Kentimizde artan trafik uygulamaları ile birlikte kolluk güçlerimizin yetkilerini aşarak yapmış olduğu üst ve araç aramaları neticesinde pek çok vatandaşımız mağdur olmakta. Polis ve Jandarma ekiplerince yapılan rutin çevirmeler sonucunda keyfi olarak yapılan üst ve araç aramaları vatandaş ile kolluk ekiplerinin karşı karşıya gelmesine neden olmaktadır.

Polis ve Jandarmanın yapmış olduğu araç içi ve üst aramaları medya ve yargı çevrelerince pek çok kez tartışılmış olup Anayasa Mahkemesi kararlarına konu olmuştur. Kolluğun ''arama'' yetkisinin kaynağı PVSK m.4/A'ya dayanmaktadır. Buna göre kolluk ekiplerinin durdurma yetkisini kullanabilmesi için mesleki tecrübesine veya içerisinde bulunduğu durumdan edindiği izlenime dayanan makul şüphenin varlığı gerekmektedir. Burada sizlere makul şüphenin somut olguya dayanması gerektiği, polisin üzerinde üniforma olmasına rağmen kimlik kontrolü yapabilmesi için polis olduğunu gösterir belgeyi size göstermek zorunda olduğu gibi uygulamada hiç bir karşılığı olmayan teorik ve tozlu kanun hükümlerinden bahsetmeyeceğim. Elbette bir hukuk devletiyiz ancak her alanda olduğu gibi bizim hukuk devleti anlayışımız da ''Türk Tipi'' bir hukuk anlayışı. Benim değinmek istediğim ve özellikle vatandaşımızı mağdur eden hususlar kolluğun yetkilerini aşar vaziyette keyfi uygulamaları nedeni ile vatandaşın ''lekelenmeme'' hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine yönelik olacak. Polis ekiplerinin üst araması yapabilmesi her ne suretle olursa olsun Anayasa m.20/2 gereği hakim kararı veya yetkili makamdan alınmış yazılı emre bağlı olup kişinin üstü ancak onun ile aynı cinsiyetten olan kolluk görevlisi tarafından aranabilir. Polisin bu esaslara aykırı şekilde elde ettiği suç delilleri hukuka aykırı delil olup yargılama sırasında hükme esas alınamayacaktır.

ARACIN GÖRÜNMEYEN KISIMLARINDA ARAMA YAPILMASI HUKUKA AYKIRIDIR !

Kolluk ekiplerinin durdurması sonucunda aracınızda adli bir arama yapabilmesi yani sizi araçtan indirerek aracınızı detaylı şekilde araması ancak ve ancak CMK 119 gereği arama kararı veya yazılı arama emri bulunmasına bağlıdır. Kolluk ekipleri makul şüphe duymaları karşısında aracın dışarıdan bakıldığında görünen kısımlarında arama yapabilir ancak torpido, gizli bölme, bagaj gibi aracın dışarıdan bakıldığında görünmeyen kısımlarında şüphe duyduğu gerekçesi ile arama yapamaz! Kişinin mağdur olmasına neden uygulama ise polisin araç sürücünden torpido ve bagaj gibi aracın görünmeyen kısımlarını açmasını istemesi ve elde edilen suç delillerini ''suç delillerini kendi rızası ile teslim etti'' şeklinde bir tutanak düzenleyerek kişiyi gözaltına alması veya cezai işlem uygulamasından kaynaklanmaktadır. Bu uygulamanın devletin vatandaşına kurmuş olduğu bir tuzak ve hukukun arka bahçesini dolaşmaktan başka bir izahı olmayıp bu tuzağa düşmemek gerekiyor.

Kolluk ekiplerinin yetkilerini aşan bu tarz uygulamalarına ilişkin pek çok yargı kararı olmasına karşı kolluğun halen bu tür uygulamalarını sürdürmesi hukuku ayaklar altına almaktadır. Polis, Jandarma gibi kolluk ekiplerini hedef göstermek, düşman ilan etmek gibi yahut suçu suçluyu korumak gibi bir gayem elbette yok ancak yukarıda bahsettiğim gibi ''Türk Tipi'' de olsa da bu memlekette bir hukuk vardır ve herkes bu hukuka riayet etmek zorundadır. Zira Hukukun temel öğreti ve ilkesi gereği ''Zehirli Ağacın Meyvesi de zehirli olacaktır''

Av. Ahmet KAZANCI