Hukuk alanında son zamanlarda yaşanan en önemli gelişme yeni icra kanunu taslağının yayınlanarak adalet bakanlığı tarafından görüşe açılması oldu. Vatandaşlar 31 Ocak 2026 tarihine kadar görüş ve önerilerde bulunabilecek. Devam eden süreçte mecliste görüşmeleri yapılıp oylama sonucu son haliyle kanunlaşması beklenen yeni icra kanunu hakkında sizleri bilgilendirmenin iyi olacağını düşündüm. Zira icra kanunu; hukuk uygulamasında vatandaşların en çok karşısına çıkan kanunlardan birisi. 2024 yılında ülkedeki toplam icra dosyası sayısı 40 milyona ulaşmışken; bu yeni kanun tasarısının hepimizi ilgilendirdiğini söylemek yanlış olmaz.

Ülkemizde hali hazırda 1932 yılında çıkartılmış İcra İflas Kanunu yürürlükte. Bu kanun da; 1889 yılında İsviçre’de çıkartılmış olan Para Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun’dan iktisap edilmiş. Hal böyle olunca 136 yıllık bir kanunu kullanıyoruz. Geçen 136 yılda 2 dünya savaşı yaşandı, 1 kurtuluş savaşı yaşandı, Osmanlı Devleti yıkıldı Türkiye Cumhuriyeti Kuruldu; onlarca nesil değişti, teknoloji gelişti, ekonomik olgular bambaşka bir hal aldı ama İcra İflas Kanunu kullanılmaya devam etti. 2025 yılında; 1932 yılından kalma bir kanunu kullanmak gerçekten de absürd bir hal aldı. İcra Kanunu; çağın değişen ihtiyaçlarına cevap verememeye başladı. Bakalım yeni Kanun taslağı bu ihtiyaçları karşılayabilecek durumda mı… Karşılaştırmalı olarak ineleyeceğiz.

Yeni kanun taslağı hazırlanırken ön planda tutulan ilke ; “yürürlükteki Kanunun, yıllar içinde parça parça yapılan değişiklik ve ilavelerle anlaşılması ve uygulanması güç bir hal alan metninin, yine doktrinde yapılan bir benzetmeyle labirente dönüşmüş kurallarının, kolayca anlaşılabilir ve uygulanabilir bir sadeliğe kavuşturulması” olarak açıklanmıştır.

İcra süreci; ilamlı ve ilamsız icra takibi olarak iki ayrı yolla başlamakta. İlamsız icra yolu; herhangi bir mahkeme kararına dayanmaksızın başlatılan icra takiplerini ifade etmekte. İlamsız icra yolunda borçlu; ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesinde takibe itiraz edebilmekte. Borçlu takibe itiraz ettiği takdirde icra takibi durmakta ve alacaklı; dava ile itirazın iptalini sağlamaksızın takibi devam ettirememekte ve haciz yapamamakta. Yürürlükteki kanuna göre; herkes, herkes hakkında; herhangi bir belgeye dayanmaksızın icra takibi başlatabilmektedir. Yeni kanun ile artık belgesiz icra takibi yapılması mümkün olmayacaktır. Yalnızca; sözleşme, fatura vesair belge dayanak gösterilerek icra takibi başlatılabilecektir.

Yürürlükteki icra kanununa göre; bono, poliçe, çek gibi kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yolu bulunmakta. Bu türden bir takipte; borçlu, icra dairesine itiraz ederek takibi durduramamakta; icra hukuk mahkemesinde borca veya imzaya itiraz davası açmak zorunda kalmakta açılan bu dava da kendiliğinden icra takibini durdurmamakta. Yeni kanun ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi; adı altında ayrı bir takip yolu öngörülmemiş. Hal böyle olunca; senetlerin de alacağın varlığı açısından ispat aracı olması dışında başka bir önemi kalmayacaktır.

Bir diğer önemli değişiklik ise; itirazın kaldırılması davasının yeni kanunda yer almaması oldu. İlamsız icra takibinde elinde; borçlu tarafından imzası ikrar edilmiş veya noterlikçe onaylanmış bir belge olan alacaklı, takibe itiraz üzerine icra hukukta itirazın kaldırılması davası açabilmekte. Bu yolla çok daha kısa sürede takibin devamını sağlayabilmekte. Yeni kanunla böyle bir imkan alacaklının elinden alınmış olacak.

Yeni icra kanunu ile gelecek olan en önemli değişikliklerden bir diğeri ise; icra edilebilmesi için kesinleşmeye tabi olmayan bütün alacak davalarının artık kesinleşmeye tabi olması. Şöyle ki; hali hazırda, ilk derece mahkemesince verilen bir alacak kararını icra yolu ile tahsil etmek için İstinaf Mahkemesinin bir karar vermesini beklemek gerekmemekteydi. Ancak borçlu/davalı, tehir-i icra talebinde bulunup dosya borcunun tamamını nakdi veya banka mektubu ile teminat olarak dosyaya yatırarak, istinaftan karar gelinceye kadar icra dosyasının durdurulmasını sağlayabiliyor. Yeni düzenleme ile borçlu/davalı artık teminat mektubu veya nakti teminat olarak dosyaya borcu yatırmak zorunda kalmayacak. İstinaftan karar gelinceye kadar davacı/alacaklı kararı icraya koyamayacak. Bence çok problemli bir değişiklik bu. Zira en iyi ihtimalle dosyalar istinaftan 1 buçuk senede dönüyor. Bu değişiklik; alacaklının mağduriyetinin kat be kat katlanmasına neden olacaktır.

İcra kanununda yapılması öngörülen diğer değişiklikleri başka yazılarda kaleme almaya devam edeceğim. İlk bakışta benim yorumum şu ki; TBMM yine vatandaşın yaralarına merhem olacak bir iş becerememiş. Nerede gereksiz değişiklik varsa yapmış, nerede düzeltilmesi gereken konu varsa yine es geçmiş. Şaşırmadık…