Hatıra türü edebiyatımızın önemli damarlarındandır. Anılarda yazar kendi dünyasının gizemli noktalarına gider ve gelir. Ayan beyan olay ve olgular hatıralara karılırken bazen öyle zor hale getirilir ki buna akıl, sır ermez.

Hatırlamakla neyi kurtarıyoruz?

Zaman elimizden akıp giderken dün ve yarın arasında salınan bizler hatırlarda neleri ararız?

Milyonlarca yıldan beri var olan dünyamızda bizlerin yüz yıllık ömrümüzün hatırlanması faydadan çok zarar vermesin. Doğup büyüdüğümüz coğrafyanın kader örgümüz olduğunu hatırlatanlar bizi bir yerleri savurup duruyor.Peki ama geçip giden onca şeye ne demeli.

 HECE  YAYINLARINDAN çıkan Gökyüzünde Arıcık Kuşları adlı Atıf Bedir’in kitabını okumaya başlarken ne dense hep sorular sordum. Kitap cevaplar verdi mi onu da tam olarak bilemiyorum ama anladığım bu kitabın hep hüzün ve acıyla dolu olduğuydu.

Yazar geniş zaman kipini kullanarak kendi çocuk dünyasına, köyüne, Maraş’a dair yazılar kaleme alır sanki anlatmak istedikleri hiç bitmemiş gibi mi düşünür?

“Maraş denince muhayyilenin bir dağ köyünü hayal etmesi, akla sıla düştüğünde o dağ köyünün gelip başköşeye kurulması bu yüzdendin.

Maraş’la ilgili ilk anımsamalar uzak mı uzak zamanlarda kalmış gibidir.

Ayağımızda siyah şalvar ve lastik pabuçlar, güneş yanığı yüzümüz, kara saçlarımızda oyundan oyuna, taştan taşa, ağaçtan ağaca koşturduğumuz yıllardır” (sh.17)

Fakat bu satırlarda sıcak, etkileyici, sarıp sarmalayan mutlak zamanın izleri var.

Her sayfa ilerledikçe nasıl bir sürprizle karşılaşacağınızı düşününce kitabın okunması bir şölene dönüyor.

Atıf Bedir’ in elime aldığım ikinci kitabı HAR adını taşıyan şiirleri.

Anonim bir türkü kitaba isim olmuş bunu daha kitabın ilk sayfasında okuyorsunuz.

GÜL DİBİNE HAR DÜŞTÜ/ BÜLBÜLE ŞİVAN DÜŞTÜ.

Kitabın içindekiler bölümü de türküden ilhamla yazılmış şu başlıkları taşıyor: har, figan,şivan.

“  Artık cennetine çağır bizi

Masum ve saf çocukluğumuza

Bul ve sağalt bizi anne eli değmiş gibi

Yaz düşlerine kapılan kuşları da al git

Issız ıssız uçar onlar ve çarparlar yüzümüze” (sh.23)

Serbest tarz da yazılan bu şiirler imge, ironi, buluş ve anlatımla usta işi özelliği sahip ATIF BEDİR şiirleriyle bir dönemi de canlandırıyor. Halis Çayevi şiiri buna güzel bir örnek.