Kitaplara aşina olmadan irfan yolunda ilerlemeyi düşünmek abestir. İnsanın kültürle yapıp edeceği ortaya koyabileceği değerlerin elbette belirli sınırları olacak insan kendi aydınlanmasını gerçekleştirebilecektir.

            Toplum genelinde yer yer gündeme alınmaya çalışılan mevzuları kabaca tasnife tutmakta yarar var. Yüzyıl boyunca neler konuştuğumuzu tespit mümkün mü? Elbette varlık, bilgi ve ahlak temelli konu başlıklarını aklımızda tutarsak aynı daire üzerinde dönüp durduğumuzun farkına varabiliriz.

              Önce bir konu niye gündemde var?

             Acaba bu mevzudan kim neler yapmak istiyor? Müspet ve menfi tarafları olabilecek o sosyal olgunun kimlere neler söylettiğini dikkatlice incelemek zorundayız.

            Türk fikir hayatının çetrefilli mevzuları yok mu elbet var ama günümüzde sıkça ortaya konulan sorunların bir de yüzyıllık safhada kendine ait yerlerinin olduğunu unutmayalım.

            Nesimi Yazıcı tarafından kaleme alınan Kamil Miras hakkında yazılan eseri okumaya başlayınca karşılaştığım mevzular önce bende bunları oluşturdu.

            Hepimizin evinde yer alan Tecridi Sarih adlı kitap raflarda durur bazen açar okuruz hadislere göz atıp kapatırız. Cumhuriyet döneminin iki önemli projesinden biri olan Hadis çalışmasıdır. Tecridi Sarih tercümesi Babanzade Ahmet Naim Bey tarafından iki cildi tercüme edilen eseri tamamlamak Kamil Miras’a nasip olmuştur. İlk iki cildi 1928 de basılan kitap Baban zade Ahmet Naim’in 14 Ağustos 1934 de vefat etmesiyle Kamil Miras’a bırakılmıştır. Eserin hazırlanması on yıl sürmüştür.

           Kitap bitirilmeye yaklaştığında şu satırlar kaleme alınmıştır: “ Buhari nin bir hidayet meşalesi olan Sahibi ‘nin ışığında müttekayı  iftikarımız olan şu aciz kaleme dayana dayana bu son durağa gelmiş bulunuyoruz.On senelik,geceli gündüzlü devam eden mesai merhalelerinde Asr-ı Saadet’in ibadet hayatını yaşadık,iman ve akidelerini vicdanımıza sindirdik,o mübarek devrin medeni ve siyasi olaylarını gördük,birçok kahramanlık menkıbeleriyle dolu gaza ve fütuhatını temaşa ettik.Bu umumi hayatın yanında daima gördüğümüz ve öğrendiğimiz şey insan haklarına hürmet ve adalet, hürriyet umdelerine riayettir.”

         Okuyunca şöyle durup düşünmeden edemiyor insan. Yazının insanı değiştirmesi denilen sır işte burada devreye giriyor. İrfan potası insanı alıp Kamil hale getiriyor ve öz hakikatleri dillendiriyor.

Kamil Miras’ın 1875-1957 de yaşadığını belirttikten sonra o yıllar da gündemde olan Kuranı Kerim’in tercümesi ve Türkçe ibadet hakkın da görüşlerini başka bir yazıda ele alalım.