Sevgili çocuklar!

 Kur'an-ı Kerim'in yirmi altıncı suresi Şuarâ suresidir. Mekke'de vahiy olunan bu sure iki yüz yirmi yedi ayetten oluşmaktadır.

Kelimelere kim hayat verir? Harflerden oluşan kelimelerin içinde öyleleri var ki o kelimelerle dünyalar değişir, ölüler dirilir, sıkıntılar giderilir. Rabbimizin gizli sırlarından biri de bu! "Ol' dedik ve her şey oluverdi" emri ilahisinin manası ne kadar derin.

 Yavrularım!  Ağzımızdan çıkan her söze dikkat etmeli, boşboğazlık yaparak hiç kimseyi üzmemeliyiz. Söz önemlidir kelimeler itina ile seçilmeli, konuşma özenli yapılmalıdır. Geveze olmamalıyız. Her konuda lüzumsuz konuşarak sözümüzün itibarını azaltmamalıyız.

 Şuarâ Arapça bir kelimedir ve "şairler" demektir. Camia da denilir. Çünkü peygamberlerden Musa (a.s), İbrahim (a.s), Nuh (a.s), Hud (a.s), Lut (a.s) ve Şuayb (a.s)'ın davetlerinden de bahsedilmektedir. İnsanlık tarihinde söz sanatı hep önde olmuş, toplumlar kendilerine hitap eden önderlerinin konuşmalarıyla hayatlarına çeki düzen vermişler, onları dinlemişlerdir. Söz şaire verilince ortaya çıkan anlam daha bir zenginleşir. Öyle cümleler kurulur ki insan o cümleler uğruna seve seve her şeyini feda eder.

 Şair Allah'ı anlatmalı!

Söz Allah'ın terbiyesinden geçmeli, edepli, anlamlı olmalı. Konuşurken sözün faydası kadar meydana getirebileceği olumsuzluklar da akıldan çıkarılmamalı. Sure de bahsedilen peygamberler tebliğ çalışmalarında bulunmuşlar ama insanlar zenginlik, iktidar, beğenilme arzusu, yersiz kınanma korkusu, basiret bağlanması gibi sebeplerle o peygamberlere inanmamış, kendi hayatlarını elleriyle ateşe mahkum etmişlerdir.