“KENDİ OLABİLME ERDEMİNİ YAKALAYAMAYAN HERKES KÖLEDİR”
ALİ BÜYÜKÇAPAR – 1-Merhaba kitabın hayırlı olsun. Suskunlar adıyla okura KDY yayınlarından ulaştırılan eserin bu yolda ilerlemene vesile olsun. Adıyla başlayım bu şekilde bir isime neden ihtiyaç duydun?
RAMAZAN YUMŞAK :Merhaba Ali Bey. Güzel temennileriniz ve dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Kitap ismi bildiğiniz gibi en son konulur ama ben hiç koyamam, aklıma bir türlü gelmez, gelen de güzel olmaz. Kafamda ne olabilir düşünceleri dolanırken eşim “ Suskunlar nasıl olur” dedi. Ben “harika muhteşem olur” dedim. Sonra internette araştırma yaptım, bu adda bir iki kitap olduğunu görünce tamam dedim. Fazla yokmuş iyi olur dedim.
2- Edebi tür olarak roman insan hareket ve davranışlarının ve yazıldığı devrin tasviri olarak tanımlanır sen bu eserinde bu olguyu nasıl işledin?
RAMAZAN YUMŞAK :Roman hayatın aktarımı ve yansımasıdır. Özellikle tarihi romanlar. Eser anlatıldığı devri okurun gözünde canlandırmalı ve okura yaşatmalıdır. Bunun için anlatılan devri çok yönlü tanımak ve iyi bilmek gerekiyor. Ben de bu konuda çok fazla okuma ve çalışma yaptım. Filmler, fotoğraflar, kitap, dergi, doktora vb. tezler... devri ait terimleri içselleştirdim ve kullanacağım seviyeye getirdim. Bu nedenle 6 ay sadece okuma ve araştırma yaptım, not aldım ve bir kelime dahi yazmadım.
3- Roman türünün belgelerle bir yakınlığı vardır kölelik merkezli bir konuda bu belgelere ulaşabildin mi?
RAMAZAN YUMŞAK :Tarihi romanlarda belge çok önemli hele de kölelik gibi bir olgu varsa bunu kafanıza göre yazamazsınız. Dönemde yaşayan insanlara ve okura saygı bunu gerektiriyor. Ben de tarihteki yaşanmış bazı olayları kurgulayarak bu geniş kitabı oluşturdum. Gerçek ile kurgu arasındaki dengeyi kurmak çok önemli, bir yayınevinin notu; gerçek ile kurgu arasındaki denge çok muhteşem korunmuş, olmuştu. Sevindim tabi.
4- Tarihi bir romana kapı aralayan tarihçilerin kimler oldu ve onları seçmende etken olan tercihin neydi?
RAMAZAN YUMŞAK : Eseri hazırlarken elli civarında makale, otuza yakın kitap çeşitli filmler dergiler fotoğraflar inceledim. Araştırmacı yazarları doğrudan seçmedim çünkü bu işe başladığımda kimlerin mihenk taşı veya üstat olduğunu bilmiyordum. Okudukça asıl kaynağa doğru gitmeye başladım. Bu konuda temel taş R. Ehud TOLEDANO sonra faydalandığım diğer yazarlar, Medelin Zilfi ve M. N PENZER’dir. Yerlilerde ise TOLEDANO’nun eserlerini de tercüme eden Y.Hakan ERDEM sonrasında Ömer ŞEN ve Murat BARDAKÇI ve kendisi aslen köle torunu olan Mustafa OLPAK’ın kitaplarından faydalandım. Bunların dışında sayısız insan vardı. İzmir’e ve Aydındaki siyahi köle torunları ve Çerkes vatandaşlarımızla röportajlar yaptım.
5- Kitabın geneli ansiklopedik bilgi ağırlıklı peki bu bilgileri olay örgüsüne katarken nelere dikkat ettin?
RAMAZAN YUMŞAK :Tarihin gölgede kalmış kısımlarını gündeme taşıyarak, okuyucuyu düşündürerek empati kurdurmayı amaç edindim. Yaşanmış çağ ile yaşanan çağ arasında bağ kurmak gerekti. Okuyucular 19.yy Osmanlısında yaşamış küçük insanların büyük hikayelerini bulacak burada. Geniş çaplı yapılan akademik araştırmanın ve bilgi çokluğunun bir yansıması oldu belki de. Örneğin büyük ve gizli bir aşk var ama aşkın kölelik olgusunun önüne geçmesini istemedim. Yoksa hikayeyi acılı bir aşka çevirirdim ve kitap elden düşmezdi. Ama ben bilinçli olarak dönemi ve o dönemde yaşanmış acıları yaşanamamış hayatları ön plana çıkarmak istedim. İnsanlar geleceği geçmiş yaşantıların farkındalığı ile kurmalı.
6- Afrika, kafkaslar ve İstanbul merkezli mekanlar kitapta yer alıyor bu geniş coğrafyayı bir araya getirmek için ne tür okumalar yaptın?
RAMAZAN YUMŞAK :Başta da belirttiğim gibi mekanları anlatabilmem için bilmem gerek. Bu beni kabile ve Çerkes hayatını öğrenmeye itti. Onların sosyal ve içtimai hayatını iyi öğrendim yoksa hikayeler kadük kalırdı. Çerkeslerin xabzeleri, kabilelerin dini tören ve gelenekleri bilinmeden anlatılırsa hem eksik kalır hem de onlara saygısızlık olur.
7- Kitapta dini konular bazen çok alt düzeyde bazan de üst boyutta yer veriliyor hurafe ve gerçek din bilgisi arasında ne gibi ayrımlar tespit ettin? RAMAZAN YUMŞAK :Ülkemiz duygusal olduğu için bazı konular hassas oluyor, hassasiyet istiyor. Bunlardan biri de Din. Ben de köleyi anlatırken kendimi köle olarak düşündüğüm gibi dini bir olayı anlatırken dindar olarak düşündüm. Derinlemesine anlattım. Ama kitap dini bir eser olmadığı için bunu tüm eser boyunca götürmem yanlış olurdu ve bazı noktalarda seküler bakış açısı gereği üstün körü veya alt seviyede götürmem gerekti. Dediğim gibi bazı konuları fazla deşmemek lazım. Hurafe ve gerçekler gelenekçi toplumlarca karıştırılır. Bazen kişiye göre değişebilir. Ben de ortalama bir Türk- Müslüman’ının bakış açısına göre yazdım.
8- Kadın erkek ilişkisi ve aile mefhumu kitapta yer alıyor her devir farklı biçimleri taşıyan bu olgu da ortak temalar var mı?
RAMAZAN YUMŞAK : Kadın erkek ve aile her zaman geçer akçedir. Ama devrine göre şartlara göre aradaki ilişkiler değişkenlik gösterebilir. Bu da doğal bir şey. Şartlar ve zaman değişirse hal ve tavırlar değişebiliyor ama bazı duyguların değişmediğini veya şimdilik aynı kaldığını görüyorum. Yani duygular o dönem de bu dönem de aynı fakat tavırlar farklı.
9- Özgürlük kitaba hakim bir konu ama kölelikle anlam bulan bir de hayat var kahramanların için hürriyet ve eşitliğin değerin nedir?
RAMAZAN YUMŞAK : Özgürlük insan hakları gibi terimler insanlığın değerlerindendir. Ama herkes anlağına veya zihin dünyasına göre anlam çıkarıyor. Herkes farklı anlayabiliyor. Kişinin ne anladığı önemli. Ben de kendi anlam dünyama göre anlam yükledim. Ve bu farklılığa dikkat çektim. Kahramanım fiziki köle iken iken aslında duygu ve düşünce dünyasında da köle olduğunun farkına varıyor. Bazen fiziki köleliğin hiçbir şey asıl önemli olan şeyin zihni kölelik olduğunun ayırtına varıyor. Hal böyle olunca fiziki bedeni esaret anlamını yitiriyor. Kahramanımız en değerli varlığı olan hayatını ve özgür dünyasını başkalarına feda ettiğinin farkına varıyor. Dünyanın değişmez çatışması iç dünya ile dış dünyası arasındaki çatışmayı yaşatıyor. Kendi olabilme erdemini yakalamayan herkesin köle olduğunu vurguluyor. Toplumsal baskıyı kırma peşinde, kendisine dayatılan kişiliğin aslında ruhuna uymadığının ayırtına varıyor. Bunu okudukça aydınlandıkça düşünce dünyası zenginleştikçe fark ediyor. Okuyucu da burada kendisine soruyor, Ben köle miyim? Çünkü okuduğu şey ona aslında ruhen köle olduğunu hatırlatıyor. Telefon, zenginlik, sosyal medya ve hırslarının esiri olduğunun farkına varmasına yardımcı oluyor. Kendisini sorgulatıyor. CEO lar veya beyaz yakalılar diye tabir ettiğimiz kişiler şimdilerde neden dağlara köy evlerine kaçıyor. İç muhasebesini yaptığı için köle olduğunun veya kendisi olmadığının farkına vardığı için.
10- Maraşlı Sünbülzade ailesi kitapta yer alıyor , sim sırma ve şiir hakkında görüşleri de yazıyorsun bu kahramanları kitabına alma sebebin nedir?
RAMAZAN YUMŞAK : Siz de bilirsiniz yazar her eserine imzasını atar. Aslında her eser kendi imzasıdır ama bazen de imzalar farklı olur. Ben de neden memleketten bir esinti vermeyeyim dedim. Ve meşhur Sümbülzade Vehbi Efendiyi onun üzerinden Maraş’ı kattım. Bence yazarın ileri aşaması aydın aydının ilerisi entelektüel olmaktır. Aydın evrensel küresel düşünebilendir. Memleketinden çıkamayandan yazar olur ancak aydın olmaz. Ama evrensel olurken köklerinden kopmak olmamalı, köklerin sağlam şekilde dururken sen tüm dünyayı kucaklayabilmelisin. Tek davası yaşadığı toplum ve onun değerleri olan kişi aydın olamaz. Tüm dünya ile ilgilenmeli ve bakış açısının odağına insanı yerleştirmeli. Yerelde kalmadığı gibi yereli yok saymamalı, ben Maraşlıyım, Türkiyeliyim ve aynı zamanda Dünyalıyım. Eserlerimde tüm bu noktalar olmalı, yerelden dünya sorunlarına, gezegenimiz büyük dünyamızdan kişinin küçük iç dünyasına geçişler olmalıdır. Eser evrensel olmalı, memleketinden çıkamayan evrensel değerleri konu merkezi yapmayanlar sönmeye ve yok olmaya mahkumdur. İnsan evrensel olmalı bağlı bulunduğu köklerini unutmadan onu yok saymadan.
11-Hadımların yaşantısını ve o melun olayı ben de birçok insan gibi ilk kez burada okuyorum. Yazdığınız hadım edilme olayı edindiğiniz tecrübelerden veya okumalardan mı, hadım edilme olayı gerçekte böyle mi oluyor muş?
RAMAZAN YUMŞAK :Bu çok vahşi bir olay gerçekten okurken de yazarken de dayanamadığım konuların başında geliyor. Hani yazarlarda eserini yazarken ağlarmış derler ya gerçekten öyle, okurun ağladığı her noktada ben de ağlayarak yazıyorum. Bu da beni çok etkileyen ve herkesin bilmesini istediğim bir konu idi. Çok ağladım burada, insanlık dışı bir uygulama ve vahşet var ortada. Bu olayın iğdiş veya tevaşi edilme olayını kaynaklardan birinde bir paragrafta okudum. Hatta bu paragraf için bir sürü para verip kitabı özel getirttim. Olay gerçekten siyahi kölelerin nasıl kesilerek tevaşi veya hadım edildiğini anlatıyor. Elimden geldiği kadar o çocukların yaşadığı korkuyu ve sonrasında yaşanan psikolojiyi yansıtmaya çalıştım. Sansasyonel olacak bir konuyu gerçekçi, doğru bir şekilde ve çarpıtmadan yansıtmaya çalıştım. Bu konuyu ön plana çıkarsam sansasyonel olarak yazsam ve bunun üzerinden reklam çalışması yapsam kitap belki de yok satar girer. Bu bana para kazandırır ama yazarlığıma aydınlığıma bir şey katmaz, topluma bir faydası olmaz.
12-Anne çocuk ilgisi ve bağı kitapta çokça görülüyor buna beşeri bazı duyguları da katabiliriz dünün psikolojisiyle bugün arasında ki bağı nasıl kurdun?
RAMAZAN YUMŞAK : Anne çocuk ilişkisi evrenseldir ve zaman üstüdür. Sevgisi de aynı ve hayvanlarda bile anne çocuk ilişkisi çok farklıdır. Sevgi değişmese de hal ve tavırlar değişir. Ama binlerce yıl önceki anne çocuk sevgisi ne ise şimdi de aynı diye düşünüyorum. Fakat imkanlar değişiyor ve bu da doğal. O zaman Adol’ün imkanı kıttı şimdikilerin fazla ama herkes aynı çağı yaşasa da aynı çağda yaşamıyor. Bunu da unutmamak lazım. Herkesin imkanı aynı olmuyor o devirde de şimdiki devirde de. Günümüzde de fakir olduğu için imkanı olmayan ve bu nedenle çocuğunu kaybeden onlarca anne var. Ben de 19.yy da bir köle annenin imkanları ne ölçüdedir ve eli kolu ne kadar uzun olabilir buna ulaştım ve onu yansıttım. Sevgi değişmediği için o aynı kaldı.
13-Kafkaslardan çok sayıda insan sürgün edildi. Bu insanlardan bir kısmı da bizim memlekete yerleştirildi. Bu insanların çektiği o ıstırap dolu yolculuk insan olan herkesi derinden etkiler ve kalbini yaralar. Bunu yazma fikri nasıl oluştu.
RAMAZAN YUMŞAK :Bu konu gerçekten de insani bir olay. Çekilen ıstırapların sadece küçük bir kısmını anlattım, tamamını anlatmaya onlarca kitap lazım. Ben elim olayın mutlaka olması gerektiğini düşündüm. Ve göç sırasında, bu göç yılar aldı, yaşanan acıların belli kısımlarını alarak Büyük Sürgün’ü anmak istedim. İnsanlık adına yaptım unutulmasın ve bir daha böylesi olaylar yaşanmasın diye. Kahramanım köle çocuk herhangi bir yolculukla İstanbul’a gelecekti zaten. Ben de bu sürgünü ekledim. Zira okumalarım bu büyük sürgünü görmeme ve yaşanılan sıkıntıları bilmeme neden oldu. Bu anlatılmadan geçilecek bir konu değildi. Bunu bu küçük çocuğun gözünden ve kalbinin derinliklerinden aktarmak istedim. Onların torunu olup eseri okuyan insanların geri dönüşleri muhteşem oluyor. İyi ki yazmışım diyorum.
14-Kitapta kullandığın dil hakkında bilgi verir misin? On binlerce kelime var bu kelimelerin dünyasında nasıl gezindin?
RAMAZAN YUMŞAK -Başkaları kitabı çok kalın bulabiliyor. Belki haklılar ama bu kitaptan daha 150 sayfa çıkardık. Ve sadeleştirdik. Kitap toplam 498 sayfa ve 130 bin kelimeden oluşuyor. Kitapta benzersiz kelime sayısı 29 bin civarında, yani her kelimeyi bir kere kullansam bile kitap zaten 110 sayfa ediyor. 500 sayfa çok mu? Olayları sade bir anlatımla anlatmayı seviyorum, okuyucuyu yormadan akışı bozmadan bazı farklı kelimeleri de kullanmak gerekiyor. Çok sade olması da eseri basitleştirir. Bu dengeyi koruyarak tabi konu Osmanlı ve 19. Yy olunca iş değişiyor. Bir çok eski kelime denilen aslen Türkçe kelimeleri belli noktalara yerleştirdim. Hatta burada bir şey eklemek istiyorum. Türkçemize bir kelime de ben hediye ettim. Tümist, kelimesini okuyucu ilk defa burada okuyacak veya okumuştur. Bu benim icadım Tüm dinlere saygılı olan ve hepsinin hak ve hakikat olduğuna inanan dinler arasında üstünlük ve hakikat yarışı yaptırmayan kişidir. Memlekete Türkçemize hayırlı olsun.
15- Romanını çözümlerken olay örgüsü, karakter ve çevre beni yordu okurken başa döndüğüm oldu siz yazarken bunu nasıl aştınız?
RAMAZAN YUMŞAK -Romanda olay örgüsü ve kurgu hayati önem taşır. Romanı roman yapan temel faktörlerden biridir. Ne kadar çok olay örgüsü varsa ve siz bunları arab saçına dönüştürmeden bir çatı altında toplayabiliyorsanız o kadar iyidir. Bu kurgu kabiliyetinin göstergesidir. Romana değer katan unsurların başında kurgunun derinliği gelir. Olay içinde olay, hikaye içinde başka bir hikaye bu güzel bir derinlik katar. Belki bazen okur bu kargaşa gözüken olayın içinde boğulabilir ama yazan bu deryadan sahili selamete sağlam çıkmasını bilmeli ve istediği sahilden çıkabilmelidir. Ben buna deryada ummanda yüzmek diyorum, yönünü kaybetmeden pusulanı şaşırmadan boğulmadan. Sizin gibi değerlerden değer görmek bir onurdur. Bu sohbet için ve bu onuru bana verdiğiniz için ben teşekkür ederim.