Basın mensubu denildiğinde akla; haber yazan, röportaj yapan, haberi yayına hazırlayan, halkı doğru ve tarafsız şekilde bilgilendiren kişiler gelir. Bu mesleği icra eden gazeteciler, uzun yıllar süren eğitim ve tecrübenin ardından mesleklerini hakkıyla yerine getirirler. Üstelik Cumhurbaşkanlığı’na bağlı İletişim Başkanlığı tarafından belirli kriterleri karşılayarak alınan ve tüm kamu kurumlarında geçerli olan “Sarı Basın Kartı” da bu emeğin resmi bir göstergesidir.

***

Peki ya sosyal medya fenomenleri, yani influencerlar kimdir? Onlar; sosyal medya mecraları üzerinden takipçilerine yönelik içerik üreten, reklam anlaşmaları yapan, bazen de yaşam tarzlarını paylaşarak önerilerde bulunan kişilerdir. Bu yeni dijital çağın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Ancak özellikle son dönemlerde Kahramanmaraş’ta bir “influencer furyası” yaşanıyor. Herkesin kendi alanında faaliyet göstermesi elbette ki sorun yaratmaz. Fakat sorun, herkesin kendi işini yapmamasından kaynaklanıyor.

***

Bir basın mensubu olarak, influencerların “gazeteciymiş” gibi görünmesinden, gazeteci muamelesi görmesinden ve hatta sahte takipçilerle sayfalarını büyük gösterip haber sayfasıymış gibi davranmalarından rahatsızlık duyuyorum. Bu durumun sadece benim değil, birçok meslektaşımın da ortak düşüncesi olduğuna inanıyorum.

***

Elbette influencerlar da kendi alanlarında üretim yapabilir, tanıtımlar yapabilir, şehrimizin tanıtımına katkı sağlayabilirler. Bu konuda destek görmeleri, görünür olmaları doğaldır. Fakat iş gazetecilik çatısı altına kaydığında, orada durmak gerekir. Çünkü gazetecilik; eğitim, etik, doğrulama, araştırma ve sorumluluk gerektirir. Bir haber paylaşmakla, bir haberi gazetecilik ilkelerine uygun şekilde hazırlamak aynı şey değildir.

***

Bugün, eline telefonu alan herkes sosyal medya hesabı açarak “haberci” kisvesine bürünebiliyor. Doğruluğu teyit edilmemiş, kaynağı belirsiz bilgilerin paylaşılması ise toplumu yanlış yönlendirme riskini beraberinde getiriyor. İşte bu noktada, gazetecilik mesleğinin değeri ve ciddiyeti bir kez daha ortaya çıkıyor.

***

Sonuç olarak; basın mensupları ile sosyal medya içerik üreticileri aynı kefeye konmamalıdır. Her iki kesimin de kendi alanında değeri vardır, ancak bu değerler birbirine karıştırılmamalıdır. Gazetecilik; bir meslek, bir sorumluluk, bir kamu görevidir. İçerik üreticiliği ise bir tercih, bir yaratıcılık alanıdır. Her meslek kendi saygınlığı içinde değerlendirildiğinde, hem şehir kazanır hem de meslekler hak ettiği itibarı görür.