Her 29 Ekim sabahı içimde aynı heyecan uyanır. Gözlerimi açtığımda, sanki gökyüzü bile daha mavi olur. Çünkü o gün, bu topraklarda bir ulusun yeniden doğduğu gündür.
Cumhuriyet; Sadece bir yönetim biçimi değildir benim için. Cumhuriyet; bir kadının kendi sesini bulabilmesi, bir çocuğun özgürce hayal kurabilmesi, bir gencin “Ben de varım” diyebilmesidir.
Ben o özgürlüğün mirasçısıyım.
Atatürk’ün “Ey kahraman Türk kadını Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” sözlerinde kendi varlığımı, kendi yolumu bulmuş bir Cumhuriyet kadınıyım. Ve biliyorum ki, bu ülkenin her köşesinde, sessiz ama güçlü adımlarla yürüyen binlerce kadın aynı gururu taşır.
Bugün, Cumhuriyetimizin 102. yılında, içimde hem bir minnettarlık hem de derin bir sorumluluk hissediyorum.
Minnet, çünkü bize eşitliği, bilimi, düşünmeyi, umut etmeyi öğretti.
Sorumluluk, çünkü o emaneti yaşatmak bizim ellerimizde.
Cumhuriyet, bir günde kurulmadı ama her gün, kalbimizde yeniden kurulur. Bir iyilik yaptığımızda, bir çocuğu gülümsettiğimizde, bir kadının sesine kulak verdiğimizde, Cumhuriyet bir kez daha nefes alır.
Ve bugün gökyüzüne bakarken içimden tek bir cümle geçiyor: İyi ki doğdun Cumhuriyet ve iyi ki, bu topraklarda bir kadın olarak nefes alıyorum. Çünkü her 29 Ekim, sadece bir kutlama değildir bir teşekkürdür. Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve bu ülkeyi her sabah yeniden kuran yüreklere…