Bir haber cümlesi gibi başlıyor belki, ama satır aralarında yürek burkan bir dram, ömür boyu taşınacak bir travma gizli. Bir adam, önce eski eşine kurşun sıktı. Ardından, bir zamanlar “anne” dediği kadını hedef aldı. Sonra da, o kurşun sesleri arasında korkudan donup kalmış üvey kızını yaraladı. En sonunda ise, her şeyin tanığı olan 9 yaşındaki oğlunun gözleri önünde kendi canına kıydı. O küçük çocuk… Artık hiçbir çocuk gibi gülemeyecek. O gözler, artık oyuncak yerine silah sesini hatırlayacak. Annesinin yere düşüşünü, babasının nefesinin kesilişini, bir anda kararan dünyayı. Ve biz, yine “kadına şiddet” diye geçeceğiz haber bültenlerinde. Bir süre konuşulacak, sonra unutulacak. Ama o çocuk unutamayacak.
Toplum olarak birer tanığız artık bu vahşetin. Artık yas değil, yüzleşme zamanı. Kadına şiddet haberlerine alışmamayı öğrenmeliyiz. “Bir kişi daha eksilmeyecek” sözü, sadece pankartta değil; vicdanlarda yer etmeli. Kahramanmaraş’taki o evde yaşananlar, bir kentin değil, bir ülkenin utancı. Çünkü susarsak, yarın bir başka çocuk daha sessizce büyüyecek… Bir başka kadın daha öldürülecek. Ve biz yine “çok üzgünüz” diyeceğiz. Ama bu ülkenin artık üzülmeye değil, değişmeye ihtiyacı var.