Onu bunu bilmem de, bizim toplum öyle çok akıllı, çok zeki, çokbilmiş insanları sevmez. Fazla zekânın ruh ve beden sağlığına iyi gelmeyeceğini ve gelmediğini ileri sürenler bile çıkabiliyor iken, aptalın önde gideni, özgül ağırlığının sıfır olduğunu bile bile kendini zeki göstermek için çaba harcayan budalalarla uğraşmak bile cildi bozduğu gibi, kimyaya da zarar veriyor.

Zaman zaman ironiye başvuran bendeniz, zekâ katsayısının düşük olduğundan emin olduğum ahmaklarla karşılaşmıyor değilim. Siz de mutlaka bu tip aptal bozuntularıyla muhatap olmuşsunuzdur zaman içerisinde. Çünkü aramızda dolaşıyorlar sürekli. Belki içlerinde tanıdıklarımız bile çıkabilir.

Şimdi…

Bazılarının yüksek sesle düşündüğünü hissedebiliyorum, ‘Ey gazeteci, ey Mehmet Fiskeci, ne diyeceksen açık açık söyle, gizli kapaklı yazma, kelimelerle, cümlelerle oyun oynama, meramın, derdin neyse, söyle de bilelim!’

Peki, haydi bilin bakalım! 

*

Önce belirteyim ki maraza çıkmasın, bir derdim yok çok şükür ve inşallah ve maşallah! Kendimle barışık biriyim, insanlardan çok hayvanları seviyorum, belgesel tutkunuyum, mesleğime aşığım, daha…

Lakin ola ki yazıyı anlamayanlar, bir çıkmaz sokağa girip, ‘acaba…’lar girdabında boğulanlar çıkabilir, her cümlenin sonundaki ünlem işaretleri de onlara gelsin!

Kendini zeki, her şeye maydanoz olduğu halde, hiçbir halttan anlamayan angut sazan karışımı eğlenceli tipler dolaşıyorken aramızda, bazen yazılarımı yazarken keşke cümle sonlarına ünlem işareti yerine, elektrik direği koysaydım diye düşünmedim, hayıflanmadım desem yalan söylerim.

Maşallah bu şehrin gazetecisi çok akıllı. Herkes her konuda ahkâm kesmeye bayılıyor. Allah esirgesin! Baksanıza, mantar gibi dernekler pörtlemeye başladı. Sayın Mahir Ünal bile, iki ay önce Kervanhan’daki bir basın buluşmasında, gülerek; ‘Ne ara bu kadar çoğaldınız siz!’ demişti. Dalga geçmişti açıkçası. Çünkü salonda maşallah ve inşallah 150’ye yakın gazeteci(!) vardı.

Bu şehrin esnafı zekilik konusunda çok mahir! Raflarda, vitrindeki malı alamayacağını hissetsin, yüzüne bile bakmaz! ‘şuna bir bakayım!’ desen, ‘Alacaksan indireyim, yoksa beni boşuna yorma!’ cevabı ile karşılaşırsın!

Müşteri velinimetmiş, geç onu bir kalem! Şarkıda söylüyorlar ya, ‘Eskidendi o…’

*

Baksanıza, daha Ticaret ve Sanayi Odası seçimine günler, haftalar aylar varken, bazı isimler kamuoyunda tartışılır ve gündeme gelirken, vakti zamanında kuruma hiçbir katkı sunamayan, bırakın sanayi esnafı ile ticaret erbapları ile dahi barışık olmayanlar yine sahne almaya başladı. Kerameti kendinden menkul tipler bunlar!

Ee, yeter yani…

Hizmet ettiniz, doydunuz, sizi şöyle kenara alalım biraz, dinlenin, torun torba sevin!  Nikâhınıza mı kıyıldı başkanlık! Tamam, baronsunuz, tamam patronsunuz, tamam zenginsiniz, tamam bu şehirde üst akılsınız, hadi ortak akıl da olabilirsiniz, tamam sanayi ve iş dünyasının önde gelen isimlerisiniz de, yeteri de bilin gayrı.

Yeter bizim mahallenin deli kızı da, siz de benim demek istediğim yeteri düşünün biraz.

Yeni yüzler, yeni heyecanlar da var bu şehirde. Genç delikanlılar, cevherler, vizyon sahibi yetenekler ve en önemlisi de şehrin siyaseten olsun, ticareten olsun hafızası diyebileceğimiz bayanlar var.

Erkek egemen toplum olmaktan ne zaman kurtulacak bu şehir!

Onlara da yer açın biraz! Onlara da fırsat tanıyın, onların da önünü açarak yeteneklerini, plan ve projelerini hayata geçirmelerinin yolunu gösterin!

Olmaz ki, hep böyle duruş sergilenmez ki?  

*

Deniliyor ki kim ne düşünürse düşünsün, kim ne yazarsa yazsın, kim ne çene patlatırsa patlatsın, bu şehirde parası olanlar, abiliğe soyunanlar karar verici merciler olarak karşımıza çıktılar, yine çıkacaklar.

Bu biraz da ileri zekâ ürünü düşünce. ‘Param var ben herkesten çok daha iyisini, fazlasını düşünürüm. Param var, ben herkesten çok akıllıyım, söz ve hak sahibiyim bu şehirde. Fabrikalarım var, bankada paralarım, kasalarda dolarlarım, yüzlerce, binlerce çalışanım varken, ağzım da dolu dolu laf yapabiliyor iken fırsatları ben belirler, ben dağıtırım!’

Eyvallah…

Sözümüz yok, kimsenin servetinde, altınında, dolarında gözümüz de yok! Olanın gözü çıksın! Lakin yine de derim ki, hak ise, adalet ise, önemli olan paylaşım ise bırakın biraz da başkaları bu zekâ testisinden bir bardak su içsin!

O çeşmeden herkese içecek su var!