Tayyib Atmaca günümüz şairlerinden. Hece ve serbest tarzda kendi üslubunu oluşturup eserler vererek kültür hayatımıza yenilikler katıyor. Mizah hususunda kimsenin bilmediği bir farklı özelliği olduğunu da belirtmek istiyorum. Tayyib yıllar var ki Açıkkara adlı e-mizah dergisi çıkartır ısrarla da yayımlar ama talihsizlik şu ki bu dergi görmezden gelinir.
Neyse biz son zamanlarda okuduğumuz Dokunan Şiirler kitabına gelelim. Hecetaşları yayınları arasından okura sunulan eser şiir poetikası ve şairlerin şiir serüveni hakkında oylumlu bilgiler yer, yer de karşılaştırmalar yapan usta malı bir eser. Şiirin nasıl olduğu hakkında onlarca bilgi yanımızda durur ama onun şiir dediğimiz hale bürünmesi pek de kolay olmaz. Sözün şiir olması başlı başına bir alan. Söz nasıl şiir olur? Bu sorunun cevabı verilmekle şiir yazılıp kotarılır mı? Mümkün değil. Şiir hikmetin kendisi belki de sanat formu olarak üst bir alan. Bu konuda sözü Ömer Naci Soykan’a vermek istiyorum. “Söz nasıl şiir olur sorusunun yol göstericiliğinde şiiri anlamaya çalışmak, sözden şiire gidin karmaşık yolda iz sürmek için şiiri gören göze, işiten kulağa, izleri koklayan buruna, bu yolda bulduklarını, dokunduklarını tadan damağa gerek vardır. Çünkü şair nasıl yapmışsa yapmış- kendisi de bilmez- ruhunu şiirine koymuştur. Ruh tüm duyumların birliğidir. Şiiri anlamak, şairin tüm duyumlarından devşirdiği birliği kendi ruhumuzda yeniden kurmak demektir” ( Estetik ve Sanat Felsefesi. Sh.257)
Şair Tayyib Atmaca işte tam bu denileni yapıyor.
Dokunan şiirler başlığı altında yüz beş sayfa şiirlerin ne idigü hakkında bilgiler kotarıp mısralar arasında dönüp dolaşıyor. Bal yapan arı misali o kadar çalışıp çabalıyor ki takdire şayan. Dokunan şiirlerde bakın kimler var: Abdülkadir Budak, Bahtiyar Aslan, Arzu K. Ayçiçek, Celal Soycan, Cengizhan Orakçı, Cevat Çapan, Emrehan Parlak, Enis Akın, Faruk Uysal, Gökhan Akçicek, Haydar Ergülen, Hicabi Kırlangıç, Hüseyin Atlansoy, İbrahim Eryiğit, İbrahim Tenekeci, İsmail Kılıçarslan, Mehmet Aycı, Mehmet Narlı, Metin Celal, Nihat Hayri Azamat, Özcan Ünlü, Selçuk Küpçük, Arif Ay, Şakir Kurtulmuş. Adlarına yenilikler katacağımız bu şairlerin mısraları Tayyib Atmaca tarafından alınıp değerlendirilip şiir motifi işleniyor. Bu nasıl yapılıyor?
Dokunan Şiirler-15’den şu satırları okuyalım “Aslında her şair biraz da kendini yazar. Dizelerinin arasında iç dünyası ile ilgili ip uçları vererek kendi ruh akrabalarına göndermede bulunur. Belki de şairin dizeleri arasında bu akraba duygularıyla karşılaştığınızda şair size biraz daha tanıdık gelir. Bazen de şiir vesile olur şairle tanışırsınız, hüznünüzü, sevincinizi paylaşabileceğiniz uzaktan da olsa yeni bir dostla tanışmanıza vesile olur” ( sh. 75)
Tayyib Atmaca bu şekilde yazıyor.
Kitabın ikinci bölümü: şiir, şair ve şiir kitapları başlığını taşıyor.
Bu bölüm öğretici metinler olarak dikkatimi çekti. Şiir hakkında, şair kimliği üzerinde okumaların ele alındığı bu bölüm hayli enteresan.
Şair Mustafa Pınarbaşı hakkında özlü bilgiler yanında Abdurrahim Karakoç’la da nitelikli metinler okuyup yeni bilgiler devşireceğinizi düşünüyorum. Şairlerin şiirleriyle daha anlamlı hale gelen metinler şiirin oluşum, şekil alışı ve sonrası hakkında da hayli güzel bilgiler vermektedir. Karşılaştırmalar için Kemalettin Kamu ile Metin Özarslan’ın bölümü hayli detaylı bilgiler içeriyor. “Günümüzün pek iç açıcı olmayan şiir atmosferi içinde iyi şiirle tanışmak isteyenler, Özarslan’ın, kaynak kitaplar arasına girecek olan “eskiz” lerini temin edebilirler. (sh. 201)
Şiirin görünmeyen yanları hakkında bu tür eserlerin çoğalmasını temenni ediyorum.