Sevgili okurlar; herkesin yüreğini dağlayan o kiracı-ev sahibi çıkmazı hakkında iki kelam da ben edeyim dedim. Ülkenin ekonomik durumu her sektörde olduğu gibi kira sektöründe de onarılmaz yaralar açıyor. Yüksek enflasyon, öyle bir zincire büründü ki karmaşık ekonomik ilişkiler içerisinde fiyatının yükselmediği hiçbir şey kalmadı. Hal böyle iken; giderleri artan ev sahipleri gelirlerini de arttırmak için kira ücretlerine fahiş oranlarda zam yapmaya başladı. Tabiki burada bütün ev sahiplerini aklama çabası içerisinde değilim.

 Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de kriz fırsatçılığı yapanlar kiracıları hayatlarından bezdirmeye başladı. Kimisi istediği artışı kabul etmediğinde kiracısına mobbing uyguluyor, kimisi ise kendisinin veya bir yakınının oturacağı bahanesi ile kiracıyı çıkartmaya çalışıyor. Ben de bu yazımda kira artışlarında uyulması gereken kuralları, tahliye şartlarını ve usulünü anlatarak kiracı-ev sahibi çıkmazında ufak da olsa bir ara sokak oluşturmaya çalışacağım.

Herkesin bildiği üzere kira sözleşmeleri genellikle 1 yıllık olarak yapılmakta, her yıl sonunda 12 aylık TÜFE ortalamasına göre artış yapılarak devam etmektedir. Ancak son dönemde TÜFE artış oranı enflasyon oranının çok altında kaldığından ev sahipleri sözleşmeye aykırı davranarak kiraları fahiş oranda arttırmaktadır. Bu noktada ev sahibinin kiracı ile anlaşmadan kirada TÜFE oranından daha yüksek bir artış yapma hakkı yoktur.

 Ev sahibi dilerse; şartların değiştiğini, TÜFE artışının mevcut ekonomik düzende kendi giderlerindeki artışı karşılamadığını, TÜFE oranında artışın hakkaniyete aykırı olduğunu, emsal kira bedellerinin çok daha yüksek olmasına rağmen eski tarihli sözleşme nedeniyle ucuza kiraya vermek zorunda kaldığını iddia ederek Sulh Hukuk Mahkemesinde ‘’sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması davası’’ açabilir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi de ev sahibinin böyle bir hakkının olduğunu kabul etmektedir.

 Kiracı ise; TÜFE’den daha fazla bir artış talep eden ev sahibine karşı ne yapabilir? Kira bedelini TÜFE oranında artırarak ödemeye devam ederek kendisini güvenceye alabilir. Bu takdirde ev sahibinin kiracıyı çıkarma hakkı olmayacaktır. Yukarıda da ifade ettiğim üzere ev sahipleri bazı gerekçelerle kiracılara mobbing uygulayabilmekte(evi satmakla tehdit etme, sık sık rahatsız etme, evin tamirat ihtiyaçlarını gidermeme, su-elektrik aboneliklerini iptal etme gibi) bazı durumlarda ise değişik bahanelerle(kendisinin/çocuğunun/anne babasının oturacağını söyleme, evi büyük bir tadilata sokacağını söyleme vs) kiracıyı çıkarmaya çalışmaktadır.

Ev sahibi; ancak bu gerekçelerin varlığını dava yolu ile ispat ederek kiracıyı tahliye edebilir. Kiracının, ev sahibinin bu dayatmalarına karşı evi tahliye etme zorunluluğu yoktur. Bu noktada toplum olarak kiracı ve ev sahiplerine düşen görev; dürüst ve kanunları gözeterek davranmak, sorunları hukuk yoluyla çözmektir. Ancak bu sayede huzurlu ve refah içerisinde yaşanabilir. Çatışmanın, kavganın, zorlamanın kimseye faydasının olduğu görülmemiştir.