Kıymetli hemşehrilerim; geçen hafta, sizden gelen soruları cevaplayacağımı haber vermiştim. Bugün hafta boyunca göndermiş olduğunuz sorularınızı elimden geldiğince cevaplayacağım. Başlayalım.

1.Musab bey merhaba dedemden babama, babamdan da bana ve kardeşlerime kalan bir miras yeri var. Amcalarımın ve halalarımın çocukları da mirasçı olunca bütün mirasçılara düşen toprak yeri azaldı ve kullanışsız hale geldi. Biz bu durumda hakkımızı almak için ne yapabiliriz?

Sulh Hukuk Mahkemesinde “İzale-i Şu’yu” denilen Ortaklığın Giderilmesi davası açarak arsanın mahkeme yoluyla satılıp bedelinin mirasçılar arasında paylaştırılmasını sağlayabilirsiniz. Bu tür davalarda öncelik arsanın bölünerek toprak bazında paylaştırılmasıdır ancak mirasçının çok olduğu ve arsa yüzölçümünün de paylaştırılmaya müsait olmadığı durumlarda, arsanın bedeli mahkemece belirlendikten sonra bu bedel üzerinden ihale yoluyla satılmaktadır. Bütün mirasçılar rıza gösterdiği takdirde sadece mirasçılar arasında ihale yapılması da mümkündür. Ayrıca şunu da söylemek gerekir; 7. Yargı Paketi ile ortaklığın giderilmesi davalarında arabuluculuğa başvurma zorunluluğu getirilmesi planlanıyor. Bu yeni düzenleme yürürlüğe girmeden önce davanızı açmanızı öneririm. Aksi takdirde arabuluculuk süreci meşakkatli olacaktır.

2. Musab bey iyi günler iyi çalışmalar, daha önce eşimden boşanmak için dava açmıştım ancak sonrasında barıştık ve davamı geri çektim, fakat şu an davamı geri çektiğime pişmanım. Tekrar dava açabilir miyim?

Kural olarak; bir kişi boşanma davası açtıktan sonra davasından vazgeçtiği takdirde karşı tarafı affetmiş sayılmakta ve aynı sebeplerle tekrar boşanma davası açamamaktadır. Ancak eşinizi affetmenizden yani davayı geri çekmenizden sonra başka boşanma sebepleri ortaya çıkmışsa veyahut önceki sorunlar devam etmekte ise tekrar dava açmanız mümkündür.

3. Eşim uyuşturucu madde ticareti suçundan dolayı 8 aydır tutuklu. Kendisi satış yapmadığını, içtiğini söylemiş; üzerinde de 15 tane Captagon yakalamışlar. Serbest bırakılması mümkün mü?

Kişinin üzerinde ele geçirilen maddeyi satmak için mi kullanmak için mi bulundurduğunun tespiti çok ince noktalara dikkat etmekle mümkün olabiliyor. Özellikle şahıs üzerinde ele geçirilen maddeyi kullandığını söylemişse; kan tahlilinde, idrar testinde uyuşturucu madde kullandığının tespit edilmesi gerekir. Tabiki kanında tespit edilen maddenin üzerinde ele geçirilen madde ile de aynı türden olması gerekir. Kişinin üzerinde esrar ele geçirilmiş, kendisi de esrar kullandığını beyan etmiş ancak kanında metamfetamin çıkmışsa burada savunmasına itibar etmek pek mümkün olmuyor. Diğer bir önemli nokta ise maddenin miktarı. 50 adetin altındaki uyuşturucu madde hapları; eğer kişinin bu maddeleri sattığına dair başka bir delil yoksa kullanmak için bulundurulduğu şeklinde kabul ediliyor. Sonuç olarak; eşinizin kanında veya idrarında captagon kullandığı tespit edilmişse, üzerinde captagondan başka çeşitte madde bulunmamışsa ve hakkında da tanık beyanı yoksa serbest bırakılması mümkün. Tabiki kesin kanıya varmak için dosyanın bütününü incelemek gerekir

4. Avukat bey selamun aleykum ben ilk işe 97nin martında girdim. 2001in kasım ayına kadar sigortam yapılmamış. 2001e kadar sigortasız çalışmam var sonrasında ise 2014e kadar sigortalı olarak o iş yerinde çalıştım Sonra başka işe girdim halen çalışmaktayım. EYTden faydalanabilmek için ne yapmalıyım?

Evet en çok soru gelen konu EYT. EYT duyurusu yapıldığından bu yana müvekkillerim de bu konuda çok kez aramaya başladı. Soru cevap duyurusu yaptığımdan bu yana da en çok soru gelen konu bu. Vatandaş EYT ile yatıyor EYT ile kalkıyor. Cuma günkü canlı yayınımda bunun hakkında birkaç bilgilendirme yapmıştım. Fakat tekrar etmekte ve yazıya dökmekte fayda var. Söz uçar yazı kalır. Bu tür durumlarda Sigortalılık Başlangıç Tarihinin Tespiti adında dava açılabilir. Bu dava ile kişinin fiilen ilk çalışmaya başladığı tarih mahkeme kararı ile tespit edilmiş olur ve sigortalılık başlangıcında mahkemece tespit edilen tarih esas alınır. Ayrıca şartları oluşmuşsa prim gün sayısı ve prime esas kazanç toplamında da bu davanın kazanılması ile mahkemece tespit edilen tarih dikkate alınır.  Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasından önce SGK’ye başvuruda bulunmak gerekmektedir. Bu başvuru reddedildiğinde kuruma karşı dava açılabilir. Bu davanın açılmasında sürelere de dikkat etmek gerekiyor. Esasen hizmet tespit davasında ve sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasında 5 yıllık hak düşürücü süre var. Bu süre; iş akdinizin sona ermesi ile başlıyor. Örneğin 2004 yılından 2012 yılına kadar sigortasız çalıştınız. 2012 yılından itibaren 5 yıl içinde bu davayı açmanız gerekiyor. Ancak şöyle bir ince nokta var; sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasında, sigorta kaydınızın yapıldığı tarihten önce, aynı iş yerinde kesintisiz olarak sigortasız çalışmanız varsa bu davada hak düşürücü süre uygulanmaz. Örneğin 97 yılından 2001 yılına kadar aralıksız ve kesintisiz olarak çalıştığınızı ispat edebilirseniz hak düşürücü süreye takılmazsınız.

5. 3 yıl önce trafik kazası geçirmiştim. Karşı taraftan şikayetçi olmamıştım. Akrabalarım şikayetçi olmadığın için tazminat alamazsın dediler. O yüzden dava açmadım. Tazminat alabilir miyim?

Şikayetçi olmamak veya şikayetten vazgeçmek tazminat hakkını ortadan kaldırmaz. Yalnızca ceza soruşturması sonucunda uzlaşma yolu ile anlaştığınız takdirde tazminat davası açamazsınız. Onun dışında şikayetçi olmamanız tazminat davası açmanıza engel değildir. Kazada karşı taraf kusurlu ise; karşı tarafın aracının zorunlu trafik sigortasına başvurarak, kusur durumuna ve maluliyet oranınıza göre bedeni hasar tazminatı talep edebilirsiniz. Talebiniz reddedilirse önce arabulucuya başvurmak şartıyla asliye ticaret mahkemesinde tazminat davası açabilirsiniz. Manevi tazminat ve ikame araç bedeli tazminatı zorunlu trafik sigortası kapsamında olmadığından bu talepleri yalnızca karşı taraf araç sürücüsünden ve araç sahibinden isteyebilirsiniz.

6. Trafik kazası geçirdim. Kazadan sonra sigortacılar, avukatlar sürekli beni aramaya başladı. Bu aramalar beni rahatsız etmeye başladı artık. Bunlara karşı ne yapabilirim?

Sizi sürekli arayan bu şahıslar; telefon numaranızı, hastane raporlarınızı ve diğer kişisel bilgilerinizi sizin rızanız olmadan yasa dışı yollarla ele geçiriyorlar. Bu kişilere karşı Kişisel Verileri Koruma Kurumuna şikayette bulunabilirsiniz. Kurum bu şahıslar hakkında ve kişisel verilerinizi bunlara temin eden kurum ve kişiler hakkında ciddi miktarlarda para cezası kesiyor. Ayrıca bu bilgileri ele geçirmek ve başkasına temin etmek; Türk Ceza Kanunu’nun 136. Maddesi uyarınca suç teşkil ettiği için sizi arayan numaraları savcılığa bildirerek bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Son olarak sık sık aranmanız sebebiyle huzurunuz bozulduğu için ayrıca manevi tazminat davası da açabilirsiniz. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Hakkınızı bu yollarla aramak, yasa dışı yollarla bilgilerinizi edinerek sizleri sürekli rahatsız etmeyi meslek edinmiş kişileri ilgili yerlere şikayet etmek aynı zamanda bir toplumsal görevdir. Bu kişiler sizin gibi yüzlerce binlerce kişiyi aynı şekilde rahatsız etmekte suç işlemektedir. Bu kişilerle hep beraber mücadele etmek, bu suçu ortadan kaldırmak sizin elinizde. Bu tür aramalara maruz kalan herkes savcılığa suç duyurusunda bulunsa ve Kişisel Verileri Koruma Kurumuna da şikayette bulunsa bu eylemler azalacaktır.

7. Eşime boşanma davası açmaya hazırlanıyorum. O da bunu biliyor. Evimiz var. Evimizi satmasından korkuyorum. Evi satmaması için ne yapabilirim?

Bu tür sorunlarla karşı karşıya kalmamak için Tapu Müdürlüğüne başvurarak oturduğunuz eve aile konutu şerhi koydurabilirsiniz. Aile konutu şerhi olan evi; evin maliki olan eş diğer eşin yazılı onayını almadıkça satamaz. Bütün vatandaşlarımıza bunu tavsiye ediyorum. Eğer kiracı iseniz; ev sahibine noter kanalıyla tebligat göndererek kira sözleşmesinin tarafı olun; ev sizin ise Tapu Müdürlüğüne başvurarak aile şerhi koydurun. Bunları yaptığınız takdirde;  yarın bir gün anlaşmazlık yaşadığınızda eşiniz sizi evden çıkarmakla, evi satmakla, kira sözleşmesini feshetmekle tehdit edemeyecektir. Diğer bir önerim ise derhal aile mahkemesine başvurarak ev hakkında ihtiyati tedbir kararı aldırmak. Tedbir kararı verildikten sonra 2 hafta içerisinde mal rejimi tasfiyesi davası açmanız gerekiyor. Eğer bu davayı açmazsanız ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden ortadan kalkar. Esasen bu davanın açılması boşanma davası açmadan mümkün değil. O yüzden önce boşanma davası açmak, ardından mal rejimi tasfiyesi davası açmak ve boşanma davasının mal rejimi tasfiyesi davası için bekletici mesele yapılmasını sağlamak gerekmektedir.

Bana ayrılan köşe sınırı sebebiyle soru cevapları burada bitirmek zorundayım. Sorularıyla herkesi aydınlatan hemşehrilerime teşekkür ediyorum. Haftaya görüşmek üzere…