Kahramanmaraş'ın sokakları, son yıllarda giderek artan bir sorunla karşı karşıya: Dilencilik. Özellikle Osmaniye ve Gaziantep gibi komşu şehirlerden gelenlerin sabah erken saatlerde kentimize akın etmesiyle bu sorun daha da görünür hale geliyor. Ancak bu durum, sadece ekonomik bir mesele olarak kalmıyor; sosyal ve ahlaki boyutlarıyla da dikkat çekiyor. Geçtiğimiz günlerde gece saat 2 gibi bir cinayet haberine giderken, tapu müdürlüğü kavşağında karşılaştığım altı yaşlarında bir erkek çocuk, bu sorunun en trajik yüzünü sergiliyor.
***
Bu çocuk, gecenin bir yarısı, ailesi tarafından sokaklara terkedilmiş ya da daha kötüsü, dilenmeye zorlanmış olabilir. Düşünün, bir çocuk neden gece yarısında evinde, sıcak bir yatakta uyumak yerine, soğuk bir kavşakta dilenmek zorunda kalır? Burada sadece ekonomik yoksunluk değil, aynı zamanda derin bir ahlaki kriz ve toplumsal çözülme söz konusu.
***
Suriyelilerin durumu da dikkate değer. Savaş ve zorluklarla dolu ülkelerinden kaçıp Türkiye'ye sığınan birçok Suriyeli aile, maalesef dilencilik yaparak geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Ancak bu durum, çocukların eğitim ve sağlık haklarının ihlal edilmesine, onların sokaklarda maruz kaldıkları tehlikelere ve istismarlara göz yumulmasına neden oluyor.
***
Akşamları kent genelinde özellikle Onikişubat ilçesinde neredeyse bütün kırmızı ışıklarda bu çocuk dilencileri görüyoruz. Çocuk dilencilik, yasalarımız ve ahlaki değerlerimiz açısından kabul edilemez bir durum. Devletin sosyal hizmetleri, çocuk koruma mekanizmaları ve hukuki düzenlemelerle müdahale etmesi gerekiyor. Daha da ötesi bu çocuklar bir çete tarafından zorla da dilendiriliyor olabilir. Araştırılması gereklidir.
***
Bu çocuklar bizim çocuklarımız; geleceğimiz. Onların sokaklarda dilenirken değil, okullarda eğitim alırken, parklarda oynarken ve aileleriyle güvenli bir evde yaşarken görmek istiyoruz. Kahramanmaraş'ta ve Türkiye genelinde bu soruna karşı daha etkin mücadele etmek, sadece devletin değil, hepimizin sorumluluğu. Gece yarısında karşılaştığım o küçük çocuk, bu sorunun sadece bir yüzü; unutmayalım ki her bir çocuk, toplumumuzun bir parçası, geleceğimizin teminatı.