Herkes de biliyor ki, zaten siyasetin hafızası diyebileceğimiz, hizmetleriyle onur duyduğumuz Hanefi Mahçiçek için artık Onikişubat son durak. 26 Ağustos’ta, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde açılacak olan dünya projesi EXPO’ya adadı kendisi. Şu sıralar bütün mesaisi EXPO-23 için. Varını yoğunu ortaya koydu şimdiye kadar.

Onikişubat artık kıymetli başkan Mahçiçek için son durak!

Bundan sonraki hedefi, istikameti, güzergâhı, yolculuğu nere olur, onu zaman gösterecek.

Hizmet etmeye niyetlenen, bu sebeple adaylığı düşünen bütün adayların iyi niyetinden kuşkumuz yok. Klasik ifade olacak ama olsun, bizim sevdamız, bizim türkümüz Maraş üzerine yazılı, bestelenmiş!

Tüm adaylar, düşünenler bizim için kıymetli.

Ama bu şehrin sorunu çok, bu şehrin yükü ağır. Bu şehrin derdiyle dertlenecekler aday olsun! Bu yükü, bu şeleği taşıyabilecekler çıksın meydana!

Kendine güvenen, siyasi ve mesleki sabıkası bulunmayan düzgün biri.

*

Biz, bu şehre hizmet etmek isteyen tüm dostların iyi niyetinden kuşku duymuyoruz. Dürüst olmak herkeste olması gereken meziyet. Biz Ulu Camiye imam aramıyoruz neticede. Sonra, partisinin önemi yok, kaldı ki şehri yönetecek kişi de partilerin genel başkanı değil, vatandaşın seçeceği şehr-ül emin.

Face’mdeki sayfamda da paylaştım, akademisyenler, hukuk adamları, bürokratlar ve sağlık camiasından çalışanları istemiyor halk.

Halk, kendi bağrından kopan, şehrin hafızası konumunda, şehrin tüm renklerini, dokusunu, kokusundan haberdar olan, esnaf zihniyeti ile belediyeleri yönetecek adayları bekliyor.

*

‘Ona yok, berikine yok, şuna yok da, peki kimi aday göstereceğiz!’ diye sorduğunuzu duydum gibi sanki.

Milletvekilliğine dönmesin bu mesele!

Zaten cumhurbaşkanlığı seçiminde vatandaş tek taraflı oyunu verdi de, yerel seçim farklı. Bu kez oylar şahsa.

Muhtar olsun mesela. Herkesin referans olabileceği, herkes tarafından kabul görebilecek, siyasi tecrübesi de olan muhtar da sadece bölgesini değil, şehri tümüyle kucaklayacak aday, akabinde belediye başkanı olmalı.

Çarşıda, sanayide bir esnaf olabilir de.

Ama kişilikli olacak! Dürüst olacak, garibanı kollayacak, basın ile ters düşmeyip, sevda uğruna, şehir uğruna elini taşın altına koyduğunda, egosunu yüksek tutmadan, kibir deryasına dalmadan içimizden biri olmalı.

*

Şimdi yine sesinizi duyar gibiyim; ‘Yahu sayın Fiskeci, şifreli konuşma, kim bu kafandan, gönlünden geçen aday!’

İsmini duyduğunuzda siz de ‘peh!’ diyeceksiniz, eminim.

‘Bak, bu arkadaşa kefilim, girişken, cesaret sahibi, yüzümüzü kara çıkartmaz, üstelik toplumda da karşılığı var. Onikişubat’a yakışan isim!’ dediğinizde, adayı da mutlaka gözünüzün önüne getirmişsinizdir.

Kim?

Siyasi tecrübesi de olacak elbet. Çarşının, esnafın, basının tanıdığı isim olacak. Kalıbı değil, yüreği okkalı olacak.

Ankara’yı bilen, bürokrasi ile arası iyi olan, yol yordam bilen, usul erkan tanıyan, şimdiye kadar yüreğinde biriktirdiği insanı mutlu edecek, onların yaşamını kolaylaştıracak birisi…

Kim mi? Bekleyin!

*

Aday olmayı isteyen, düşünen, bekleyen ve arzu eden arkadaşlara son sözüm; ‘Denizi seviyorsan, dalgaları da seveceksin. Korkarak yaşarsan, elini taşın  altına koymazsan, pısırık olursan, cesaretle, tüm enerjinde sarılmazsan hayata, koltuğa, yalnızca hayatı seyretmek zorunda kalırsın!’

Bizim seyredecek vaktimiz yok!

Demedi deme!