Bir Fenerbahçeli olarak, şampiyonluğu hak eden Galatasaraylı dostlarımı kutluyorum. Bizim anlı şanlı teknik adam, takımı şampiyonluğa taşıyamadı. Futbolcularla mı uyum sorunu yaşadı, taraftarlarla mı barışık olmadı, yoksa yönetim ile mi ters düştü, bilinmez, şampiyonluğu GS’a kaptırdı.
Şimdi ona kesilecek faturadan söz ediliyor. Kulüp başkanları hiç bir zaman fatura ödemezler, başarısızlık varsa, önce teknik adamı kapının önüne koyarlar, kriz kendilerince çözülmüş olur. Bir kurban lazım olduğunda, ilk akla gelendir teknik adam.
*
Gelin, yereldeki siyasi partileri analize devam edelim, İYİ Parti ile başlamıştık, sürdürelim.
Türk siyasi hayatına merhaba dediği günden bu yana, ki yazılarımızda, canlı yayınlarımızda da zikrettik, iyi bir çıkış yakalamış, oylarının yüzde 15-18 bandında gidip geldiğini anket firmaları bile söylerken, ne oldu, ne bitti de son seçimde yüzde 10’u bile bulamadılar.
Başbakanlığı hayal eden Genel Başkan Akşener neden partiyi bu hale getirdi, Koray Aydın bulunmaz bursa kumaşı mıydı, CHP lideri Kılıçdaroğlu neden Cumhurbaşkanlığında inat etti, beklenen değişim neden suya yattı?
*
Söz Koray Aydın’dan açılmışken, eski bakanlardan ve eski MHP’li. Şimdi İYİ Partide gurup başkanvekili. Söz ve güç sahibi. Kahramanmaraş’a geldiğinde parti önünde halay bile çekmiş, mendil sallamıştı. Bunu getirten, organize eden de 1. sıra milletvekili adayı gösterilen Av. Ahmet Çabukel idi.
Karşılığında sevgili Çabukel ilk sırayı kapıverdi. Bu süreçte bir 10 milyon meselesi yazıldı, çizildi, konuşuldu, dedikodusu ayyuka çıktı ama geçiyorum. Ölmüş eşeğin davası güdülmezmiş.
Çabukel, kendisine en yakın ismi Süleyman Tekerek’in il başkanı olmasını sağladı, rakip olarak görebileceği, partiye senelerini ve emeklerini verenleri ekarte ederek devre, kadro dışı bıraktı, tek adamlığa oynadı.
İYİ Partinin muhalefete ihtiyacı yoktu, kendi kendine yetiyordu, hatta artıyordu bile! Ağacın kurdu kendi içinde olur derler ya, o hesap!
*
Ama seçimde herkes en az 2 milletvekili beklerken, bunun hayal olduğunu hissedenler, partinin emektarları, belki de sırf beklentileri için partili gözüken isimleri, sevgiliyi başka mekânlarda, adreslerde aramaya başladılar. En çok da CHP’nin atom karıncası ile dirsek temasına geçtiler, partinin ekmeğini yiyip, suyunu içenler, gidip oylarını Ali Öztunç’a verdiler.
AK Partiye tepki oylarının bir bölümü ve İyi Partili seçmen, seçimin sürpriz ismi Yeniden Refah Partisi 1. sıra milletvekili adayı Muhammed Aydoğar, 35.127 oy alarak başarı hikayesi yazdı. Bazı İYİ Partililer yuvasına döndü, MHP’ye kayıverdi.
Ve… Partinin giriş katında, yaşı 50’yi geçmiş, emekliler ordusu, dedikodu ve fısıltılarla geleni, gideni, yeneni içeni konuştular. Partiye, oy devşirmeye katkıları bile olmadı. Evde kalsalar eşleri ile kavga edecekler, çay beleş, yemek beleş, sıcakta ne yapacak dışarı çıkıp, kahvehane gibi kullandılar partiyi, ama dedikodularını eksik etmediler.
Çalışmadılar, partiye oy bile getirmediler.
Ye, iç, yat! Oh ne âlâ memleket!
*
Kimsenin şahsiyeti ile sorunumuz yok. Öyle ki bir ara bu partiye bile oy vermeyi düşünmüştüm ciddi ciddi. Ama baktım, kendi içinde barışık değiller, kendi içindeki aile kavgasını bırakın mahalleyi, şehirde duymayan kalmamış, bazı önemli isimleri partiden uzaklaştırıp, attıkları makaslarla tehlikeli virajlarda seyredince, bulanık sularda balık avlama hevesleri parti içinde yaygınlaşınca, yüzme bilmeyenler olimpik havuzlarda 100 metreden söz edince, Ahmet Çabukel de yalnız kaldı partide. Buna zemini kendisi hazırladı, itibarlı yalnızlık dedikleri bu olsa gerek, tek başına sürdürdü çalışmalarını. Daha önce de yazdım, Allah var iyi bir muhalefet örneği gösterdi.
Bireysel hırsı, yüksek egosu partiden kopuşlarda sebep oldu. Gidenlerin de ellerine tutuşturulan ayrılış sebeplerini okuyanlar, ‘Neler oluyor!’ dedirmeye başladı.
Gemi su almaya başlamış, filikalar indiriliyordu. Karaya ha vurdu ha vuracak hale gelmişken, kaptan nasıl canımı kurtarırım derdinde iken, yolcular ve tayfalar kaçma, güvenli limanlara sığında derdindeydi.
*
Partiden gönül bağını kesenlerin bir bölümü MHP’ye gitti. Doç. Dr. Zühal Karakoç Dora’dan sonra, ikinci milletvekili olarak da Turan Şahin bile neredeyse meclise giden bileti aldı, alıyordu. Sevgili Şahin direkten döndü, kıl payı vekilliği CHP listesinden giren DEVA Partili Uzm. Dr. İrfan Karatutlu’ya kaptırdı. Seçimin ikinci sürprizi Karatutlu oldu açıkçası.
Kime niyet, kime kısmet! Nasip, kader işte.
*
İYİ Parti bulgur gibi kaynarken, herkes kazanın altına odun atıp, yangına benzin dökmeye çaba sarf ederken, Ahmet Çabukel’in adamı olduğu bilinen İl Başkanı Süleyman Tekerek, parti içindeki krizi önleyecek kimse olmasına rağmen, başaramadı. Çabukel’in gözünün içine, ağzından dökülecek cümlelere kaldı.
Varsa Ahmet, yoksa Çabukel’di onun için. Takım, parti içindeki iç savaş, parti içi demokrasi, huzursuzluk ayyuka çıkınca, bel altı vuruşlar da başladı. Tekerek’in 10 aydır çalıştığı zincir marketten maaş alamadığı, partiden geçindiği iddiaları dalga dalga yayılınca, şehirdeki enkaz tozları arasında yerini alınca, hava daha da kirlendi.
Tekerek partiden mi geçiniyordu, parti geçim kapısı mıydı? Seçmenler bunu sorgulamaya başlamıştı.
Tekerek partide disiplini sağlayamamış, dizginleri kaptırmıştı. O nedenle de dedikodu, fitne kazanının altı hiç sönmedi.
*
Bakın iktidarın İl Başkanı da var, ki beni de çok sevdiğim, değer verdiğim Av. Fırat Görgel, parti disiplini, ciddiyeti ile ekip ve parti içinde hizipleşmelere, dedikodulara kesinlikle taviz vermedi, bunun için zemin de oluşturmadı.
Teşkilatları ile milletvekili ve belediye başkanları ile uyum içinde çalışarak boşluk yaratmadı, üstelik de depremde oluşturulan kriz masasının en önemli ayağı olarak tarihe geçti.
CHP farklı değildi. İl Başkanı Esat Şengül de sağlam duruşu ile parti içinde saygınlığını yitirmeden, seçim çalışmalarındaki heyecanı, performansı yüksek tutarak, 2 milletvekili gitmesini sağladı, tutarlı hareketleriyle ‘işte il başkanı böyle olmalı’ dedirtti.
Parti ciddiyeti, ahlakı ve ekip ruhu ile başarı hikâyesi yazan il başkanı idi.
Ve partiye senelerini verdiği halde, Öztunç’a saygısından onun önüne geçmedi, milletvekili olayım diye çırpınmadı. Olsa hakkı mıydı, fazlasıyla.
El ele, kol kola veren Tekerek ve Çabukel bu uyumu, bu birlikteliği sağlayamadıkları için gelinen noktada hem gözden düştüler, hem oy’dan.
*
NOT: Bu yazı serisinin devamı var. İlerleyen günlerde, DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi il ve ilçe başkanları da yazımızın konusu olacak.
Ama İYİ Partiye olan eleştiriler, yukarıda okuduklarınızla sınırlı kalmayacak! Birileri mutlaka bedel ödeyecek, kesilen faturaya rıza gösterecek!
Pardon ya, unuttum bak, ihtiyaç vardı, size fatura kesebilir miyim, miktarı karşılayacak, ödeyebilecek gücün, imkânın var mı?
‘Niye ki?’ diye sorma. Heeeeç, öyle işte!
Önümüzdeki hafta başındaki yazım; Asiye, pardon İYİ Parti nasıl kurtulur? Takipte kalın lütfen!