20.12.2022 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulundum . Ardından ulusal ve yerel basının önünde  açıklamamı yaptım. Basın açıklamama ve şikayet dilekçeme paralel metin aşağıda, öncelikle onu okuyup benim beyan edeceğim  sebeplerimi okuyabilirsiniz.

“Sayın Ekrem İmamoğlu 19.12.2022 tarihinde “Maraş katliamında hayatını yitiren canları rahmetle anıyorum” diye başlayan bir twit atmıştır. Bir Kahramanmaraşlı olarak bu beni ziyadesiyle rahatsız etti, rencide etti, ötekileşmiş katil bir halkın evladı gibi hissettirdi müteessirim.

44 yıl önce yıl önce 1978 de yaşanmış olan bu olay bir katliam değil dönemin siyasi ve sosyal yapısını fırsat bilen  karanlık iç ve dış güçlerin şehre gelerek, şehirde aylarca kalıp ,planlayarak  sürdürdükleri provakasyonun bir sonucudur.Katliam değil ancak provakatif  bir projedir ,bir üzücü olaydır diye adlandırılabilir.

Ekrem İmamoğlu’nun atmış olduğu twit dünden beri binlerce retweet yapmış 20 binin üzerinde beğeni almıştır. Milyonların takip ettiği bir kişinin daha dikkatli cümleler kurmasını beklerdim. Ben Kahramanmaraşlı bir vatandaş olarak böyle anılmaktan rahatsızım.Bugün olayların iç yüzünü bilmeyen insanların, genç dimağların, çocuklarımın ve onların çocuklarının Kahramanmaraş ı katliam kelimesi ile aynı cümlede görmesinden rahatsızım. Kahramanmaraş olaylarının  katliam  başlığı altında tanımlanması halka yapılmış bir zulümdür.

1978 de dönemin başbakanı Bülent Ecevitti ve hükümet CHP hükümetiydi. Neden engel olmadılar,  olayların bağıra çağıra aylar öncesinden olacağını kundaktaki çocuk bile tahmin edebiliyordu.

Öte yandan 7 güzel adamın memleketi bu kent , şairiyle yazarıyla, sanatıyla ve entelektüel yönüyle ün yapmıştır. Şiir yazan, kalem tutan, sanatla uğraşan insanlar katletmez, katil olamaz. Olay bir planlanmış provokasyonun  ürünüdür. Zaten olayların çoğunu da dışardan gelen o karanlık güçler gerçekleştirmiştir. Yakın tarihi  doğru okuyup araştırdığınızda görürsünüz.

Öte taraftan şunu da özellikle belirtmek isterim. Osmanlı Ordusu’nun dağılmış olduğu Kurtuluş Savaşı sırasında, Fransız işgalinde olan Kahramanmaraş 21 Ocak 11 Şubat tarihleri arasında tek başına verdiği mücadele ile bir devletin ordusuyla baş etmiş ve dünyada kendi kendini kurtarmış , ardından da çevre illerin kurtuluşuna yardıma gitmiş , kurtuluş savaşı ateşini yakmış bir şehirdir. Kurtuluş Savaşı sonrası şehre TBMM tarafından “kurtuluşa katılan kişilerin isimlerini gönderin” diye emir geldiğinde şu cevap gitmiştir “ Maraş ta milli mücadeleye katılmayan tek bir fert bile yoktur.”Dünyada kendi kendini kurtaran, çoluk çocuk, kadın , erkek cenk ederek işgalden kurtulan, bu nedenle de i 05 nisan 1925 te Mustafa Kemal Atatürk tarafından şehre istiklal madalyası verilmiştir ve tek istiklal madalyası olan şehirdir.Buna mukabil  7 şubat 1973’te kente kahramanlık ünvanı verilmiştir.

Bu kahraman  kent, her yıl 12 Şubat ta bu şanlı gününü kutlar. Bilir ki bu milletin  kutsalları vatan, bayrak ve inancıdır, bunu da bu şanlı günle genç nesillere aktarmalıdır. Sayın Ekrem İmamoğlu neden 12 Şubat ta bu kentin şanlı gününü kutlamıyor  da , 44 yıl önce gerçekleşmiş bu menfur olayı  talihsiz bir ifadeyle ,  milyonların önünde getirip önümüze koyuyor.Bu çıkış, bu halkı katillikle itham etmektir.”

Metin aynen böyleydi, zaten ulusal ve yerel basında aynı zamanda sosyal medya mecralarında  çok fazla yayınlandı.

Benim bu olaya hassasiyetim çocukluğumdan başladı. Babamın okul müdürü olması sebebiyle,  o zamanın milli eğitim bakanlığı uygulaması neticesinde 3 yılda bir tayinimiz çıkar ve  yer değiştirirdik. Çocuğum ve  yeni gittiğimiz yerde nerelisin diye sorduklarında “ Kahramanmaraşlıyım “ diye gururla söylerdim Çocukluk bilinciyle, başındaki o kahraman kelimesi beni çok etkilerdi. Bu unvan eden verilmiş, neden bu şehre kahraman denmiş bilmezdim ama bu kelime çok tılsımlıydı. Yeni tanıştığımız insanların bazılarının, kanlı Maraş, katil Maraş diye söylemlerini duyuyordum . Katil, katliam kelimelerini anlayacak yaşta olmadığımdan , bu anlamları öğrenene kadar devam etti benim Kahramanmaraşlıyım diye başlayan  gururlu ifadem . Taki bu kelimelerin anlamını idrak edene kadar, ondan sonra da nereli olduğumu söylemekten bir süre kaçındım. Şuan bunları tekrar hatırlayıp yazmak bile bana nasıl bir acı veriyor tahmin bile edemezsiniz. Bu benim çocukluk travmamdı.

İleriki yaşlarımda, 1978 olaylarını araştırmak  ve  bizi yanlış anlayan insanlara bunu anlatmakla uğraştım. En son 2017 de, bir kadın kahramanın gözünden Maraş olaylarını anlattığım  Elfida adında bir  roman yazdım , yayımlandı. Pandemi de çok satanlara da girdi kitap, çok satması umurumda değil ,  bundan yazarlar değil, yayınevleri para kazanır .Bir kişi bile okusa da   şehrimin dili olabilsem diye düşündüm.  Yıllardır,  makam sahibi hemşerilerimizden bu yanlış algıya karşı bir duruş bekledim.Olmadı ,bunu ben yapmalıyım diye düşündüm, demek ki en çok beni yaraladı bu söylemler. Olay ani gelişti, hiçbir planlamam yoktu, ivedilikle hareket ettim. Öncesinde beni uyaranlar oldu, yapma başın derde girer, seni tehdit ederler, uğraşırlar diye.  Bir kadın olarak tek başına bu hareketi yapmamdan endişe edenler  de oldu. Bugüne kadar ne yaptıysam ülkem için, memleketim için yaptım, yanımda da vekilim Allah tı. Yaradan ın Ya Vekil Ya Hay sıfatlarına sığındım. En büyük makam odur.

Öncelikle, yılların gazetecisi ve saygı duyduğum abimiz  Mehmet Fiskeci ye çok teşekkür ederim. Bir saat geçmemişti ki bunu gazetesinde köşesine taşıdı, abilik duruşunu sergiledi. Yağmurda  basın toplantıma katılan, ulusal ve yerel basından  kıymetli muhabirlere de teşekkür ederim. Yağmurda ıslandılar haklarını helal etsinler. Dünden beri sayısız mesaj atan, arayıp  teşekkür eden hassas yüreklere de sonsuz teşekkürler. Yolda yürürken,  alış veriş yaparken durdurup , saygı ve sevgilerini gösteren  canım hemşehrilerim size de tüm yüreğimle teşekkür ederim. Kahraman kentin kahraman evlatları, sizler her şeyin en güzeline layıksınız.

Sevgilerimle hoşça kalın dostça kalın.