Her ne kadar yazı başlığımızda şairler ve seçimler demiş olsak ta şairlerden kastımız doğal olarak tüm şairler yazarlar ve aydınları kapsamakta.

Ülke olarak yine bir seçim arifesindeyiz. Bizim ülkemizde seçimler coşkulu, çekişmeli nispeten gergin geçer. Bu gerginliği tam olarak yerleşmemiş demokrasi kültürüne bağlamak yeterli değildir. Liderlerin her seçimi "beka meselesi" olarak sunmaları , "biz ve ötekiler" seklinde keskin ayrıma gitmeleri, öteki partilere zillet, illet gibi ithamlarda bulunmaları, başka siyasi partilere oy verilmesinin ulusal sorunlara, ülkenin birlik ve bütünlüğüne zarar vereceği, ve hatta başka partiye oy verenleri incitecek demeçlerde bulunmaları, gergin bir siyasi atmosfer oluşmasına neden olur.

Amerika Birleşik Devletlerinde ortalama seçimlere katılım oranı yüzde 50, demokrasinin beşiği İngiltere'de yüzde 65, Fransa'da 2022 yılında yapılan seçimlerde katılım oranı sadece yüzde 35. Ülkemizde ise son üç seçime katılım oranı yüzde 84 civarında. Bu demokrasiye olan inancımızdan, bağlılığımızdan mıdır, ülke geleceğini tehlikede görüp vatanımıza sahip çıkmak ister gibi sandığa sahip çıkma arzumuzdan mıdır tartışılır.

Yaşamakta olduğumuz yerel seçim döneminin, diğer seçim dönemlerine göre daha yumuşak geçtiği söylenebilir. Sert , kırıcı, halkı kutuplaştırıcı, keskin çizgiler ile birbirinden ayırt edici söylemler pek duyulmuyor. Temennimiz seçim sabahı 1 Nisan 2024 tarihine kadar aynı siyasi iklimin devam etmesi yönünde.

Peki ülkenin , iç dinamikleri olarak bu şehrin aydın kesimi, şairi yazarı siyasete ne kadar yakın, ne kadar uzak olmalı, nasıl bir çizgi belirleyip, nasıl bir duruş sergilemeli?

            Doğal olarak şair yazarında bir siyasi görüşü , oy vereceği bir siyasi partisi vardır. Ancak şair yazar hiç bir siyasi parti çatısı altına girmemeli, iradesini teslim etmemeli, aşırıya kaçıp avuçlarını hiç bir partiyi alkışlamak için kızartmamalıdır. Aydın kişinin yönü halktır. Taraf olduğu yegane merci halk olmalıdır. O her zaman her yerde doğru gördüğünü söylemeli, eleştirel bir çizgi belirlemelidir. Siyasi anlamda değil, siyasete ve tüm siyasilere bakış anlamında muhalif bir çizgisi olmalıdır. Muhalefete de muhalif olmalıdır.

            Seçim dönemlerinde siyasilerin yaydığı negatif enerjiyi dağıtmalı, halk arasına bilinçli yada bilinçsiz olarak sokulan "ötekileştirme" "ayrıştırma" çabalarına karşı durmalı, önceliği toplumsal barış olarak görmelidir.

Şair yazar gerektiği zaman oy verdiği siyasi partiyi dahi ağır şekilde eleştirebilmelidir. Ki, bu yalnızca oy verdiginin , iradesini teslim etmediğinin açık kanıtı olacaktır.

            Şair yazara yakışan, zihnen ve fiziken alkışlamak değil alkışlanmaktır.

            Bu ülke sağcısı, solcusu, Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Çerkez, Lazıyla güzeldir. Etnik kökenleri, siyasi görüşleri farklı olabilir. Oy verdikleri partiler farklı olabilir. Farklılıklar bu ülkenin zenginliğidir.

Bu ve bundan sonraki seçim atmosferlerinde şair ve yazarların görevi toplumsal ayrıştırmalara karşı çıkarak toplumsal barış çabaları ortaya koymak olmalıdır.