olsa da, bu koşturmacayı çocuklarının geleceği için yapılan bir yatırım olarak görür. Çocuklarının yüzündeki gülümseme ve gözlerindeki heyecan, tüm yorgunluklarını siler. Özellikle ilk kez okula başlayacak miniklerin elinden tutarak onlara yenidünyalarını tanıtan anne babaların telaşı ve gururu, bu dönemin en anlamlı anlarını oluşturur.
Çocuklar için okulun ilk günü, eski arkadaşlarla yeniden buluşmanın sevinci ve yeni öğretmenlerle tanışmanın merakıyla doludur. Ancak unutulmamalıdır ki, eğitim artık sadece dört duvar arasında verilen bir bilgi aktarımı değildir. Hızla değişen dünyamızda, "İnternet Çocukları" dediğimiz yeni nesil, teknolojiyle iç içe büyüyor. Onlar için bilgi, bir tıkla avuçlarının içinde. Bu durum, eğitim sistemlerimizi yeniden düşünmeye ve adapte etmeye zorunlu kılıyor. Artık önemli olan, bilginin kendisi değil, o bilgiyi nasıl yorumladığımız ve nasıl yeni fikirler ürettiğimizdir.
Milli Eğitim Bakanlığının bir önceki yılın verilerine göre, Türkiye'de okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde toplam 18 milyon 710 bin 265 öğrenci örgün eğitim almaktadır. Bu devasa sayı, Türkiye'nin geleceğe olan inancının ve eğitim yolculuğundaki kararlılığının en somut göstergesidir. Öğrencilerden 15 milyon 849 bin 271'i resmî, 1 milyon 631 bin 192'si özel ve 1 milyon 229 bin 802'si ise açık öğretim kurumlarında okumaktadır. Her bir öğrenci, gelecekte ülkemizi taşıyacak birer mimar, doktor, öğretmen ya da sanatçı adayıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi: "Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk hâlinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder." Bu söz, eğitimin bir milletin kaderini nasıl belirlediğini en güçlü şekilde vurgular. Çocuklarımızın eğitimi, sadece onların kişisel gelişimleri için değil, aynı zamanda milletimizin geleceği için de hayati bir önem taşır.
Bu nedenle, yeni eğitim-öğretim yılı, hepimiz için umut dolu bir sayfadır. Okullarımız, öğrencilere sadece ders kitabı bilgisi değil; aynı zamanda sorgulamayı, eleştirel düşünmeyi, empati kurmayı ve en önemlisi yaşam boyu öğrenme arzusunu aşılamalıdır. Bilgiye kolayca erişilen bir çağda, asıl hedefimiz, sorunlara çözüm üretebilen, sosyal ve kültürel bilinci yüksek, yaratıcı ve etik değerlere sahip bireyler yetiştirmektir. Çünkü onlar bizim geleceğimiz.
Gelin, bu yeni başlangıçta çocuklarımıza sadece bilgi değil, aynı zamanda merak etmeyi, araştırmayı, düşünen ve üreten bireyler olmayı öğretelim. Tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize başarılı bir eğitim öğretim yılı geçirmelerini diliyoruz.