Ülkemizde hemen her memuriyetin ve öğretmenlerin atanması yazılı sınavın dışında sözlü mülakattan da başarılı olmaya bağlanmıştır. Yazılı sınavdan başarılı olan ve sözlü sınava girmeye hak kazanan adayların yapılacak mülakat değerlendirilmeleri ise her zaman tartışma konusu olmuştur. Maalesef mülakatlar hakkında toplumumundaki genel algı sözlü sınavın torpilsiz geçilemeyeceği şeklindedir. Mülakatların öğretmenlik veya memuriyete girecek olan adayların bilgi düzeyinden ziyade kendilerini ifade edebilme becerilerini test edebilme noktasında gerekli olduğunu düşünsem de toplumumuzdaki genel algının maalesef çok da haksız olmadığı kanaatindeyim. Mülakatların hukuki denetimleri yargı çevresinde her zaman tartışma konusu olmuştur. Danıştay'ın yakın tarihte vermiş olduğu kararlar incelendiğinde mülakatların hukuki denetimi ve hukuka uygunluğu noktasında belli kriterleri esas aldığı ve bu kriterlere uygun olmayan mülakat sonuçlarını iptal ettiği görülmektedir.
Anayasa'nın 125. maddesi gereği idarenin yapmış olduğu her türlü eylem yargısal denetime tabi olup yapılan sözlü mülakatların da yargısal denetimi mümkündür. Danıştay ise yapılan sözlü sınavların belli usul ve esaslara uygun olması gerektiğini belirtmiştir. Sözlü mülakat sonucuna itiraz için 60 günlük süre olup sözlü sınav sonucu tebliğ edildiği tarihten itibaren veya internet ortamında yayımlanan sınav sonuçlarında sonuçların yayınlanmasından itibaren bu süre işlemeye başlayacaktır. 60 günlük sürenin hak düşürücü olması nedeni ile bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar usule aykırı olacak ve adaylar dava açma yoluna gidemeyeceklerdir. Sözlü sınavın ses ve görüntü kaydı alınması hukuki denetlenebilirlik açısından oldukça önemli olsa da bilinenin aksine ilgili yönetmelikte zorunlu kılınmadıkça sınavın ses ve görüntü kaydına alınması zorunlu olmayıp bu konuda ilgili yönetmeliğin ses ve görüntü kaydı alınmasına ilişkin düzenlemesine bakılması gerekmektedir. Danıştay tarafından sözlü sınav sonucunun iptaline ilişkin verilen kararların pek çoğu sınav sırasında sorulacak soruların ve cevapların sözlü sınavdan önce bir tutanağa geçirilmemesinden kaynaklanmakta olup Danıştay soru ve cevapların öncesinden tutanağa geçirilmediği takdirde adayın sözlü sınavının iptal edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yine bir diğer iptal nedeni ise adaya sorulan sorulara ilişkin uygun cevap verme süresi tanınmadığı durumlarda ortaya çıkmaktadır. Adaya fırsat tanıma anlamında iptal kararlarının çoğu tez savunmaları ve özel yetenek sınavlarında karşılaşılmaktadır. Danıştay bir kararında futbol alanında özel yetenek sınavına girecek adayın hedefe isabetli şut atma sınavı sırasında adaya fırsat tanınması gereken 25 saniye kuralına uymadığını belirterek yapılan sınavı iptal etmiştir. Bu kararın ardından idarece yenilenen sınavda ise adayın atış yapacağı esnada tribünlerde komisyondan farklı kişilerin bulunduğu ve adayın atış yapacağı esnada adaya olumsuz tezahürat yapması ve dikkatini bozacak şekilde alkışlanması sonucu adayın gerekli konsantrasyonu sağlaması noktasında idarenin önleme tedbiri uygulamadığı gerekçesi ile yapılan sınavı hukuka aykırı bularak sınavın iptaline karar vermiştir. Görüldüğü üzere yapılan sözlü ve özel yetenek sınavlarına karşı itiraz ve dava yolu açık olup adayın girmiş olduğu sınavda hukuka aykırılık olduğunu düşünmesi halinde 60 günlük hak düşürücü yasal süre içerinde itirazlarını bildirmesi zorunludur. Verilen iptal kararı adayın sınavdan başarılı olduğu anlamına gelmemekte olup aday verilen iptal kararı ile birlikte yeniden sözlü sınava tabi tutulacak ve hukuka uygun yapılan sözlü sınav neticesinde başarılı olduğu takdirde mesleğe geç başlaması nedeni ile uğradığı kazanç kaybını tazmin edecektir.
Kuşkusuz ülkemizde yapılan sözlü sınavların tamamen objektif olduğunu söylemek güçtür. Ancak belirttiğimiz üzere sözlü sınavların da diğer idari işlemlerde olduğu gibi şekil, sebep, amaç ve konu unsurlarında hukuka aykırılıklarının olma ihtimali vardır ve sınavlar da yargısal denetime açıktır. Sınav sonucuna yapılacak itirazlarda ise dikkat edilecek en önemli unsur 60 günlük hak düşürücü süreyi kaçırmamak ve süresi içerisinde itiraz ve dava yoluna gidilmesidir.
Av. Ahmet KAZANCI