2017 yılında bu köşede demişiz ki;

“…Sözünü ettiğimiz bölge, ünlü Berit dağlarının eteklerine kurulmuş, köy, kasaba ve mezralarda yaşayan insanların yaz kış Berit dağından gelen buz gibi sular ile sulanan, her biri iki yüz elli gram ağırlığa kadar çıkabilen, mor renkli tadına doyulmaz elmaların yetiştirildiği, çevre insanının geçim kaynağı ve ekonomik lokomotifi durumunda bulunan Göksun ilçemize bağlı Ericek Mahallesi. Bugünlerde bu bölgede günde 20-30 tırın elma yüklü kasalar ile çıkış yaptığını görebilirsiniz.

Yarı bodur, bodur ve tam bodur ağaçlarda yetişen Star, Golden, Erken yaz elması ve Grand Smit (granny smith) elmaları abartısız Türkiye’nin en kaliteli elmaları.

Yalnız bu Türkiye’nin en kaliteli elmalarını yetiştiren bu halkın son birkaç yıldır ciddi sorunları mevcut.. Beş yıl önce 1 TL’ye tüccara verdikleri elmaları bugün 70 kuruşa vermekte zorluk çekiyorlar. Son beş yıl içerisinde işçilik yüzde iki yüz, ilaç masrafı yüzde üç yüz, su ve sulama masrafı yüzde yüz, gübre masrafı yine yüzde yüz elli oranında artmasına rağmen bu insanlar ürettikleri o canım elmaları beş yıl öncesine göre çok daha ucuza veriyor, çoğu zaman o mükemmel elmalar meyve suyu fabrikalarına yok pahasına gidiyor.

Ha, bu arada, bunca uğraş, çaba, emek ile ürettikleri ürüne her yıl, su sıkıntısı, don vurması, kara leke, iç kurdu ve ihraç yolları kapalı olduğundan elde kalma riski daima mevcut. Çünkü bu ürünlerin büyük çoğunluğu ihraca gidiyor.

Son zamanlarda görüştüğüm Ericek’li elma yetiştiricileri durumlarından çok muzdarip. Konunun ve problemin kendi çabaları ile aşılmasının artık imkanı kalmadığını beyan ediyorlar. Su sorunu için kışın daha çok kar yağması için dua ettiklerini, Kışın ve bahar aylarında akıp giden suyun bir baraj dahilinde değerlendirilmesi durumunda, su sorununun ortadan kalkacağını, gübre ve ilaç konularında devlet desteği beklediklerini, üretici ile tüketici arasındaki fahiş fiyat farkının önlenmesinin hem üretici, hem tüketici anlamında ülkeye fayda sağlayacağını ifade ediyorlar.

Unutmadan, ekledikleri bir cümle daha var. Elimiz gitmiyor ama, böyle giderse baltaları elimize alacağız ve o güzel elma ağaçlarını kökünden kesmek zorunda kalacağız.”

Yine 2018 yılında ve 2021 yıllarında da yazmışız ;

“Türkiye’nin en kaliteli elmalarının yetiştirildiği, üretimin yüzde sekseninin ihracata gittiği Ericek elması son yıllarda can çekişmekte. Kışın vatandaşlar kar yağmasına duacı. Yıllardan beri su toplama barajı ve damlama su tekniğine geçilmesi hususunda gerekli adımlar bir türlü atılmadı. Son yıllarda gerekli ilaçlamaya rağmen kara leke ve iç kurdu sorunu artarak devam ediyor.

Bu kadar değerli ürünlerin yetiştirildiği bölgede, mantıklı olarak, üretimden pazara kadar tüm aşamaların devlet tarafından kontrol ediliyor, her türlü desteğin veriliyor olması beklenir. Ancak görüştüğüm çiftçi arkadaşlar, gerekli sulamayı yapabilmek için kışın kar yağması için dua ettiklerini, kara leke hastalığı ile nasıl mücadele edeceklerini şaşırdıklarını, gübre ve ilaçlama ücretlerinin fahiş rakamlara ulaştığını, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını üretimin hiçbir aşamasında yanlarında göremediklerini , tamamen kaderleri ile baş başa olduklarını beyan etmekteler.”

Bugüne gelecek olursak, yıllardan beri dillendirdiğimiz üzere, ne gübre desteği sağlandı, ne sulama barajı yapıldı, ne kapalı kanallar ile damlama sulama sistemi kuruldu, ne kooperatif kurulumu için destek verildi . Ericek köylüsü kaderi ile baş başa bırakıldı. Körün gördüğünü devlet göremedi.

Abartısız Türkiye’nin en kaliteli elmalarının yetiştirildiği Ericek’te baltalar ile elma ağaçlarının kesimine başlandı.