Seyahat ettiğim Türk dünyası ülkelerinin hepsi benim için çok özel oldu. Ve Azerbaycan, her gidişimde kendimi evimde hissettiğim güzel ülkeye 30 Eylül 2025 tarihinde yine yolum düştü. Hazar Denizi’nin kenarına inci gerdanlık gibi yerleşen güzel Bakü bende yine masallardaymışım duygusunu uyandırdı. Mutfağının büyülü lezzetleri, insanının dostane sevgisi, şehrin sanatsal güzelliği anılarıma yeni kayıtlar olarak düştü. Bu sefer edebiyat adına iki harika röportaj gerçekleştirme fırsatım oldu. Çağdaş Azerbaycan edebiyatının önemli şair ve yazarı, senaryoları ve sinemalarıyla da tanınan Baba Veziroğlu ve şair , editör, çevirmen Vahid Aziz ile röportaj yapmak mutluluğumu ikiye katladı. Bu iki röportajı da organize eden yine şair ve gazeteci Evez Gurbanlı’ya teşekkür ederim.

Whatsapp Görsel 2025 09 30 Saat 13.05.05 Bcebce85

KADRİYE KIRDÖK; Öncelikle her geldiğimde kendimi masallar ülkesinde hissettiğim güzel Bakü’de bizi sevgiyle karşıladığınız ve röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Siz 1943’te Ermenistan’ın Herher Köyü’nde doğdunuz. O zamanlarda Azerbaycan kökenli insanların Ermenistan’da yaşadığı köyler zamanla demografik değişimlere uğrayabiliyor; bazen topluluklar göç etmeye ya da yer değiştirmeye zorlanabiliyordu. Dolayısıyla doğduğunuz bölge, Sovyet çok uluslu yapısının sıkıntılarını hissettiği, sınır topluluklarının kimlik, aidiyet ve güvenlik meseleleriyle karşı karşıya kaldığı bir coğrafya idi. Çocukluğunuzdan biraz bahseder misiniz ve bu zor hayat şartları sanat hayatınızı nasıl etkiledi?

VAHİD AZİZ; Ben üç yaşıma kadar Herher’de büyüdüm. Bugün ki Zengezur koridoru içinde bulunmakta. Babam orada görevliydi. O yıllarda ilçede çeşitli görevler vardı, partilerde çalışanlar bulunuyordu. Babam da onlardan biriydi. Sonra Ermeniler bizi sürdüler, milletin başına türlü oyunlar açtılar. Bizim ailemiz ise babamın görevinden ötürü farklı muamele gördü. Yine de dayanamadılar ve sonunda 1951’de Azerbaycan’a göç ettiler. O zaman altı yaşındaydım. Eğitimi baştan sona burada aldm.1963’te ortaokulu bitirdim. Bir süre işçi olarak çalıştım. İlk yıl üniversiteye giremedim ama ertesi yıl mühendislik bölümüne kabul edildim. Panfeyik Endüstri’de, otomasyon alanında ihtisas yaptım. Üniversitenin ilk yıllarında şiir yazmıyordum, ancak üçüncü sınıfta başladım. Yavaş yavaş ilerledim. O dönemde yazdığım sözlerime besteler yapıldı. Daha öğrenciyken iki , üç şarkım okunuyordu.

Whatsapp Görsel 2025 09 30 Saat 13.05.49 41D2C0E0-1

KADRİYE KIRDÖK; — En çok hangi konuda yazmayı seviyorsunuz? Aşk mı, vatan sevgisi mi yoksa doğa mı? Yazarken ki ruh halinizden de bahseder misiniz?

VAHİD AZİZ;

— Bence yazar, ressam, yani sanat adamı; nehrin kıyısında oltasını atmış bir balıkçı gibidir. Oltaya ne takılacağını bilemezsiniz. Mesela bana “bu gece rüyanda ne göreceksin?” diye sorsanız, ben de bilmem. Şiir yazarken de öyledir; aslında ne yazdığımı bilmem, sadece sözcükleri yönlendiririm. Ben, şair ilham perisiyle tartışmalıdır derim. İlhamın getirdiği her sözü kabul etmemeli. Söz yerine oturmuyorsa, değiştirmeli. O zaman şiir de, şair de özlü olur.

Benim şiirlerimin çoğunda yazılma tarihi vardır. Öyle aylar olur ki hiç yazmam. Şiirlerimi çeşitli yılların aynı aylarının aynı günlerinde yazmışım. Sebebini bilmiyorum. Belki de dünyadan göçen büyük şairler Tanrı katında yazıyor, sonra bize gönderiyor, biz de onları kağıda geçiyoruz. Tanrı’yı arıyorum, ilhamın gönderdiğini yazıyorum. Şair olunmaz, şair doğulur. Bakın, yazıcı da, şair de, ressam da, müzisyen de, hepsi bir sanatın mensubudur. Her mesleğin akademisi vardır: ressamların, şarkıcıların, tiyatrocuların, romancıların bile. Ama şairlerin akademisi yoktur. Şair Tanrı tarafından gönderilmiş biridir. Kutsal kitapların tamamı da Tanrı tarafından insanlara “şiir” diliyle gönderilmiştir. Demek ki en büyük şair Allah’ın ta kendisidir. Kur’an-ı Kerim’de şairler suresi vardır. Bu yüzden şiire saygı gösterilmelidir.

Ben yazdığım şiirleri cebimde günlerce saklarım. Bir hafta sonra tekrar okurum, uygun olmayanları ayıklarım. O yüzden benim attığım şiirler sakladıklarımdan daha çoktur. Ama ne için yazdığımı bilmem. Eğer şair olmasaydım, belki matematikçi olurdum. Çünkü matematikle şiir çok yakındır. Müzik de öyle. Bir notanın yeri değişince melodi bozulur; şiirde de bir kelimenin yeri değişse ritim kaybolur. Bu yüzden şiiri “sözlerin matematiği” diye adlandırırım. Matematikçilerin bakış açısı farklıdır. Ben derim ki: gündüz yıldız olmaktansa, gece parlayan bir ateşböceği olmak daha değerlidir. Çünkü gündüz yıldızı kimse görmez, ama gece ateşböceğini herkes görür.

KADRİYE KIRDÖK; Sizin bir çok eseriniz bestelendi. Bunlardan da bahseder misiniz?

VAHİD AZİZ; 250’den fazla sözüm şarkı oldu. Bayatılar şiirim 75 ülkede okundu. Ben hep derim: bir şarkının ilk bestecisi, şairin kendisidir. Eğer şiir şairin içindeki melodiyle yazılmışsa, besteci onu tutar, o zaman şarkı ayaklanır, yürür. Çünkü Tanrı tarafından öyle gönderilir.

Bazen sabah çok yorgun olurum, sıkıntılı olurum; ama sonra ilahi bir ses gelir, melodi gelir, şiir akar. Şiir bittikten sonra o melodi yok olur. Hatta yazdıklarımı unuturum, birisi bana hatırlatınca “aa bu benim şiirimmiş” derim. Şiir böyledir, kendini zorlamakla olmaz.

KADRİYE KIRDÖK; Peki yazmak için bir ortamınız olur mu? Bazı şairler masamda şu olmalı, böyle olmalı gibi bir rutin tutarlar.

VAHİD AZİZ; İlham ne zaman gelirse, nerede olursam olayım, o zaman yazarım. Şiir yazacağım diye masaya oturulmaz.

Şairlerin birincisi, ikincisi yoktur. Yunus Emre de, Mevlana da dâhidir. Onların birincisi, ikincisi olmaz. Sadece şairler vardır ve şiir yazmak isteyenler vardır. Benim amacım şairlik değil; ben sadece hayatın içine sözleri bırakırım, onlar da yolunu bulur.” Bazı adamlar der ki şairin konuşması, gezmesi farklı olmalı. Ben buna katılmıyorum, günün yirmi dört saati şair gibi yaşayan normal adam değildir. Şiir yazmak standarttan ayrıdır. Ne zaman yazacağını bilemezsin.

Mesela şimdi 500 sayfalık yeni bir kitabımın üzerinde çalışıyorum, adı da Yaşamaka Telessüp. O kitabı tekrar okuyorum, üzerinde çalışıyorum, bazı şeyleri değiştiriyorum. Öyle yerler oluyor ki, gözlerime inanamıyorum; ‘bunlar nereden geldi, nasıl geldi?’ diye hayret ediyorum.

Büyük şair olmak için sabahın erken saatlerinde kalkıp çok okumak, çok düşünmek, çok geniş bir dünya görüşüne sahip olmak lazım. Şair, çobanlar kadar bilgili olmalı. Çoban sadece sürü gütmez; biyologdur, psikologdur, hekimdir. Hayvanların ne zaman doğuracağını, hangi otun ne zaman yenileceğini, gökyüzündeki buluttan yağmur olup olmayacağını bilir. Yani her bilim dalından haberdardır. Şair de böyledir; halkının tarihini, kültürünü, inançlarını bilmeli. Çünkü bunları bilmeden yazdığı şiir halkla bağ kurmaz. Halkın dilini, ananesini bilmelisin.

KADRİYE KIRDÖK; Şiirin en önemli özelliği nedir sizce?

VAHİD AZİZ; Aklımda çok güzel bir imge var, müthiş bir imge, fakat altyapısı melodisi yoktur. Melodisi gelmeli ki yazmalıyım. Türk şiiri mükemmeldir, aslında onun özgür, serbest şiir yönü vardır. İnsanlar serbest şiirin Nazım Hikmet’ten, Mayakovsky’den, geldiğini sanır. Hayır, serbest şiir bizim gazellerden, aruzdan gelir. Aruz ritmiktir.

Whatsapp Görsel 2025 09 30 Saat 13.04.49 Ed2D20A9-1

KADRİYE KIRDÖK; ilk şiir kitabınız “Men Küleyi Görürem” 1969 da çıktı. O günden bugüne bir çok eseriniz yayımlandı. Peki, sizi en çok ifade eden eseriniz hangisidir?

VAHİD AZİZ; Benim için en ilginç şey; ‘Rahmeti Resul Uza 1968’de edebiyat gazetesinde benim hakkımda bir makale yazdı, ben de orada gördüm. Vahid Aziz’in şiirlerini okuduk, gıpta edecek kadar poetiktir diyordu. 23 yaşındaydım. Şiirlerim yayılmaya başladı. 2019’da bana Halk Şairi unvanı verdiler. Ben hep şunu derim ; halk şairi unvanını almadan önce gerçekten halkın şairi olmalısın. Halkın şairi değilsen, o unvanı almak haramdır.

KADRİYE KIRDÖK; Bugünün Azerbaycan ve Türkiye'nin gençliğine şiir hakkında nasıl nasihatler verebilirsiniz? Şiirden biraz uzaklaştılar sanki.

VAHİD AZİZ; Mesela Türkiye'nin çok büyük payzası var. Mevlana’nın, Nazım’ın karşısında, Mehmet Akif’in karşısında baş eğmemek mümkün değil. Şimdi ben okuyorum, Türkiye de şiiriyat Türk şarkılarında kalmış. Şimdi serbest şiir yazıyorlar tadı tuzu yok. Bizde de öyledir. İyi şair olmak için tarihini, dilini iyi bilmelisin ve Allah’tan vergili, yetenekli olmalısın. Azerbaycan gençliğinde şiir yazan çok. Bizim Azerbaycan yazarlar birliğinin 2500'den fazla şairi var. Bunların 1200'ü şair gibi kayıt olmuş ama valla sözü büyük on iki şair yoktur. Bugün ki Azerbaycan edebiyatında altmışların parıltısı yok ama ümitsizliğe kapılmamak lazım. Dünyanın her yeri böyle. Gelecekte bizden daha iyi şairler de olacaktır.

KADRİYE KIRDÖK; Röportajımızın sonuna geldik, eklemek istediğiniz başka neler var?

VAHİD AZİZ; Beni sevdiren siyasi ve vatanperver şiirlerim oldu. İnsanlar bu tür şiirleri sever. Karabağ ve Azerbaycan benim derdim oldu. Halkın derdini yazdım.

KADRİYE KIRDÖK; Efendim güzel misafirperverliğiniz ve hoş muhabbetiniz için teşekkür ediyorum.

AZİZ VAHİD.; Ben teşekkür ederim. Kardeş ülkem Türkiye vatandaşlarına selamlarımı iletirim.