MAHREMİYETİN GÜVENCESİ: SAĞLIK VERİLERİNİN KORUNMASI VE HASTANIN GİZLİLİK HAKKI

Geçtiğimiz hafta RIZA ve AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ konularını ele almıştık.

Bu yazıda ise:

· “Hasta mahremiyeti nedir?”

· “Kişisel sağlık verileri kimlerle, ne zaman paylaşılabilir?”

· “Gizlilik hakkı ihlal edilirse ne olur?”

Konularını ele alacağız.

1. HASTA MAHREMİYETİ NEDİR?

Hasta mahremiyeti, bireyin sağlık durumu, hastalık geçmişi, tıbbi müdahaleleri ve kişisel verilerin gizliliğinin korunmasını ifade eder. Bu kavram hem etik hem de hukuki bir sorumluluktur.

Türkiye’de hasta mahremiyetinin korunması, Anayasa’nın 20. Maddesiyle güvence altına alınan özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilir.

Ayrıca, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) uyarınca sağlık verileri, özel nitelikli kişisel veri olarak tanımlanmış ve sıkı koruma altına alınmıştır. Herkes, sağlık durumu ile ilgili bilgilerinin gizliliğine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hak Anayasa ve uluslararası sözleşmelerin ışığında kanun ve yönetmeliklerle güvence altına alınmıştır.

Hastadan öğrenilen bilgiler sır niteliğindedir ve bu sırları saklama yükümlülüğü sağlık personellerindedir. Sağlık personeli veya yetkili kişiler, hastanın açık rızası olmaksızın bu bilgileri üçüncü kişilerle paylaşamaz.

Hukuki çerçevede, hekimlerin mesleklerini icra ederken öğrendikleri bilgiler mesleki sır niteliğinde olup açıklanmalarını yasaktır.

Aynı şekilde, Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 23. ve 24. maddelerinde, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmesi gerektiği açıkça düzenlenmiştir. Bu bağlamda, sağlık hizmeti sunulurken hastanın cinsiyetine, kültürel değerlerine ve özel tercihine uygun biçimde mahremiyetin korunması, hem sağlık kurumlarının hem de çalışanlarının temel sorumlulukları arasında yer alır.

2. KİŞİSEL SAĞLIK VERİLERİ KİMLERLE, NE ZAMAN PAYLAŞILABİLİR?

Kişisel sağlık verileri, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na (KVKK) göre “özel nitelikli kişisel veri” kapsamında yer almakta olup, bu verilerin işlenmesi ve paylaşılması sıkı kurallara tabidir.

KVKK’nın 6. maddesi uyarınca sağlık verileri, ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez. Ancak istisnai hallerin varlığı halinde, bu hasta ile ilgili bilgilerin açıklanması gerekebilir.

Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından işlenebilir ve paylaşılabilir.

Fakat bu hallerde de bu bilgilerin ifşa edilmesi söz konusu değildir. Sadece amaca yönelik kişilerle paylaşılması söz konusudur.

Buna ek olarak, Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 20. ve 23. maddeleri uyarınca, hastaya ait sağlık bilgileri ancak hastanın açık rızasıyla veya kanuni bir zorunluluk halinde paylaşılabilir.

Örneğin; sırrın saklanmasının hasta ya da öteki insanların yaşamını tehlikeye sokması durumunda, hastanın kişilik haklarının zedelenmemesi koşuluyla, hekim bu sırrı saklamakla yükümlü değildir.

3. GİZLİLİK HAKKI İHLAL EDİLİRSE NE OLUR?

Hastaların gizlilik hakkı, Anayasa’nın 20. maddesi, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve Hasta Hakları Yönetmeliği gibi düzenlemelerle güvence altına alınmıştır. Bu kapsamda kişisel sağlık verilerinin hukuka aykırı olarak açıklanması, paylaşılması veya ifşa edilmesi durumunda hem idari hem de cezai yaptırımlar söz konusu olabilir.

Ayrıca bu verilerin saklama koşulları da KVKK uyarınca güvence altına alınmıştır. Yükümlülüklere aykırı olarak veri güvenliğini temin etmeye yönelik teknik ve idari tedbirlerin alınmaması halinde de sorumluluk söz konusu olacaktır.

Bu bağlamda, KVKK’nın 18. Maddesi uyarınca, bu yükümlülüklere aykırı hareket eden gerçek ve tüzel kişiler hakkında idari para cezaları uygulanabilir.

Bununla birlikte, Türk Ceza Kanunu’nun 136. maddesi uyarınca, kişisel verileri hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Ayrıca, mağdur kişi, kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle tazminat davası açabilir.

Gizlilik ihlali bir sağlık çalışanı tarafından gerçekleştirilmişse, bu durum aynı zamanda mesleki etik ve disiplin hükümleri çerçevesinde de değerlendirilecektir.

4. SONUÇ

Hasta mahremiyeti, kişisel sağlık verilerinin gizliliği ve paylaşımında hukuka uygunluk, yalnızca etik bir yükümlülük değil; aynı zamanda hasta haklarına saygının ve modern sağlık hizmetlerinin temel taşıdır.

Sağlık çalışanları ve kurumları, hastaların özel hayatına saygı göstererek, sadece mevzuatta belirtilen sınırlar içinde ve gerekli durumlarda veri paylaşımı yapmalı, verilerin gizliliği için gerekli teknik ve idari tedbirleri almalıdır. Aksi halde hem hukuki hem cezai sorumluluklarla karşı karşıya kalabileceklerini bilmelidir .

Mahremiyet hakkının ihlali, bireyin sağlık hizmetlerine güvenini zedelerken, kamu sağlığı açısından da ciddi riskler doğurur. Bu nedenle gizliliğin korunması, hasta ile sağlık çalışanı arasındaki güven ilişkisini sürdürebilmenin temel taşıdır.

“Mahremiyet, insanın doğasında var olan bir haktır ve insanlığını onur ve saygıyla sürdürebilmek için şarttır.” - Bruce Schneier