Zihnimizde şöyle bir enstantane canlandıralım. Sekiz-on yaşlarındaki çocuğunuz ile metroya bindiniz. Bir kaç dakika sonra dekolteyi abartmış, mini etekli bir hanımefendi gelip karşınıza oturuyor, bacak bacak üstüne atıyor. Dekolteyi abartıp müstehcen kıyafetle sokağa çıkan, burada ayrıntısını veremeyeceğimiz kadar “cesur” kıyafet giyip karşınıza geçip oturan kadına herhangi bir tepki gösterir miydiniz?
Böyle bir durumda ne hissedersiniz? Çocuğunuz için herhangi bir kaygı taşır mısınız? Hatta elinizi uzatıp çocuğunuzun gözlerini kapatma refleksi oluşur mu? Yoksa olayı insan hakları, kadın hakları, kıyafet özgürlüğü , kişisel özgürlük alanı olarak algılayıp oralı bile olmaz mısınız ?
Ülkemizde gün geçtikçe artan kadına şiddet olaylarından sonra, kadınlarımıza pek çok alanda pozitif ayrımcılıklar sunuluyor. Toplu yaşamın gereği bir metro da, otobüste bir kadına müdahale etmek, kıyafeti ile yargılamak, ahlaki ve politik bir yargıda bulunmak adli suç teşkil ediyor.
Bir süre önce sokakta çocuğu ile yürümekte olan bir kadın, fazla cesur kıyafetlerinden dolayı iki genç kıza sataşmış, aralarında ağız dalaşı yaşanmıştı. Medyaya yansıyan haberlere göre yine Türk Müziğinin usta sanatçılarından Sinan Akçıl, vermiş olduğu bir konserde “Ben sizin çıplak bedeninizi görmek zorunda değilim. Erkekler erkek gibi, kadınlar kadın gibi giyinmeli" açıklaması tartışmaları beraberinde getirmişti. Son olarak bir doktorun genç bir kızı, fazlaca açık bulduğu kıyafeti nedeniyle muayene etmekten imtina etmesi, benzeri olayların artarak devam edeceğinin bir işareti olarak algılanabilir.
Sokakta yarı çıplak dolaşan genç kızlara tepki gösteren kadın, Sinan Akçıl ve hastasını muayene etmekten imtina eden doktor haklı mı, ne kadar haklı?
Metroda vapurda parklarda oturan gençlerimizin gülüşmeleri, el ele tutuşması bir yere kadar hoş karşılanabilir. Ancak birbirine sarılmaları, herkesin içinde öpüşmeleri sınırları zorluyor, homurtular artıyor, tepkiler çoğalıyor.
Fazlaca cesur kıyafetler, dekolte sınırlarını aşıp müstehcenliğe evirilen, bir yerde yarı çıplak şekilde sokağa inen kadınlarımız, karşı tepkiyi başlatmış durumdalar. Kadına yapılan her türlü haksızlığa toplum tepki gösterirken, kıyafet seçimlerinden dolayı kadınlarımız kızlarımız karşı tepki görmeye başladılar.
Hukuk sisteminin müstehcen kıyafet seçimine karşı bir yaptırımı yok. Ancak hukuk harici bağlayıcı normlar da vardır. Bunlardan birisi de kültürdür. Var olduğun toplumun kültür yapısına, örf ve değerlerine aykırı davranışlarda bulunmak, hiç beklemediğin yerde, beklemediğin insanlardan tepki olarak sana dönecektir. Sinan AKÇIL’ın, doktorun, sokaktaki kadının tepkisi bunun bir örneğidir.
Sokaklarımızda, özellikle büyükşehirlerimizde karşılaştığımız bu durum, örf ve ananesine bağlı, dini değerlerine göre yaşamaya çalışan insanlarımız karşı bir nevi kıyafet zorbalığı niteliğindedir.
Fazlaca “cesur” kıyafet seçen genç kızlarımızın annelerinin bir kısmının da, kapalı, tesettürlü hanımefendiler olması da ayrı bir ironidir. Bu, teolojik olmasa da sosyolojik olarak irdelenmesi gereken ayrı bir konudur.
Özgürlük kavramının temel prensibi, benim özgürlüğümün başladığı yerde senin özgürlüğün biter düsturudur. "Ben senin çıplak bedenini görmek zorunda değilim " söylemi dikkate alınması gereken bir serzeniştir.