Türkiye, ne yazık ki son günlerde ciğerlerini yakan orman yangınlarıyla mücadele ediyor. Türkiye’nin birçok bölgesinde binlerce dekar ormanlık alan ve içinde yaşayan sayısız canlı bu felaketlerde maalesef yok oldu. Peki, ormanlarımız neden yanıyor? Çünkü ormanlarımızı korumak için yeterince dikkatli davranmıyoruz. Çünkü orman yangınlarının büyük çoğunluğu ne yazık ki insan kaynaklı. Bilinçsizce atılan sigara izmaritleri, anız yakma, piknik ateşi kalıntıları, hatta elektrik tellerinden çıkan kıvılcımlar gibi faktörler her yıl binlerce hektar ormanı kül ediyor. Doğal yollarla (şimşek gibi) çıkan yangınlar ise çok daha nadirdir.

"Dur ve Düşün" köşemizde, ormanların kıymetini, yangınların yıkıcı etkilerini ve hepimizin üzerine düşen sorumlulukları bir kez daha buradan hatırlatmak istiyoruz.

Yanan ormanlar ülkemizin akciğeri, canlıların yuvası, gelecek nesillerin mirasıdır.

Ormanlar sadece ağaçlardan ibaret değildir; onlar binlerce canlının evi, geçim kaynağıdır. Bir orman yandığında sadece ağaçlar değil, aynı zamanda o ekosistemdeki her şey yanıp yok oluyor. İnsan vücudu için akciğer ne kadar önemliyse, dünya içinde ormanlar bir o kadar hayati bir öneme sahiptir. Onlar, gezegenimizin nefes almasını sağlayan, iklimi dengeleyen, su kaynaklarını koruyan, toprağı besleyen ve biyolojik çeşitliliği muhafaza eden eşsiz bir hazinedir. Ormanlar aynı zamanda bizlere gıda, ilaç, yakacak ve kereste gibi sayısız fayda sunar. Onların huzur veren atmosferi, insan ruhuna iyi gelir, eğlendirir ve öğretir.

Peki, bu eşsiz hazine nasıl yok oluyor?

İnsan eliyle çıkan yangınlar, tarım arazisi açma, kaçak kesimler ve plansız yapılaşma gibi nedenlerle ormanlarımız her yıl büyük kayıplar veriyor. Türkiye'de yılda ortalama 10.000 hektarın üzerinde ormanlık alan çeşitli sebeplerle yok oluyor. Bu hızla devam edersek, tahminler gösteriyor ki on yıllar içinde Türkiye'nin büyük bir kısmı çölleşme riskiyle karşı karşıya kalacak ve insan yaşamı çekilmez hale gelebilecek. Toprak kayıpları, su kaynaklarının tükenmesi, hava kalitesinin düşmesi ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri, gelecekteki yaşamımızı derinden etkileyecek. Yok, ettiğimiz sadece ormanlar değil, kendi yaşam alanımız ve çocuklarımızın geleceğidir.

Mevzu bahis geleceğimiz, sorumluluktan kaçma lüksümüz yok

Bu korkutucu tablo karşısında hiçbirimiz kenarda durma lüksüne sahip değiliz. Devlet, toplum ve birey olarak hepimizin üzerine düşen vazifeler var ve bu vazifeleri fazlasıyla yerine getirmek zorundayız. Çünkü mevzu bahis olan, sadece bugünkü ormanlarımız değil, yarınlarımızın ta kendisidir.

Devlet Olarak;

Yangınlarla Mücadele ve Önleme: Yangın söndürme ekiplerinin ve ekipmanlarının güçlendirilmesi, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve yangın risk bölgelerinde önleyici tedbirlerin artırılması hayati önem taşıyor.

  • Kanunların Uygulanması ve Denetim: Ormanlık alanlarda yapılaşmaya izin verilmemesi, kaçak kesimlerin önlenmesi ve yangınlara neden olanların adalet önünde hesap vermesi için etkin denetim mekanizmaları kurulmalı ve en ağır cezalar verilmelidir.
  • Ağaçlandırma ve Rehabilitasyon: Yanan alanların hızla ağaçlandırılması ve orman ekosistemlerinin rehabilitasyonuna yönelik kapsamlı planlar uygulanmalı.
  • Toplumsal Bilinçlendirme: Ormanların korunmasına yönelik farkındalık kampanyaları düzenlenmeli ve eğitim programlarıyla genç nesillere çevre bilinci aşılanmalı.

Toplum Olarak;

  • Farkındalık ve Duyarlılık: Ormanların kıymetini anlamalı, yangın risklerine karşı duyarlı olmalı ve çevremizdeki insanları bu konuda bilinçlendirmeliyiz.
  • Sivil Toplum Kuruluşlarına Destek: Ormanların korunması ve ağaçlandırma faaliyetleri yürüten sivil toplum kuruluşlarına gönüllü olarak veya bağışlarla destek vermeliyiz.
  • Doğa Dostu Yaşam Tarzı: Enerji ve su tasarrufu gibi adımlarla karbon ayak izimizi

(sera gazı emisyonları) azaltarak iklim değişikliğine karşı küresel mücadeleye katkı sağlamalıyız.

Birey Olarak;

  • Yangın Riskine Karşı Tedbirli Olmak: Ormanlık alanlarda ve yakınlarında asla ateş yakmamalı, sigara izmaritlerini atmamalı ve cam, plastik gibi yanıcı atıkları doğaya bırakmamalıyız.
  • Şüpheli Durumları Bildirmek: Orman yangını gördüğünüzde veya yangına neden olabilecek şüpheli bir durumla karşılaştığınızda derhal 112 Acil Çağrı Merkezi'ni aramalısınız.
  • Doğayı Korumak: Çevremize çöp atmamalı, ağaçlara zarar vermemeli ve doğayı temiz tutmaya özen göstermeliyiz.
  • Ağaç Dikme ve Koruma Projelerine Katılmak: Fidan dikme kampanyalarına katılmalı ve dikilen fidanların bakımına destek olmalıyız.

Gelin, Geleceğimizi Yeniden Yeşertelim!

Ormanlar bizim dostumuzdur, onları kaybetmeyelim. Bu gidişata dur demezsek, çocuklarımıza miras bırakacağımız tek şey, yanmış bir toprak ve tükenmiş bir gelecek olacak. Gelin, yanan her ağacın yerine yeni fidanlar dikme sözü verelim. Unutmayalım ki, bir damla su, bir küçük fidan, bir bilinçli hareket, geleceğimiz için büyük bir umut demektir.