Geçtiğimiz hafta ‘tekstilde söz sahibiyiz ama ticarette değil’ başlıklı yazı kaleme almıştım. Kısaca yazının özeti ise Ticaret ve Sanayi Odası’nın birbirinden ayrı bağımsız iki kurum olarak işleyiş sürdürmesiydi. Yazıyla ilgili okuyucular tarafından oldukça olumlu geri dönüşler aldım. Bu haftaki köşem yine geçen haftaki yazımın bir nevi devamı…

*

Üretimde şehrimiz iplikte yüzde 35, metal mutfak eşyalarında yüzde 60, kumaş ve çimentoda yüzde 10, elektrikte yüzde 8'lik paya sahipken kuyumculuk ve kadın ayakkabısında Türkiye ikincisi konumunda. Ama Kahramanmaraş’ın ticaretinde bir türlü ilerleme kaydedilemiyor ve marka şehir olamıyoruz.  Baktığımızda Kahramanmaraş’a ticari anlamda hiçbir yatırım yok, ticari alanlar oluşturulamıyor.

*

Memlekette maalesef insanlarımız ayrı ayrı alanlarda ticaret yapıyor. Ticaretle uğraşanlar bugün 100’er metrekarelik alanlarda faaliyet sürdürüyor.  Artık 100’er metrekarelik alanlarda mahalle bakkalı bile iş yapamıyor. O nedenle daha büyük ticaret alanlarına ihtiyaç var. En azından kopyacılık yapalım, başka şehirlere siyasetçilerimiz gitsinler baksınlar,  ticaret nasıl gelişmiş, nasıl yapılıyor? İncelenmesi gerekir diye düşünüyorum.

*

Hemen yanı başımızda bulunan Gaziantep’in en önemli geçim kaynağı tarım, sanayi ve ticaret olarak gösteriliyor. Neden bizimde bir Gaziantep gibi ticaret alanlarımız oluşmasın?  Bazı illere baktığımızda şehirler marka olmak ve gelirlerini arttırmak için yoğun bir çaba sarf ediyor. Bu açıdan şehir imajının geliştirilmesi, yabancı yatırımların şehre çekilmesi, turizm gelirlerinin arttırılması amacıyla da çeşitli çalışmalar yapılmalı, Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) alanları oluşturulmalıdır, yoksa Kahramanmaraş ticarette söz sahibi olamaz.