Yiyoruz efendim. Hep yiyoruz. Sabahları kahvaltı, öğleye kadar atıştırmalık bir şeyler, öğle yemeği, öğleden sonra pasta börek, elimize ne geçerse. Akşam yine etli, börekli ağır sofralar. Yemekten sonra yine, tatlılar börekler. Ardından meyve faslı. Ha bu arada gün boyu elimize ne geçerse içecek nesneler. Çay, kahve…
Doğal olarak tüm dünyanın ortak sorunu olmaya başlayan Obezite bizi de tehdit etmeye başlıyor. Ardından spor salonları, spor aletleri, yürüyüşler…
Şükür ki senede bir ay mübarek ramazan yetişiyor. Tılsım gibi hayatımıza giriveriyor. Günlük bir paket sigara içen, bir şeyler yiyip içmeden duramayan bizlere Hızır gibi yetişiyor. Ne garip, günlük on sekiz saat oruçlu geçirdiğimiz bu zaman diliminde çoğu kez, ne sigara, ne çay kahve, ne yemek aklımıza bile gelmiyor. Bedenimiz rahat bir nefes alıyor.
Ara sıra aksattığımız namazlarımıza daha bir dikkat gösteriyoruz. Huşu içinde kıldığımız teravih namazlarından sonra kendimizi kuşlar kadar hafif hissediyoruz. Ruhumuz ile bedenimizin tam bir uyum gösterdiği, ruh ile bedenin barıştığı dönem Ramazan.
Bir ekmeğin bu kadar güzel kokabileceğini, bir tas çorbanın bu kadar kıymetli ve bu kadar lezzetli olabileceğini mübarek Ramazan olmasa nasıl anlardık. Vicdanımızın daha çok sesini dinlediğimiz bu aylar olmasa, fakir fukarayı sevindirmenin insanı bu kadar mutlu, huzurlu edebileceğini nerden bilebilirdik. O yardımı alan insanın hem temel ihtiyacının karşılanması, hem yaşama ve yaşadığı topluma duyduğu güvenin artması kadar değerli ne olabilir?
İnsanların iftara yakın o sersem, o dalgın, çoğu zaman uykusuz halleri kadar sevimli ne olabilir? Bir babanın oğlunun elinden tutup teravih namazına götürmesi kadar kutlu ne olabilir? Nefise ve iblise verilen savaşta Ramazan ayının getirdiği o muhteşem güç, sevinç, coşku kadar güzel ne olabilir? Anne, baba ve çocuklar ile heyecan ile kutlu ezan sesini beklemeyi, sevinç ile orucumuzu açmayı, içtiğimiz bir bardak suyun, yediğimiz tek bir hurmanın ne kadar değerli olduğunu hissetmek. Varlığa şükretmek… Ne güzel.
Yokluğu görmek. Açlığı anlamak. Aç olanları, açıkta olanları anlayabilmek.
Şükür ki Müslüman doğmuşuz. Rabbimiz bize oruç lezzetini, Ramazan coşkusunu hediye etmiş. Günahlarımızdan arınmamıza, tövbe etmemize, bedenimize ve ruhumuza verdiğimiz zulme nokta koyma fırsatı vermiş.
Ramazan, önümüzden koca bir nehrin aktığı ay. Oruç tutarak, ibadet ederek günahlarımızdan arınmamıza, tertemiz olmamıza, bilahare Kadir gecesi ile, doğduğumuz gibi tertemiz olmamıza imkan veren mübarek ay. Ramazan ayı yaratanın kullarına lütfu.
Şükür…