BAKÜ
Sevgili okurlar, Sayın Baba Veziroğlu ile Bakü’de gerçekleştirdiğim röportajın birinci bölümünü Manşet Gazetesi haber sitesinden ulaşabilirsiniz.
Üretkenliğiyle öne çıkmış, hem edebiyat dünyasında hem halk arasında sevilen bir isim Baba Veziroğlu. Onun eserlerinde insan sevgisi, hayatın acı-tatlı yönleri, ayrılıklar, umudun gücü ve ince bir lirizm dikkat çekiyor. Bugün Azerbaycan edebiyatı, sinema ve televizyon dünyasının en tanınmış ustalarından Baba Veziroğlu Beyefendi ile Bakü de devlet televizyonu stüdyosunda bir araya geldik. Bu buluşmayı tertip eden ünlü gazeteci ve yazar, Azerbaycan Yazaralar Birliği üyesi, Cumhurbaşkanı “Terakki” madalyası laureatı Evez Gurbanlı kardeşime teşekkür ederim. Şunu da belirtmek isterim ki, Evez Bey, benim de manevi oğlum sayılan Elxhan Gurbanlı’nın dayısıdır.

SİNEMA VE SÖZÜN BİRLEŞTİĞİ NOKTA
KADRİYE KIRDÖK:
Azerbaycan’ın Sovyet Sosyalist Devletler Birliği’nden 1991’ de ayrılmasıyla birlikte Azerbaycan sinemasının kuruluşu aşamasından bugüne kadar yöneticilikten tutun da senarist (kinodramaturg) olarak bir çok esere imza attınız, belgesel ve biyografik filmler yaptınız. Bunun yanı sıra televizyon programcısı ve editör olarak yayıncılık alanında görev aldınız.Azerbaycan Kinematoğrafçılar İttifakı’nda baş redaktör ve yönetim kurulu sekreteri olarak sinema camiasının kurumsal çalışmalarına katkı sundunuz. Ayrıca çeşitli sanat kurumlarında üye olarak film ve kültür projelerinin edebî ve sanatsal niteliğini değerlendirdiniz.Bunlardan en çok hangisi sizi mutlu etti, gurulandırdı.
KADRİYE KIRDÖK:
BABA VEZİROĞLU:
Film sektöründe ikinci derecede sorumlu kişiydim.Bizim ünlü aktörümüz Rasim Balayev , Nesimi filminde oynamıştı.Ben o projelerde onun asistanıydım. Uzun süre sinemada görev yaptım.Uzun yıllar televizyon yöneticiliği görevinde bulundum.Hepsini sevdim.Televizyonda çalıştığım dönemlerde sabah saat sekizde işe giderdim,gece ikide eve dönerdim.Tüm enerjimi o işe verirdim.Çünkü o dönemde Sovyetler Birliği dağılmıştı,bağımsız devletler ortaya çıkıyordu. Kendi sinemamızı kurmamız gerekiyordu. Şartlar zordu. Sovyetler sinemeya çok önem verirdi, para ayırırdı.Bizim en iyi sanatçılarımız moskova da eğitim alırdı.Onların sinema alanındaki üniversitesi dünyada meşhur olmuştu.Sonradan Azerbaycan da sinemaya yatırım yaptı.

KADRİYE KIRDÖK:
İnsan ilk eserlerini unutmuyor. İlk eseriniz yayımlandığında kaç yaşındaydınız ve nerede yayımlandı?
BABA VEZİROĞLU:
7.sınıfta Bölge Gazetesi’nde ilk eserlerim yayınlandı. Ulduz Dergisi’nde ilk hikâyelerim yayımlandı. Yazdığım bir şiire 3 manat vermişlerdi. Ona da on ikili kitap seti adlım ve 35 km yürüryerek sırtımda köye götürdüm.Kitabın kıymetini o zaman anladım.Sovyetler dönemiydi, kitaplar bir kepikti.
TÜRKİYE AZERBAYCAN EDEBİYATININ KARDEŞLİĞİ
KADRİYE KIRDÖK
Bu kadar farklı alanda üretken olmanın temelini merak ediyorum.Bazen sizi yormuyor mu? “Keşke sadece şiire yoğunlaşsaydım” veya “Keşke tamamen sinemaya adasaydım kendimi” Diye düşündüğünüz oluyor mu?
BABA VEZİROĞLU:
Hayır, ben bu işleri birbirinden ayrı göremiyorum.Bunların hepsi teknik meselelerdir.
Yani beynindeki düşünceleri ya kâğıda aktarırsın ya ekrana taşırsın,ya da bir ressam gibi tabloya dönüştürürsün, fark etmez.Bunlar sadece biçimdir.
Asıl yorgunluk, beynin yirmi dört saat çalışmasıdır.Hiç durmaz.Hiçbir şey yapmasan bile yorulursun çünkü düşünce uyumaz.Sen belki iki saat uyuyabilirsin ama düşüncen uyumaz.Yaratıcılıkta asıl zorluk, korkudur.Ama o korkunun içinde sevgi vardır.Çünkü sevgin o kadar büyüktür ki yarattığın şeyin bitmesinden korkarsın.
KADRİYE KIRDÖK:
Ama yine de biri diğerinden daha ağır basıyordur diye düşünüyorum. Gösteri dünyası mı yoksa yazma eylemi mi kalbinizin baş köşesinde desem ne dersiniz;?

İYİ İNSAN OLMANIN YOLUNU SÖZ AÇAR
KADRİYE KIRDÖK:
Söz.Çünkü diğer bütün sanatların kökünde söz vardır.Televizyonda söz, sinemada söz, şarkıda söz…Ben Amerika’yı yeni keşfetmedim.Zaten kutsal kitaplarda da yazar:“İlk söz vardı.”Değil mi?İlk önce söz vardı.Biz de sözle yaratıldık, kainat da sözle yaratıldı.O yüzden her şeyin önünde söz yanar, söz parlar.
KADRİYE KIRDÖK:
Bugün yazmak isteyip de yazamadığınız ,aklınızda kalan bir eser var mı?
BABA VEZİROĞLU:
Ben her zaman şunu düşünürüm; ben ne yazmışım ki… Bütün sanatçılar en güzel eserimi yazacağım, en güzel tablomu çizeceğim diye düşünür.İnsan en güzel eserlerimi yaptım diye düşünürse yaratıcılığı biter , cismani hayatı biter.Nazım Hikmet’in dediği gibi daha güzel günler önümüzde. Nazım hikmet Türkiye’de hala yasaklı mı?
KADRİYE KIRDÖK:
Hayır artık yasaklı değil.Hepimiz okuruz onu.
BABA VEZİROĞLU:
Ben 1980’ lerde, generallerin devrinde Türkiye ‘ye gelmiştim ve yasak idi. O zaman Azerbaycan Sovyetler Biriliği’ndeydi. Sovyet yazarı olarak gelmiştim. Nazım’ın Adını söyleyemezdin, seni sokakta döverlerdi.Yakanda kırmızı Sovyet nişanı görseler tutuklarlardı.Nazım Hikmet dünya çapında bir şairdir.Türk edebitını Nazım ile sevdim .Soveyetler döneminde en çok okunan bizde Nazım’dı.Sonra Reşat Nuri Güntekin idi.
KADRİYE KIRDÖK:
Size tam da bunu soracaktım. Türk edebiyatından sizi en çok etkileyen yazar ve eserler nelerdir?
BABA VEZİROĞLU:
Şair olarak Nazım Hikmet , hikayeci reşat nuri Güntekin okudum ve sevdim. Sovyetler döneminde ben Türkiye’yi görmemişken, Türkiye’nin adını anmak yasakken Reşat Nuri’nin eserlerinden İstanbul’un sokaklarını görürdüm, sosyal hayatı görürdüm.Sonra Nazım Hikmet eserlerinde eski Türkiye’nin zindan hayatını tasvir ediyor. Hatta bunu öyle güzel anlatıyor ki insan Türkiye’nin zindan hayatını da seviyor.O zindanda yatmak istiyorsun.Bunlar benim ilk tanıdığım ve sevdiğim yazarlardı. İlk sevgi insanın hayatından çıkmaz.Sonradan çok sevgiler olur ama ilkler gibi olmaz.Biz Türkiye’yi, İstanbul’u onlarla tanıdık.Gıyabi sevdik, o sevgi ebedidir bizde.
KADRİYE KIRDÖK:
Efendim, Baba Veziroğlu’nun yirmi, otuz yıl sonra okur belleğinde nasıl kalmasını istersiniz?
BABA VEZİROĞLU:
İyi bir insan desinler en önemlisi bu.Allah rahmet eylesin desinler, insanın dünyada tek kazancı budur.
Hayatım boyunca bütün Azerbaycan yazarlarını gördüm.Çoğunun hakkında Allah rahmet etsin demiyoruz. Sovyet zamanında hainlik edenler, birbirini şikayet edip zindana attıranlar oldu.Hainler, kalem yoldaşlarını satanlar oldu.İyi şairlerdi ama ne kadar iyi şair olursanız olun, iyi insan olmanız en önemlisi.İnsan rahmet kazanmadıktan sonra eserinin ne değeri var.Bence insan gibi kalamayanın, iyi insan olamayanın yazarlığı da bir işe yaramaz.
İnsan her zaman aynı düşünmeyebilir bazen de şöyle düşünürüm;sanatkar nasıl insan olursa olsun ne önemi var . Şimdi ben nereden bileyim Nizami Gencev bin yıl önce nasıl bir adamdı. Dostoyevski kumarbazdı,Cehov doktordu 44 yaşında veremden öldü, Tolstoy yaşlanınca aklını yitirdi sokaklarda gezdi, Yerofeyev alkolikti.Zaman geçecek sadece senin yazıların kalacak. Şimdi hangi düşünce doğru bilmiyorum, belli bir dogmam yok. Ama en önemlisi yine derim ki iyi insan olmak lazım. Düşünceler sınırsızdır, bugün güzel gördüğünüzü yarın çirkin görebilirsiniz. İnsanın sevgi, sadakat, vatanseverlik gibi temel prensipleri değişmemeli .Ünlü şairimiz Bəxtiyar Vahabzadə:” Herşey değişmeli çünkü dünya dönüyor.” Demiş.
KADRİYE KIRDÖK:
Sayın Baba Veziroğlu, son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
BABA VEZİROĞLU:
Kahraman, kahraman Maraş’a , kahramanı iki defa söylüyorum, çünkü biri şehrin adıdır diğerini ise halkının kahramanlığı için söylüyorum,selamlarımı iletirim. Orda her zaman Azrbaycan’ın izi olacak çünkü Azerbaycan insanının eliyle dikilmiş binalarda bizim Türk kardeşlerimiz yaşayacak.Orada herzaman Azerbaycan havası olacak.Bir gün Recep Tayyip Erdoğan ,son malını satıp köhne bir arabasıyla kahramanmaraş’a yardıma giden adamı gözleri yaşararak anlattı.
KADRİYE KIRDÖK; O vatandaşınızın davranışı bizi hep ağlatır.
BABA VEZİROĞLU.
Cumhurbaşkanımız ilham Aliyev parası çoktu,çok yardım etti, o adam son malını satıp yardım etti. Herkes imkanına göre yardım etti, ikisi aynı kapıya gelir. Tüm Türkiye’ye selam söylüyorum. Bu sefer olmadı sizi evimde eşimle ağırlamak isterim.
KADRİYE KIRDÖK;
Misafirperverliğiniz için size çok teşekkür ederim. Dostluğumuz daim olsun.