Son zamanlarda yaşananlar TBMM’nin varlık sebebi konusunda beni epey bir düşünceye sevk etti. Sahi TBMM ne işe yarar? İlk okul sıralarından beri bize TBMM’nin en önemli görevi ve yetkisinin kanun koymak olduğu anlatıldı. Dahası kanun koymada tek yetkili merci de kendisi. Bu yüzdendir ki meclisin diğer adı kanunkoyucu.

Meclisin çıkardığı kanunlar “yargı paketi” olarak anılmaya başlanalı epey zaman oldu. 9. Yargı Paketinden hepimiz haberdarız. Yargı paketleri ile birçok farklı kanunda madde değişiklikleri, madde eklemeleri ve çıkarmaları yapılıyor. Bir maddenin kanundan çıkartılmasına “ilga etmek” deniyor. Kanun yapma yetkisi sadece mecliste ise de kanun “yıkma” yetkisi hem mecliste hem de Anayasa Mahkemesi’nde. Meclis, hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın keyfe keder kanun maddesi ilga edebilirken Anayasa Mahkemesi yalnızca Anayasa’ya aykırı gördüğü kanun maddelerini iptal edebiliyor. Meclis istediği zaman istediği kanunu iptal edebilirken, Anayasa Mahkemesi yalnızca kendisine başvuruda bulunulan maddeleri iptal edebiliyor.

Meclis çoğu zaman; bir ilga ile yerine koyulacak maddeyi aynı kanun teklifi içerisinde hazırlıyor fakat Anayasa Mahkemesinin iptali halinde kanunda boşluk oluşuyor. Bu oluşan boşluğun da meclis tarafından doldurulması gerekiyor. Meclis tarafından son zamanlarda çıkartılan yargı paketlerinin niteliksiz olması bir yana, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kanun maddelerinin yerine yenisinin konulmaması da ayrı bir vasıfsızlık örneği.

28 Nisan 2023 tarihinde Anayasa Mahkemesi kadının evlendikten sonra kocasının soyadını almak zorunda olduğunu içeren kanun maddesini iptal etti. Meclis’in iptal edilen konuyla ilgili yeniden düzenleme yapması için de 9 ay süre verdi ve iptal kararının 9 ay sonra yürürlüğe girmesine hükmetti. Aradan geçen 2 yılı aşkın sürede meclis tarafından halen yeni bir düzenleme yapılmış değil. Bile isteye mi yeni düzenleme yapılmıyor yoksa vakit mi bulamıyorlar bilinmez…

2024 yılı Temmuz ayında yürürlüğe giren 9. Yargı paketinde iptal edilen kanun hükmünün aynen korunarak yeniden yasalaşacağı yönünde haberler çıkmıştı,, nitekim yargı paketinin görüşmeye sunulan ilk halinde gerçekten de iptal edilen kanun hükmü aynen yer almıştı. Bu durum Anayasa Mahkemesinin işlevsiz hale getirilmesinin önüne açmakta ve tarihte ilk kez iptal edilen bir kanun hükmünün tekrar aynen yasalaşması sonucunu doğurmakta idi. Bu olay; Anayasa Mahkemesini ortadan kaldırmak isteyen Devlet Bahçeli’nin ağzını kulaklarına getirmiştir. Neyse ki bu tarihi yanlıştan bir şekilde dönüldü ve yargı paketinden çıkartıldı.

Anayasa’nın değiştirilmesinin gündemde olduğu şu günlerde, zaten uyulmayan bir Anayasa’nın değiştirilmek istenmesi de konuşulması gereken ayrı bir konu...

Mevcut durumda; evlenen kadının kocasının soyadını almak zorunda olduğuna dair bir kanun hükmü bulunmamasına rağmen meclisin yeni bir kanun hükmü getirmemesi nedeni ile ortada bir boşluk bulunduğundan dolayı nüfus müdürlülükleri halen evlenen kadının soyadını re’sen kocasının soyadı olarak değiştirmekte. Bu uygulama son derece hatalıdır, hukuka aykırıdır. İsteyen her kadın nüfus müdürlüğüne başvuru yaparak yalnızca kızlık soyadını kullanabilmelidir. Nüfus müdürlüklerinin olumsuz cevap vermesi halinde Aile Mahkemesinde nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılabileceği kanaatindeyim.

Anayasa Mahkemesinin iptal etmesine rağmen meclis tarafından halen düzenleme yapılmayan bir diğer konu ise 2 yılın altındaki suçlarda HAGB verilmesi kuralı. HAGB; daha önce kasıtlı bir suç işlememiş sanığın, süresi 2 yıldan az bir hapis cezası alması halinde 5 yıl boyunca cezasının askıda kalması ve 5 yıl boyunca başka bir kasıtlı suç işlememesi halinde cezanın bütün sonuçları ile birlikte ortadan kalkarak hiç suç işlememiş gibi olması demek.

1 Ağustos 2023 tarihinde Anayasa Mahkemesi; HAGB’nin toplumda cezasızlık algısı yarattığını, örnek olarak işkence ve kötü muamele suçlarında suçun cezasının 2 yılın altında kalması nedeniyle fail kamu görevlisi hakkında HAGB kararı verilmesinin Anayasa’nın 17. maddesinin devlete yüklemiş olduğu faillere fiilleriyle orantılı cezalar verilmesi ve mağdurlar açısından uygun giderimin sağlanması şeklindeki usul yükümlülüğüne aykırı olduğu yönünde birçok bireysel başvuru kararı bulunduğunu; öte yandan, birçok düşünce suçuna ilişkin yargılamada hakimler tarafından zaten HAGB verildiği düşüncesi ile özenli yargılama yapılmadığı, HAGB kurumunun adil yargılanma hakkını bu şekilde ihlal ettiği gerekçeleri ile HAGB’ye ilişkin bütün kanun hükümlerini iptal etmişti. AYM; bu iptal kararının 1 sene sonra yani 1 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe gireceğini hüküm altına almıştı. 12 Mart 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7499 sayılı Kanun ile Ceza Muhakemesindeki HAGB hükümlerine ilişkin olarak bir takım değişiklikler yapıldı fakat bu değişiklikler, Anayasa Mahkemesinin iptal kararında işaret ettiği hak ihallerini ve Anayasa aykırılıklarını giderebilecek boyutta değildi.

Meclis; 5 ay sonra tümden yürürlükten kalkacak olan bir maddede neden değişiklik yapar? 1 Ağustos 2024’te zaten yürürlükten kalkacak olan bir kanun maddesini 12 Mart 2024 tarihinde neden değiştirir? HAGB kurumu, 1 Ağustos 2024 tarihinden bu yana sözde yürürlükte değil fakat halen mahkemelerde sanıklar hakkında HAGB kararı verilmeye devam ediyor. Hukuk tekniği açısından son derece komik ve hatalı bir durum söz konusu. Bütün bunlar meclisin ne kadar vasıfsız ve işlevsiz hale geldiğini gösteriyor.

Ülkede hukukun mezarı çoktan kazıldı, gömüldü, üzerine toprak atıldı; bu olaylarla da mezar taşı yapıldı…