Doğunun incisi olarak hep duyduğum, merak ettiğim  ama   görmek nasip olmayan bir şehirdi  Van. Uzun süredir gitmek istemiş, bir türlü fırsat bulamamıştım. Nasip zamanını beklermiş ta ki bir söyleşi yapmam için davet edilene kadar.  8 Eylül de ipek Yolu Gençlik Merkezi nde başarı üzerine söyleşi yapacaktım.  Van yıllarca terör ile anılmış ve birçoğumuz gitmekten çekinmiştik. Son bir yıldır söyleşi ve kitap imza günlerimi doğu ve güneydoğu illerinde yapmaya karar vermiştim ve bu davet beni oldukça mutlu etmişti. Doğu da yazar etkinlikleri yapılmıyor ya da çok nadir yapılıyor. Bunun sebebi yıllarca bu illerimizde terörün olmasıydı. Artık bizlerin oralarda hizmet vermesinin zamanı gelmişti ve oradaki gençlerin buna ihtiyacı vardı. Böyle bir etkinlik ile Mardin den sonra Van da olmak aldığım kararın neticesiydi ve daha nice doğu illerinde bu faaliyetleri yapmaya kararlıydım. Ben gitmezsem sen gitmezsen kim gidecek,  bu tür kültürel faaliyetleri kim yapacak… Bu ülkenin insanı yedi renk gökkuşağı gibi, bir olduğumuz zaman manzara muazzam. Her şeyi devletten beklemez, vatandaş olarak bize düşeni en iyi şekilde yaparsak, ülke olarak kimse bizi durduramaz.  O zaman sonsuza dek var oluruz. Bu düşüncelerle Van a girdim, ilk izlenimim yolların bir batı şehrinden daha muazzam yapılmış olması, şehrin bakımlı olması, devletin buraya çok güzel yatırım yapmış olduğunu gösteriyordu. Doğuyu geri kalmış zannederiz oysa burası  gelişmiş bir kentti ve bu gurur vericiydi.

Ertesi gün beni davet eden iki gönüllü ekiple ,Ankara dan Geleceğimiz Gün ışığı Oyun ve Eğitim Odası Gönüllüleri  başkanı Sevilay Akbaş ve Van dan  Köy Okulları Yardımlaşma Projesi başkanı  Ali Yavuzer  ile adını terör haberlerinden sıkça duyduğumuz Başkale  ilçesine yakın Günbaşı Köyü ilkokulu na yapımını üstlendiğimiz  oyun odası açılışına gittik. Köy muhtarı , öğrenciler , iki genç öğretmen arkadaşımız bizi sevgiyle karşıladı. Oluşturduğumuz zeka oyunları sınıfını açıp teslim ettik. Bir zamanlar terörün kol gezdiği bu uç noktadaki bir köy okulunda, eğitim öğretime dair bu tür çalışmalarda olmak gurur vericiydi.Nemrut a karşı durup ,  Hz İbrahim in yanmaması için ağzında bir damla su ile yola çıkmış  karınca misali o ateşi söndüremesek de tarafımız belliydi. Kim bilir belki bir kelebek etkisi olurduk, başkaları da bu zincire katılırdı. Ya da  kurduğumuz zeka oyunu odasıyla bir köy çocuğunun geleceğine ışık olacaktık. Niyetler güzel oldukça sonuçlar beklediğinden daha büyük olabilir.

Akşam üzeri asıl heyecan verici buluşma gerçekleşti , gençler bizi o muazzam gençlik merkezinde coşkuyla karşıladılar. Söyleşimi heyecanla bekliyorlardı. Ve sahnedeydim, gözlerinden aldığım ışığı sahnede yine kendilerine yansıtıyordum. Heyecan verici bir söyleşi oldu, nefessiz dinlediler. Bu da demek oluyordu ki bu tür etkinliklere hasrettiler ve daha fazla yapılmalıydı. Van ın merkezinde birkaç katlı devasa bir gençlik merkezi. Resimden , müziğe, ana derslerin kurslarına, kuran eğitimine , sınavlar ile ilgili derslere kadar bir çok hizmet verilen cap canlı bir merkez. Dil kursları , dans kursları, çeşitli sanat atölyeleri sayamayacağım kadar güzel etkinlikler vardı ve beni büyüledi. Söyleşi sonunda bizi bir sürpriz bekliyordu. Muazzam bir etkinlik salonunda   toplanmışlar, bölgenin diline ve yöresel müziğine ait parçalarla bize  adeta konser verdiler, emeklerine hayran oldum. Doğunun kadim kültüründen kalan misafirperverliğin hala cap canlı yaşıyor olması beni mutlu etti. Yitirmememiz gereken kültürümüz tam da buydu.  

Dedikleri gibi Van doğunun incisiydi, gelmişken fırsat buldukça gezdim, gözlemledim yine araştırmacı ruhumla bilgiler biriktirdim. Gezgin ruhumun buna hep ihtiyacı vardı. Dikkatimi çeken her şeyi not aldım. En önemlisi kente turist akıyor olmasıydı, özellikle İranlı turistler sanki oranın yerlileri gibi çok alışkın ve rahatlar. Kentin en işlek caddesi Maraş Caddesi nde barları, gece kulüpleri, oteller ve Van Gölü kenarında sahilleri bile onlara özel yapılmış. Sahil dememe şaşırmayın, Van Gölü kenarı bir deniz kenarından farksız. İranlı turistler ülkelerinde yasak olan her şeyi burada rahatça yaşıyorlar, hatta kıyafetlerini bile sınırdan geçerken bambaşka hal alacak şekilde değiştiriyorlar.Özellikle kadınlar baştan aşağı simsiyah kapalıyken, burada feracelerini ,tüm örtülerini çıkartıp bambaşka bir kimliğe bürünüyorlar.  Halk onlara  o kadar alışık ki her şeylerini sanki  İranlı turistlere göre düzenlemişler. Oldukça da memnunlar çünkü ticareti canlı tutuyorlar ve ciddi döviz bırakıyorlar. Gece geç saatlere kadar  Maraş caddesi ışıl ışıl , her yerden yüksek müzik sesleri duyuluyor ve sadece İranlı turistler ortalıkta bu da çok enteresan. Kendi evlerinde gibi rahatlar.  Şehrin önemli alışveriş merkezleri, otelleri genellikle İranlı iş adamlarına ait. Yatırımlarını kendi vatandaşlarının ihtiyaçlarına göre düzenlemişler.

Değişik yöresel yemekleri, hele ünlü Van  kahvaltısı  peynir ve süt ürünlerinin onlarca çeşidiyle denemeye değer. Onlarca endemik ot peynirle birleştirilmiş, değişik tat ve rayihasıyla yöresel sofraya  özel bir renk katmış.  İnci kefali Van gölünün endemik bir balık türü, tuzda kurutularak da saklanabiliyor.  Kapalı çarşıda tezgahlarda üst üste dizilmiş balıklar görürseniz şaşırmayın , harika bir seremoni. Van gölü adeta   bir iç denize benziyor. Halk zaten deniz diyor bu güzel göle. Göl hem tatlı su hem de deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosistem.Suyu hem acı,hem tuzlu hem de sodalı. Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu oluşmuş krater gölü olması da doğal bir mucize.Gölün hikayesini anlatmakla bitiremeyiz. Şehrin kimliğini oluşturmuş adeta. Tatvan, Edremit, Erciş, Muradiye ilçelerinin ve Bitlis Adilcevaz ilçesinin göle kıyıları var. Her biri farklı güzellikte ilçeleri gezim sırasında gözlemlerken, gölün bu ilçelerin çehresini nasıl  kendi varlığına uyarladığını  fark ettim. 

Van da öyle enteresan bir köy vardı ki onu başka bir yazım da anlatabilirim.  Enteresan hikayesiyle , hala bozulmamış kültürüyle beni büyüleyen   Ulupamir bir Kırgız köyü. Özelikle ziyaret edip görme imkanı sundukları için Van da ki Köy Okulları Yardımlaşma Projesi Topluluğu  ve  Geleceğimiz Gün Işığı Eğitim  ve Oyun Odası Gönüllüleri ne sonsuz teşekkürler.

Ziyaretimin ikinci günü   Çatak da Atatürk Okulu nda kurduğumuz özel eğitim sınıfının açılışına gittik. Ankara, Van ve Kahramanmaraş dayanışmasıyla kurulan sınıfın  açılışına kaymakam, milli eğitim müdürü  , emniyet müdürü ve jandarma komutanımızın da katılması ,kurdeleyi ekiple   kesmemiz bizi onure etti. Dahası bize öğle yemeği daveti vermeleri unutulmaz anlardandı. Bir zamanlar sık sık haberlerde Çatak ilçemizi terör olaylarıyla duyuyorken şimdi böyle güzel faaliyetlerin ve kaynaşmaların olması sevinç verici.

Güzel bir doğu kentinde birkaç gün bulunmak, güzel insanlar tanımak , güzel işlere katkıda bulunmak , hayat menkıbeme bir hikaye daha eklemek olağan üstü güzeldi. 

Van’a yolunuzun düşmesini ve bu şehri tanımanızı tavsiye ederim. Hoşça kalın dostça kalın.