Çözüm Odaklı Yaklaşımlar
Toplumun en hassas konusu olan çocukların suça sürüklenmesi, tek bir neden yerine karmaşık bir sorunlar yumağının sonucudur. Önceki makalelerimizde, bu trajik durumun bireysel, ailesel ve çevresel kökenlerine derinlemesine inerek, konunun çok boyutlu yapısını ortaya koymaya çalışmıştırk. Şimdi ise, tespit ettiğimiz bu sorunlara yönelik kalıcı ve etkili çözümler üzerinde duracağız. Zira bir sorunu çözmek için öncelikle onu doğru anlamak, ardından da sağlam bir çözüm stratejisi geliştirmek gerekir. Bu makalede, çocukları suça iten faktörleri ortadan kaldırmak için alınması gereken koruyucu ve destekleyici önlemleri, bilimsel veriler ve somut yaklaşımlar ışığında ele alacağız.
1. Aile ve Erken Müdahale Programları
Bir çocuğun dünyası, ailesiyle başlar. Bu nedenle, koruyucu önlemlerin ilk adımı aileyi güçlendirmektir. Ailelere yönelik eğitim ve bilinçlendirme programları, çocuk gelişimi, etkili iletişim ve ebeveynlik becerileri gibi konularda yetersizlik yaşayan ailelere destek olunması. Örneğin, Amerika'da yapılan ve 2018 yılında "Journal of Child and Family Studies" dergisinde yayımlanan bir çalışmada, Olumlu Ebeveynlik Programları (Positive Parenting Programs) uygulanan ailelerin, çocuklarına karşı daha destekleyici ve daha az cezalandırıcı yaklaşımlar sergilediği ortaya konmuştur. Bu da çocukların davranışsal sorunlarında ciddi azalmalar sağlamıştır.
Bununla birlikte, sadece eğitim yeterli değildir. Sosyoekonomik zorluklar, aile içi şiddet veya ihmal gibi risk faktörleri taşıyan ailelerin erken dönemde tespit edilerek psikososyal destek hizmetlerine yönlendirilmesi büyük önem taşır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı birimlerin, bu ailelerle temas kurarak onları sosyal yardım, psikolojik destek ve mesleki eğitim gibi imkanlardan yararlandırması, çocukların yaşadığı riskleri en aza indirecektir.
2. Eğitim Sisteminde Dönüşüm
Okul, aileden sonra çocuğun hayatını şekillendiren en kritik kurumdur. Suç oranlarının yüksek olduğu bölgelerde, okuldan uzaklaşan çocukların suça karışma riski katlanarak artar. Bu durumu önlemek için:
- Rehberlik ve Danışmanlık Hizmetlerinin Güçlendirilmesi: Öğretmenler ve rehberlik servisleri, risk altındaki çocukları erken fark edebilmek için düzenli eğitimler almalıdır. Okullarda Sosyal Hizmet Uzmanlarının istihdam edilmesi, öğrencilerin akademik başarısızlıklarının veya davranışsal sorunlarının altında yatan aile ve sosyal sorunlara daha bütüncül bir yaklaşımla müdahale edilmesini sağlar.
- Kapsayıcı ve Destekleyici Okul Ortamları: Akran zorbalığıyla mücadele programları, okul dışı sosyal, sanatsal ve sportif faaliyetlerin artırılması, çocukların aidiyet duygusunu güçlendirir ve onları sağlıklı arkadaş gruplarına yönlendirir. İstanbul Üniversitesi'nin 2021 yılında yürüttüğü "Okul Ortamında Şiddeti Önleme Projesi" gibi başarılı çalışmalar, okullarda şiddet olaylarının önlenmesinde pozitif okul ikliminin ve sosyal faaliyetlerin ne kadar etkili olduğunu göstermiştir.
- Müfredatın Yeniden Düzenlenmesi: Çocuklara sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda etik değerler, duygusal zekâ, empati, problem çözme ve çatışma yönetimi gibi yaşam becerileri kazandıracak derslerin müfredata eklenmesi, onların ruhsal gelişimlerini destekleyecektir.
3. Hukuki ve Kurumsal İş Birliği
Suça sürüklenen çocuklarla ilgili adli süreçler, onların geleceğini doğrudan etkiler. Bu süreçlerde cezalandırıcı değil, ıslah edici ve koruyucu bir yaklaşım benimsenmelidir. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun (ÇKK) temel felsefesi olan "önce koruma" ilkesi, tüm kurumlarca benimsenmelidir.
- Alternatif Tedbirlerin Önceliği: Suça sürüklenen çocuklara yönelik hapis cezası yerine, denetimli serbestlik, danışmanlık tedbiri, eğitim tedbiri gibi rehabilitasyon ve topluma kazandırma odaklı tedbirler öncelikli olarak uygulanmalıdır.
- Koordineli Çalışma: Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gibi kamu kurumları, "Çocuk Suçluluğuyla Mücadele Ortak Eylem Planları" oluşturarak, verileri ve tecrübeleri paylaşmalı, sahadaki uygulamaları koordineli bir şekilde yürütmelidir.
4. Toplumsal Farkındalık ve Medya Sorumluluğu
Bir çocuğun suça karışması, tüm toplumun ortak bir sorunudur ve bu sorunun çözümünde medyanın rolü göz ardı edilemez.
- Medya Etik İlkeleri: Televizyon dizilerinde, haberlerde veya sosyal medyada suçun normalleştirilmesi veya dramatize edilmesi yerine, çocukların mağduriyetlerine odaklanan, çözüm önerilerini öne çıkaran yayınlar teşvik edilmelidir.
- Dijital Okuryazarlık Eğitimleri: Çocuklara, sosyal medyadaki riskleri tanımaları, siber zorbalıktan korunmaları ve zararlı içeriklerden uzak durmaları için dijital okuryazarlık eğitimleri verilmesi, onları çevrimiçi dünyanın tehlikelerinden koruyabilir. Bu konuda UNICEF gibi uluslararası kuruluşların da vurguladığı gibi, dijital dünyanın bilinçli kullanımı, çocukların sağlıklı gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır.
Sonuç
Çocukların suça sürüklenmesi, çok yönlü bir sorundur ve tek bir çözümle üstesinden gelinemez. Aileden okula, hukuki sistemden medyaya kadar tüm toplumsal aktörlerin koordineli ve kararlı bir şekilde hareket etmesi gerekir. Unutulmamalıdır ki, bir çocuğu korumak, onu geleceğe hazırlamak ve sağlıklı bir topluma katkı sağlamak, her birimizin en temel sorumluluğudur. Çocuklarımızın geleceği, bugün attığımız adımlarla şekillenecektir.
Yararlanılan Kaynaklar:
· Journal of Child and Family Studies, 2018. Effectiveness of a Universal Web-based Parenting Program to Promote Positive Parenting: Patterns and Predictors on Program Satisfaction, Arminda Suárez, Sonia Byrne, María José Rodrigo
- İstanbul Üniversitesi, 2021. Okul Ortamında Şiddeti Önleme Projesi Raporu.
- UNICEF. Dijital Ortamda Çocuk Güvenliği ve Dijital Okuryazarlık.