Kahramanmaraş dediğimizde aklımıza geçmişten bugüne uzanan bir kahramanlık destanı gelir. Eski Maraş, tarih boyunca kendi kahramanı olmuştur ya da buna mecbur bırakılmıştır. Bugün de durum farklı değil. Ne yazık ki, Kahramanmaraş’ı çoğu zaman ya olumsuzluklarla ya da klişelerle duyuyoruz. Hatta haber kanallarında bile adı çok az geçer. Dondurması, biberi, tarhanasıyla bilinen ama kendine özgü kimliğini dünyaya tanıtamayan bir şehir görüntüsü çiziliyor. Oysa bu şehir bir saklı cennet. Çünkü her köşesinde tarih, doğa, kültür ve benzersiz güzellikler var. Ancak bu güzelliklerin sesi yeterince duyulmuyor.
***
Kahramanmaraş, tarihte defalarca kendi küllerinden doğmuş bir şehir. Ama bugün yeniden doğmak için kimi bekliyor? Doğal güzelliklerini tanıtmak, turistlere çekici gelecek tesisler inşa etmek, kültürel kimliğini yansıtan alanlar oluşturmak, şehir içindeki değerleri dışarıya taşıyacak etkinlikler düzenlemek için kim düğmeye basacak? En başta, bu şehrin buna ihtiyacı olduğunu kabul etmek gerek. Çünkü her ne kadar “Kahramanmaraş dünyaya açıldı, kültürel zenginlikleri tanıtılıyor” desek de, gerçek böyle değil. Kahramanmaraş; turizm potansiyeli, doğası ve kültürüyle Türkiye’nin en özel şehirlerinden biri ama bu farkındalık şehirde bile yeterince yok.
***
Evet, Kahramanmaraş zor zamanlar geçirdi. Depremlerden sonra insanımızın iç dünyası bile değişti. Ama tam da bu nedenle yeniden ayağa kalkma zamanı. Çünkü bu şehir tarih boyunca hep kendi küllerinden doğdu, şimdi de öyle olmalı. Tarihi dokular, belleğimizin sembolleri bir bir yıkılırken biz neredeyiz? Neden yeniden inşa sürecinde bu hafızayı yaşatacak adımlar atmıyoruz? Şehrin geçmişiyle geleceği arasındaki köprüyü kurmak, bugün hepimizin sorumluluğu değil mi?
***
Yöresel mutfağımız zengin ama bir misafir geldiğinde doğru dürüst “Maraş mutfağını” tadabileceği bir mekan bulamıyor. Misafirlerin yöresel tatlımız “hapısa” ya da “çullama” yiyeceği tek bir yer bile yok örneğin. Andırın’ın birbirinden güzel yaylaları, Binboğa Dağları, Savruk Şelalesi, Ilıca ve daha nice doğa harikası hala birçok kişinin haberi bile olmadan varlığını sürdürüyor. Neden bu güzellikleri tanıtamıyoruz? Neden sosyal aktivitelerle, festivallerle, etkinliklerle bu değerleri öne çıkaramıyoruz? Bir şehir kendi hikayesini anlatmazsa, kimse onun yerine anlatmaz.
***
Bugün Kahramanmaraş, bir avuç insanın yönlendirmesiyle yerinde sayıyor. Ama unutmamalıyız: en büyük savaş, düşmanla değil kendi ataletimizle verilir.
Bu şehri yeniden ayağa kaldırmak; kültürüyle, doğasıyla, insanıyla dünyaya tanıtmak hepimizin görevi. Çünkü Kahramanmaraş yine kendi kahramanı olmak zorunda.