Bir bağlantı kuramadınız tabi. Pir Sultan Abdal hadi neyse de, yoğurtçu neyin nesi şeklinde düşünebilirsiniz. Pir Sultan Abdal, düşünür, gönül ve halk adamı. Şiirleri, deyişleri ile insanlara rehberlik etmiş, yol göstermiştir. Asıl adı Haydar olup, 16. Yüzyılda Anadolu’da yaşadığı varsayılan Alevi-Bektaşi Türkmen bir aşık. Halk aşığı… Yaşamının büyük bölümü Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır bucağına bağlı Banaz köyünde geçer. Bir Bektaşi ocağının piri…

Bir deyişinde şöyle der;

Yar’in bir çift sözü üşüttü beni

Yüce dağ başında buymuşa döndüm!

Sevdiğinin söylediği bir çift söz, o kadar gururunu incitmiş, o kadar çok zoruna gitmiş, o kadar çok onuruna dokunmuş ki, yüce dağ başında buymuşa (donmak) dönmüş.

Beklememiş çünkü. İnsanoğlu, çok sevdiği, çok inandığı birinden beklemediği bir davranış, bir söz ile karşılaşsa, üzülür, canı sıkılır, gönül koyar. Belki de kahrolur. Tıpkı Pir Sultan Abdal gibi. 

*

Demem o ki, hafta içinde, kıymetli meslektaşım Neşe Yıldızhan ile birlikte gerçekleştirdiğimiz canlı yayında, kentin gündemi olan depremi ve siyaseti masaya yatırdık.

6 Şubat’ta yaşanan yüzyılın felaketinden geriye kalan hayalet şehir ve kaldırılmakta olan enkazlar… Kamyon kamyon enkaz, pardon hatıralar, geleceğe dair hayaller taşınıyor bilinmedik yerlere.

Sırf Pazarcık ilçesinde, ki 2’si belediye meclis üyesi olmak üzere, 15 müteahhit tutuklanmış. Yuvamızı yapacağını söyleyip, bizlere ‘cennetten köşe’ler kuranlar, meğerse bizlere cehennem azabı yaşatmış, meğerse toplu mezarlar inşa etmişler, tabutlar hazırlamışlar.

Kim varsa suçlarına ortak olanlar, varsınlar çeksinler cezalarını.  Şu an çoğu içeride.

*

Depremle birlikte fırsatçılık adı başını gitti. Korona belasından çıkan insanlar, şimdi ikinci bir felaket ile karşı karşıya iken, zincir marketleri yağmalayan sadece Suriyeliler değildi, bilesiniz. Bizden biri dediğimiz, Müslüman bildiğimiz kimseler, başkalarının mallarını çaldı, yağmaladı. İsrail ve Rusya gibi bizlere hiçbir zaman dost olmayan ülkeler yardım ederken, kol kanat gerip yaralarımızı sararken, bizden bildiklerimiz mallarımızı yağmaladı.

Hırsızlar!

Fırsatçılık tavan yaptı bu süreçte. Allah ev sahiplerine vicdan, merhamet versin, kümes kadar evlerin kirası uçtu gitti. Kiralık ev bulmak Reşat altını bulmak kadar zorlaşınca, şehirde kiralanacak ev kalmayınca, ‘Piyasa öyle, ne yapalım, oturacaksan böyle!’ deyip işin ucuzuna kaçan fırsat düşkünleri kadar, konut satışları uçuşa geçti. Konutların, özellikle Hürriyet Mahallesi ve Ahir Dağı eteğindeki konutlar altın değerinde. Zaten kiralık ev bulmak mucizelere kaldı da, konut fiyatları da birlikte hareket edince, hala çadırlara ve konteynırlara mecbur ve mahkum aileler var şahsım şehrinde.

Allah fırsatçıların belasını versin!

*

Başka ne konuştuk Neşe Hanımla derseniz, Ramazan ayındayız. Rabbim  cümlemizin tuttukları oruçları kabul ve makbul eylesin! Bu arada, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, ramazanın ilk gününde, iftarı Kahramanmaraş’ta açtı ve kalıcı konutların temelini attı. Teşekkür ediyoruz!

Bu arada, şehir halkı da artık şu gerçeği öğrenmeli, öğrenmek zorunda, 25 senedir milli görüş cenahından gelen başkanlar yönetti bu şehri. Onların yardımcıları, imar müdürleri, meclis üyeleri ve ruhsat verenleri hayalet şehrin mimarları oldular.

Hepsi de suçlu. Ama ‘Suçlu ayağa kalk!’ deseniz, kimsenin kılını kıpırdattığı, hele hele istifa etmeyi düşündüğü yok! İstifade varken.

Demem şu ki, Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör en masumu. 4 yılını doldurdu, ilk 2 yılı pandemi ile geçti, ekonomik krizler derken, şimdi de deprem… Ne talihsiz yerel yönetici imiş, ne talihsiz adammış.

Ama dürüst, ama iyi niyetli, ama o kadar da gayretli. Şehrin ayağa kalkması, yeniden inşa ve imarı için…

*

Seçimlere geldik. Neşe hanım ile 50 gün sonra yapılacak genel seçimi masaya yatırdık, tartıştık. Yorum yaptık. 2018’de AK Partiden 111 kişi aday adaylık için başvuruda bulunurken, bu dönemde başvuranların sayısı 145. Ne oluyor, neyin hesabındasınız, neyin peşindesiniz!

Depremde gidenler gitti, kalanlar milletvekili aday adayı mı oldular yoksa? Canı sıkılanlar, ihale peşinde koşanlar, yapacak bir işi olmayanlar, mevcudu korumak kadar bir ilerisi adım için çırpınınlar, baktım milletvekili aday adayı.

Sanki ballı kaymak! Şehre dair bir hikayeleri yok, söyleyecekleri de,  kalıplaşmış cümleler dışında, herkes vatan kurtaran kahraman rolünde.

Ne kadar ucuzmuş kahramanlık meğerse!

NOT: Canlı yayında anlattığım bir yoğurtçu hikayesi vardı, yer kalmadı, sonraya bıraktım. Bir de, bu şehrin yaşam mekanları vardı, onlara yapılan linç girişimini, yani bu şehrin marka ve firmalarına yönelik karalama ve iftira kampanyasına yer verecektim, yazı uzadı, ben de bittim!