Hadiseye mücevher açısından bakacak olursak, ne bronzu, ne gümüşü, ne altını, pırlanta değerinde, safir ayarında muhtarlarımız. Sene içinde kimse yüzüne bakmaz, ne aranırlar, ne sorulurlar, telefon açsalar çıkan olmaz, randevu isteler ‘yok hükmünde’ kapsamına alındıklarından olsa gerek, bin bir mazeretle başkanlarla görüştürülmezler.

Es kaza karşılaşsalar, ‘yahu muhtarım kusura bakma, yoğundum, yoksa sana dönmez miyim, yoksa seni kabul etmez miyim’

Ya da özel kalemi kıyak çekmiştir, başkana söylememiştir arandığını.

Bahane mi yok!

*

Oysa yerel yönetimlerde muhtarların yeri ve önemi büyük.

Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan bile Külliye’de kaçıncı kez muhtarlarla bir araya gelerek, onlara hak ettiği değeri veren bir siyasetçi olarak, aha şimdi seçim sürecine girdik ya, bakıyorum belediye başkanlarının ilk durak yerleri muhtarlıklar oluyor.

Pozlar, muhabbetler, gülüşler, şirinlikler…

Hay maşallah! Allaha muhabbetinizi artırsın!

Muhtarlar da ev sahibi sıfatıyla, pastaları, börekleri, çay-kahveleri ikram ediyor, ettiler de. İltifatlar, gülücükler havada uçuşurken, methiyeler de takip eder muhabbeti.

‘Yahu çay da güzelmiş, hiç bu kadar güzel çay içmemiştim!’

Sanki ilk kez çay içiyordur.

*

Yerel yönetimlerin en küçük birimi olan muhtarlar, mahallenin postacısıdır, emanetçisidir, bekçisidir, bankasıdır ve teminatıdır.

O mahallede oturan vatandaşın her hangi bir sorunu olduğunda, başını vuracağı ilk kişi muhtarı oluyor. Evin kızı kaçar, muhtara aramak düşer, karı koca kavga eder, barıştırmak muhtarın asli görevi sanki, odun kömür biter, muhtarın kapısını çalarlar. Borç para isteyen bile çıkıyor içlerinde.

Eee, muhtar olmak kolay mı, en zor işleri bile ona gördürür mahalle sakinleri.

Dedik ya, belediye başkanlarının en yakın yardımcısı, mesai arkadaşı. Buna rağmen, en basit ihtiyacı, talebi ve şikâyeti olan muhtardan çok başkanın kapısını aşındırıyor. Vites yükseltti, ayağına taş değse soluğu belediye belediyede alıyor, diyor ki; ‘Başkanla görüşmem lazım!’

Niye?

Görüşmem lazım işte, önemli ve mühim!

Haydaaaaa! Israr ediyor vatandaş. Soruyorlar, ‘Nedir problem dayı?’

Ikına sıkına cevap veriyor dayı; ‘Yahu bizim hanım küstü, yatakları ayırdı, şeyyy, biraz kavga ettik de, başkana söyleseniz, bizi barıştırsa…’

Hasminallah velimenvekil!

Ölür müsün, öldürür müsün! Ya da gülsen mi, ağlasan mı?

*

Özel kalemini gösterirler, yardımcısını salık verirler, büyükşehirde ise genel sekretere yönlendirmek isterler, ‘Hayır, olmaz, illa belediye başkanı ile görüşeceğim!’

Hay Allah, bizi başkanların bu işlerle de uğraştıklarını bilmezdik! Neyse… Muhtarlara dönelim de, daha fazla maraza çıkmasın!

Allah var, şimdiki muhtarlar vatandaş ile sıkı fıkı. Muhtarlıklar çay ocağı gibi, gelene çay-kahve ikramı olmuyor desek yalan olur. Bu meselede bonkör muhtarlarımız!

Kimin başı ağrısa koşuyor, kimin cenazesi olsa damlıyor, kimin hastası olsa hastaneyi Çarşıbaşı yoluna çeviriyor, kimin düğünü varsa mutluluklarına ortak oluyor.

Altın bile takıyorlar! Nikâh şahitlikleri zaten hazır, eh bir de kalkıp salonda göbek atarsa, daha ne yapsınlar yani.

*

Her ne kadar MHP lideri Devlet Bahçeli muhtarlıkların kaldırılmasını istese de, belediye başkanlarının en yakın mesai arkadaşları olmaları hesabiyle işlevleri ve mevcudiyetleri vatandaşın yaşamını kolaylaştırmak niyeti taşıyınca, bu öneri tutmadı.

Eh, buz tutmuş göle maya çalarsanız tutmaz tabi.

Şimdi önümüzde bir seçim var. Evet, başlıkta da söyledim, muhtarlar şimdi altın değerinde. Kuyumcuya gitsen paha biçemez! Saf altın, hem de 24 ayar. Evet, kıymete bindiler. Bakın belediye başkanlarına, muhtarlıkları mekân tuttular, karargâh haline getirdiler. Her gün bir iki başkanın muhtarlık ziyaret haberini yapmaktan usanacak günlere geldik.

‘Arkadaşlar, bir isteğiniz, talebiniz, şikâyetiniz var mı, varsa söyleyin, hemen halledelim!’

Tamam da, daha önce neredeydin demezler mi adama, demediler mi zannediyorsun!

*

Öyle ya, seçim geldi kapıya dayandı. Partiye oy lazım. Ee, partiler de oy deposu, oy kapısı, ‘Allah aşkına varsa söyleyin!’ ısrarları oya tahvil olur mu, vallahi onu zaman gösterir!

Eh, muhtarlar da memnun haliyle. Koskoca başkan gelmiş kapıya. İtibar üstüne itibar eklenmiş! Mahalle halkına karşı en büyük kozu, en güçlü silahı bu ziyaret. Tabi ki talepleri, şikâyetleri olacak mahalle adına. Kaçar mı bu fırsat! İste isteyebildiğin kadar, Allah ne verdiyse!

Ah oy ah! Sen nelere kadirsin!