Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy tutuklandı. İddialar yenilir yutulur cinsten değil.

Hukuki açıdan Ersoy, "uyuşturucu madde satın almak, kullanmak ve bulundurmak, kullanılmasına yer ve imkan sağlamak" ile suçlanıyor. Ancak asıl dikkat çeken, kamuoyuna sunulan, Ersoy hakkında linç kampanyası başlatılmasına sebep olan suçlamalar ise şu şekilde;

"Grup halinde cinsel ilişkiye girmek, bunun için yer ve mekan sağlamak, insanları buna teşvik etmek, nüfusunu kullanarak etrafındaki kadın gazetecilere sarkıntılık etmek, doları rulo yapıp kokain çekmek, bir nevi uyuşturucu partileri düzenlemek..."

Daha bir hafta öncesine kadar ülkenin en güvenilir ve en tarafsız haber kanalı hangisi diye sorulsa çoğu kişiden Habertürk kanalı cevabı alınırdı. Bu kanalın genel yayın yönetmeni Mehmet Akif Ersoy 'a isnat edilen suçlar ise tamda yukarıda belirtildiği gibi.

Tanı konuldu, hüküm verildi. İnfaz gerçekleşti.

Bir ahlaksız Adam… Ne ahlaksız adam…

Öyle mi gerçekten. Teyit için nereye bakmak gerekir. Algı operasyonlarına alet olmadan, bize sunulan ile ardında var olabilecek başka gerçekleri görebilmek için olayları nasıl değerlendirmeli? Şüphesiz en önemli materyal hukuk sistemidir.

Ersoy'un ön plana çıkan çarpık ilişkileri net olarak mide bulandırıcıdır. Su götürmez gerçektir. Ancak nefret ve linçten önce şu soruyu sormak gerekir. Bu eylemlerin hukukta bir karşılığı var mıdır? Suç teşkil eder mi?

Cevap hayır. Gayri ahlaki eylemleri kişiseldir. Hukuki yaptırımı yoktur. Uyuşturucu kullanması ise, satıcı olmadığı, temin ve imal etmediği sürece, belli sınırlar dahilinde suç teşkil etmez.

O zaman çok önemli ve gözden kaçırılmaması gereken bir ayrıntı var. Ahlak ile hukuk farklı şeylerdir. Ersoy’a karşı, soruşturmanın başından beri, kamuoyunda hukuk öznesinde isnat edilen suçlardan değil, ahlaki anlamda isnat edilen suçlardan dolayı linç kampanyası yürütülüyor.

Acaba farkında olmadan başka kimselerin başka hesaplarla yürüttüğü linç kampanyasına alet oluyor muyuz? Mahkeme tarafından karar verilmeden masumiyet karinesini çiğneyip, olayın hakimi, savcısı ve celladı oluyor muyuz?

Siyaset kirli kimin eli kimin cebinde belli değil. Futbolun her kolundan lağım akıyor. Somut delillere göre sanatçı düşmemiş, kızı pencereden aşağı atmış. Türk siyasetinde, insan ilişkilerinde, Türk medyasında siyah ile beyaz hiç bu kadar birbirine yakın olmamıştı. Vicdani kanaatlere varmadan önce, önümüze serilen siyah tablo ile, aydınlıkların kapatılmak istenebileceğini de göz ardı etmemek gerek. Hangi hesapların görüldüğü, hangi çıkar ilişkilerinin yaşandığını, arka planda ne savaşların yaşandığını bilmek gerek.

Dikkatli bakmak gerek. Bakmaktan öte görmek gerek.