İlimizde meydana gelen deprem felaketi neticesinde bir çok binanın yıkılması kalan binaların ise hasar durumlarının belirsizliğini koruması ile konut ve iş yeri kiralarında fahiş artışlar meydana gelmiş idi. Ülkemizde enflasyonun da yüksek seyir etmesi ile ilimizde kiralar giderek artmakta bu durum ise kiracı ve ev sahipleri arasında çoğu zaman adli vakaya dönen tartışmalara neden olmaktadır. Dulkadiroğlu'nda bulunan Geçici Barınma Merkezindeki konteynerlerde ikamet eden vatandaşlardan geçtiğimiz hafta içi gelen ihbarnameler ile en geç 1 Temmuzda konteynerleri boşaltmaları ihtar olundu. Tamamlanan ve teslim edilen deprem konutları ile birlikte kiraların düşmesi beklenirken kira fiyatlarında herhangi bir düşüş meydana gelmemesi ve konteyner kentte ikamet eden binlerce kişinin aynı anda kiralık ev arayışına girmiş olması kiraların daha da artmasına neden olmakta bu durum ise ev sahiplerinin mevcut kiracılarını çıkartmak istemesine veya yasal sınırın üstünde artış yapmaya zorlamalarına neden olmaktadır.

Türk Borçlar Kanunu madde 344 hükmü gereği taraflar aralarındaki kira sözleşmesi ile diledikleri oranda yıllık kira artışını kararlaştırabilirler ancak bu artış Tüketici Fiyat Endeksindeki 12 aylık ortalamanın üzerinde olamayacaktır. Ancak bahsettiğimiz üzere ülkemizde enflasyonun yüksek seyir etmesi ve ilimizdeki konteyner kentlerin adım adım tahliye sürecinin başlaması ile kira fiyatlarında fahiş artışlar yaşanmakta ve bu durum kiracısı olan ev sahiplerinin de TÜFE oranının üstünde kira zammı yapmak istemesine neden olmaktadır. Kiracılar ev sahibinin TÜFE oranı üzerindeki zam taleplerini kabul etmek zorunda olmayıp yalnız bu nedenle kiracının tahliye edilmesi de söz konusu olmayacaktır. Kiracının tahliye edilebilmesi şartları TBK'de düzenlenmiş olup bu şartlar dışında herhangi bir nedene dayanılarak kiracının tahliyesi söz konusu olamayacaktır. Bu nedenlerden ilki kiracı ile kiraya veren arasındaki kira sözleşmesinin 10 yılı doldurması olup devam eden yılın sonunda kira yılının bitimine üç ay kala kiraya verenin dava açmasına gerek olmaksızın yalnızca ihtar ile kiracıdan evin tahliyesini isteyebilmektedir. Madde devamında ise dava yolu ile tahliyenin şartları düzenlenmiş olup bunlardan ilki kiraya verenin konut ihtiyacıdır. TBK m.350'e göre kiraya veren, konutun kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut gereksinimi hasıl olduğunda bu ihtiyacın samimi ve gerçek olması şartı ile tahliye davası açabilecektir. Uygulamada ''samimiyet'' kavramı yargıtay içtihatlarına göre şekillenmekte olup kiraya verenin aynı bölgede iki farklı evi olduğu durumlarda kiracı bulunan taşınmazın tahliyesini istemesini ihtiyaç gerçek olsa dahi samimi kabul edilmemektedir. Bir diğer tahliye nedeni kira bedelinin ödenmemesi üzerine iki haklı ihtar olup kiracının eksik veya geç kira ödemesi durumunda kiraya veren iki haklı ihtarda bulunduğu takdirde tahliye davası açabilmesi mümkündür. Kiracı tarafından evin tahliye edileceğine ilişkin tahliye taahhütnamesi verilmişse kiracının belirtilen tarihte evi tahliye etmesi de zorunlu olup tahliye etmediği takdirde taahhüt tarihinden başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak yolu ile kiraya veren taşınmazın tahliyesini isteyebilecektir. Her ne kadar kanun önünde kiracının hakları korunmuş ve ev sahiplerine nazaran kiracı lehine düzenlemeler bulunmakta ise de kiracılarımızın pek çoğunun yasal haklarından haberdar olmaması ve ev sahibi baskısı nedeni ile yasal kira artış sınırının üzerinde artışlara boyun eğmekte yahut taşınmazlarını tahliye etmektedir. Elbette tüm ev sahipleri baskıcı yahut kötü niyetli olmayıp madalyonun diğer yüzünde de kiracılar tarafından yasa hükümlerinin ve yargının yavaşlığını kullanarak ev sahiplerinin mağdur edildiği bir gerçektir.

Tarihin en yıkıcı depremlerinden birini yaşamış bir memleket olarak özellikle böylesine toplumsal yaşamı doğrudan etkileyen meselelerde bir nebze daha anlayışlı olmaya hepimizin ihtiyacı olduğu bir gerçek. Alev Alatlı'nın meşhur konuşmasında değindiği gibi ''Aslolan helalleşmek olmalıdır. Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır.''