6 Şubat depreminin sembol yıkımlarından biri olan Galeria Sitesi'nde 89 kişi hayatını kaybetmişti. Sorumluların tespiti ve cezalandırılmasına ilişkin olarak Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Sanıklar Hacı Metin Yiğit, İbrahim Halil Yiğit ve Murat Eser'in firari olmaları nedeniyle sorguları yapılamadığı için dosya tefrik edilmiş, bina müteahhidi şirketin diğer ortakları Sedat ESER, Mehmet Şirin YİĞİT ve Şeyhmus YİĞİT ile fenni mes’ul Tevfik DEMİR'e “Diyar Galeria B blok binasının Belediye arşiv dosyasındaki onaylı ve onaylı olmayan projelere aykırı olarak inşa edilmiş olması, malzeme özelliklerindeki yetersizlikler uygulama ve işçilik hataları, fenni mesuliyet kapsamındaki yapı denetimindeki yetersizlik nedeniyle yıkılmış olduğu” gerekçesiyle taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma suçundan 17 yıl hapis cezası verilmişti. Sanıklar kararı istinaf etmiş, Bölge adliye mahkemesi kararı onamıştı. Sanıkların kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay'a gönderilmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay 12. Ceza Dairesine sunduğu 93 sayfalık tebliğnamesinde, verilen mahkumiyet kararının bozulması gerektiğini bildirdi. Bozulma gerekçelerini de şöyle sıraladı

Firari sanık savunmalarının, diğer sanıkların hukuki durumlarına etki edebileceği, firariler yakalanıp sorguları yapılmadan yargılamanın bitirilmemesi gerektiği

Binanın fenni mesullerinin ve yapı müteahhitlerinin muhtelif zamanlarda değiştiği, mimar Mahir Hiller, Şeref Kesgün, Cevat Arzık ve Tarık Yaşar ile müteahhitler Selim Yıldırım ve Hasibe Yıldırım’ın dosyaya sanık olarak eklenmesi gerektiği

09/10/1997 tarihinde ruhsat ve eklerine aykırı yapılaşma olduğu gerekçesi ile yapının mühürlendiği;  mühürleme anında binanın zemin + 2 katının tamamlandığından söz edildiği;  tebligatın Ahmet Eser'e tebliğ edildiğinin belirtilmesi karşısında Ahmet Eser isimli şahsın da ifadesinin alınması gerektiği,

Binanın yapı ruhsatlarının gerekli ekleri olan mimari statik betonarme ve tesisat projeleri tam olmadan düzenlenmiş olması, temel üstü vizesi alınmadığı halde inşaatı devam edilmesine müsaade edilmesi, binada yapılan mühürleme sonrası resmi izin olmadan inşaatı devam edilmesine müsaade edilmesi, binanın imar durumuna uygunluğunun kontrol edilmemesi, binanın yapı kullanım izin belgesi düzenlenmeden iskana açılması, binanın inşasından sonra faaliyet gösteren ticari işletmelerde ruhsata tabi olması gereken tadilat değişikliklerinin denetimsiz bırakılması, Belediye Kanunu  ve Devlet Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmelik Hükümleri uyarınca süresiz olarak saklanması gereken evrakların mevzuata uygun bir şekilde muhafaza edilmemiş olması gerekçeleriyle sorumlu olduğu düşünülen Yenişehir Belediye Başkanlığı yetkilileri hakkında da soruşturma yürütülmesi gerektiği,

Deprem sonrası henüz enkaz tamamen kaldırılmadan olay yerinde gözlem ve inceleme yapan, veri toplayan, topladığı verilerden hareketle sorunu rapora bağlayan Fırat Üniversitesi heyeti tarafından düzenlenmiş 18/04/2024 tarihli raporda  " Binanın projeleri ile krokiler arasındaki farklılıkta özellikle bodrum kata inen bir merdiven ve karşısındaki kolon yerinin değiştirildiği ya da tıraşlanarak deplase edildiği görülmüştür. Bu kanaate binanın simetri bir bina olması bu deplase edilen kolon simetrisinde proje koordinatlarına uygun kolon olduğu ancak zemin kattan spor salonuna inen kolonun bu koordinatta olmadığı bu da binanın yıkılmasının sebeplerinden biri olduğu, kolon kesilme iddiasının dosya kapsamında birçok site sakini tanık beyanları ile de kuvvetlendirildiği, B blokta deprem sonrası ani bir göçmenin meydana gelmesinin; yıkıcı etki sonucu meydana gelen ölümlerin bu blokta olmasının bu blokta kolon kesildiğinin göstergesi olabileceği; yıkılan B Blok ve D Blok altında ruhsatsız bir biçimde faaliyet gösteren büyük bir alanı işgal eden spor salonunun ve proje dışı yüzme havuzunun zemine aşırı yük bindirmesi konusunun araştırılmadığı,

Birçok tanığın; binanın altındaki marketin kolon kestiğini dava kapsamında dile getirdiği,

Başka bir tanığın duruşmada; "Benim olayla ilgili doğrudan görgüye dayalı bir bilgim yoktur, bu kolon kesimiyle ilgili amcam yönetici Asım Hangül ile tartışmıştı, kuzenim Serhan bizi aramıştı gelin bir tartışma olacak diye, daha sonra eş dost araya girince tartışma uzamadı, amcam kolon kesildiğini görünce bu şahıslar ile tartışmış ancak sonra araya girenler oldu, imza toplanacaktı ancak bina sakinleri çok yanaşmadı, o dönem kuzenim öğrenciydi, okulu bitirince o mahkemeye verecekti, bir dönem belediyede işe başladı, tanıdıklar araya girince o da mahkemeye vermekten vazgeçti, tanıklık ücreti talebim yoktur," dediği;  Serhan Özdemir'in Diyarbakır Barosuna kayıtlı avukat olduğu; konutunun Galeria binasında bulunduğu; 6 Şubat 2023 günü meydana gelen depremde Galeria binasının enkazı altında kalarak yaşamını yitirdiği;  Deprem öncesi kolon kesimiyle alakalı habere konu olduğu, haberde: "Diyarbakır Barosu’na bağlı avukat Serhan Özdemir, Yenişehir ilçesindeki Diyar Galeria sitesinde yaşıyordu. Binanın girişindeki marketin sahibini kolonları kestiği gerekçesiyle mahkemeye vermişti. Dava dilekçesinde, kesilen kolonların bina statiğini etkilediğini, bunun da binanın yıkılmasına neden olabileceğini yazmıştı. Dava devam ederken, Diyar Galeria sitesi depremde yerle bir oldu. Serhan Özdemir ile akrabaları Samed, Süheylan, Fatoş, Serrah, Nehir, Irmak ve Buket Özdemir enkaz altında kaldı. "dediği,

bu bağlamda kolon kesen-kestiren market ve spor salonunu yetkilileri hakkında kamu davası açılmasının  sağlanmadan; Müteveffa Serhan Özdemir'in kolon kesildiğine ilişkin yaptığı suç duyurusu veya açtığı dava varsa bunların akibeti araştırılıp buna ilişkin veriler toplanmadan;  Tanıklar Mehmet Karababa, Mehmet Cemal Eflatun dinlenmeden; ruhsata aykırı, proje dışı tadilat, imalat yapan, ruhsatsız spor salonu işleten, ruhsatsız yüzeme havuzu yapanlar haklarında kamu davası açılması sağlanmadan karar verilmemesi gerektiği,

ve bunların dışında birçok yetersiz bilimsel araştırma ve inceleme yapılmış olduğu gerekçesiyle Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın bozulması gerektiğini ifade etti.

Bu bozulma gerekçelerinden en dikkat çekenleri; spor salonunun ve marketin kolon kestiği iddialarının ve bu iddiaları destekleyen kuvvetli delillerin bulunmasına rağmen bu konuda yeterli inceleme ve yargılama yapılmaması.. Galeria sitesi enkazında vefat eden avukat Serhan Özdemir’in depremden önce markete açtığı davanın akıbeti dahi araştırılmadan hüküm kuruldu.

Yukarıda anlatılanlar ve binanın göz göre göre projeye aykırı yapılması, 6 metre olması gereken kolon yüksekliğinin sırf “1 kat fazladan bodrum katı yapabilmek için 12 metreye çıkartılması, inşaatın mühürlenmesine rağmen çeşitli düzenbazlıklarla yeniden inşaatın devam ettirilmesi hususları dikkate alındığında bütün suçluların taksirle ölüme sebep olma suçundan değil olası kastla öldürme suçundan ceza alması gerekirdi.

Bir an önce halkın vicdanını rahatlatmak, tabiri caizse gaz almak maksadıyla apar topar yargılamalarla yetersiz incelemeler ve araştırmalarla, üstünkörü değerlendirmelerle, göz önünde bulunan müteahhitleri günah keçisi olarak ilan edip hemen cezalandırdılar ve dosyaları böyle kapatmaya çalıştılar. Müteahhitleri korumaya çalışmıyorum, nitekim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da ceza alanlar suçsuz demedi, bunların yanında başka suçlular da var dedi. Kahramanmaraş’taki Ezgi Apartmanı davasında da, Ebrar Sitesi davasında da, Çiftarslan Apartmanı davasında da, Osmaniye’deki Ayşe Polat Sitesi davasında da ve dahi bütün deprem dosyalarında aynı şeyler yaşanıyor. Yıkılan her binada; memurdan siyasetçisine, müteahhit ve mimarından esnafına, sayısız insanın kusuru, hatası hatta ahlaksızca eylemleri var. Ülkemizin adalet sistemi; tüm kusurluları bulabilecek kadar yetkin değil, toplum da bu çürümüşlüğü düzeltebilecek kadar istekli değil…

İçimizi kan ağlatan Bolu Kartalkaya yangınında da durum farklı değil. Siyasetçiler kusuru birbirine ata dursun, birileri türlü hile ve düzenbazlıklar içinde insanların canlarını hiçe sayıyor. Geceliği 30.000 TL otelin yangın söndürme tüpü bile yok. İdari vesayet sistemi içerisinde, ne denetlemesi gerekenler denetliyor ne de denetlemesi gerekenleri denetlemesi gerekenler denetliyor… Devletin bütün kurumları çürümüş, yozlaşmış. İnsanlar mı kurumları bu hale getirdi, yoksa sistem mi insanları? Sistem ve devlet dediğimiz şey vatandaşlarımızdan ibaret değil mi? Biz bu hale nasıl geldik? Siyaset mi bizi bozdu, biz mi bunu talep ettik? Biz Müslüman bir ülke olarak; neden o çok hor gördüğümüz Avrupa ve Japonya kadar ahlaklı olamadık? Bir milletvekilinin kapısını çalıp bize özel ama düzene aykırı bir şey isterken utanmadık; milletvekili bize öğüt verip reddetse ne yapardık? “Hemşerisini de geri çevirdi” derdik. Biz istedik, onlar o koltuklarında oturmaya devam edebilmek için verdi. İsteyen de suçlu veren de… Göz göre göre gelen felaketler; bizim günahımızın kefareti mi yoksa hatalarımızın bedeli mi? Koskoca Los Angeles eyaleti yandı 29 kişi öldü, bir otel yandı 77 canımız gitti. Biz Los Angeles halkından daha mı günahkarız yoksa daha mı hatalı?