Şehirlerin büyümesinde, marka şehirler olmasında ve toplumun gelişmesinde sivil toplum kuruluşlarının önemi büyük.

Toplum artık bilinçli, gerçeklerin farkında.

*

Herkesin makinası, tüten bacası, dönen çarkı kendine. Herkesin serveti de…

Allah’a şükür bizim sanayicilerimiz, özellikle 1983’te başlayan teşvik yasasından sonra kullandıkları kredileri hep olumlu harcadılar. Kasabı, bakkalı, ziraatçısı, emeklisi fabrikatör oldu.

Kendinin fabrikatör olduğunu zanneden bazıları da hâlâ muhasebecilik yapıyor. Patron olamadıklarına sayın!

Patron olmak apayrı bir meziyet. Bunun parayla, eğitimle, deneyimle alakası da yok!

Yönetici olmak daha da ötesinde! Parayı ve çalışanı yönetmekten aciz fabrikatörler var bu şehirde. Parasıyla, fabrikaları ile makinaları ile övünen görgüsüzlerin olduğu gibi…

*

Laf nereden nereye geldi, geliyor. Biz de klavyenin başına oturunca kendimizi tutamıyoruz çocuklar gibi. Yaz babam yaz!

Hayır, sıkılıyorsanız, aha sansür yasası da girdi devreye, artık istediğimiz gibi sallamak, yorum yamak yürek ister, cesaret ister. Salatalığın, pardon hıyarın, (şahsım şehrinde de maşallah bol, sıkıntı yok) Bulanık domatesinin faydalarından söz eder, günü kurtarırım.

Kurtarırım da, iman hala koymuyor işte!

*

Aylar önce, kendi tesislerinde (Kapıçam) basın önüne çıkan, adaylığını açıklama değil mesele, sohbet olduğunu söyleyen sayın Şahin Balcıoğlu, uzun uzun konuştu ama mesajları kısaydı, netti.

İsim vermeden ince ince eleştirdi. Seçim sonuçları için ise, ‘Kazanırsam sevinmem, kaybedersem de üzülmem!’ demişti. Demişti de keyfi yerindeydi, seçimin mutlak galibi olacağına dair güçlü inanç vardı içinde. Sanki seçim bitmiş de kazanmış havasındaydı.

Özgüven içindeydi. Yüzü gülüyordu. Sanki bir 4 yılı daha garanti görüyor modundaydı.

*

Birkaç gün geçmedi arası, bu kez de değişimden yana tavır alıp sayın Mustafa Buluntu’yu destekleyenler, alan çalışmasını başlattılar. Her geçen gün de alan genişliyor. Bize söylendiğine göre şu an 200 kişilik bir ekip, saha çalışmasında, sayın Buluntu için ikna odalarında çalışma sürdürüyor.

Sayın Buluntu da Clarion Otelde, dersine iyi çalışmış talebeler gibiydi, projeleriyle öne çıktı, düzgün diksiyonu, mimikleri ile sunumu güçlendirirken, sorulara verdiği cevaplar da ikna ediciydi.

Ki bazı marka isimler de adaylar üzerinde ciddi yorumlar, destekler vermeye başladılar. Turizm sektörünün mimarlarından sevgili Serhan Erdoğanyılmaz’ın Buluntu kardeşimize açık açık destek vermesi ve bu desteği de güçlendirici cümleler ve ikna edici cümlelerle içini doldurması farklı seslerin gelmesine sebep oldu.

Diyoruz ya, herkesin yorumu düşüncesi, fikri kendine. Kendini bağlar. Bize düşen, bunlara saygı duymak.

*

Fakat bazı dostlar, yoruldular. İstiyorlar ki şu seçim bir an önce bitsin, rahatlasınlar! Adaylardan daha fazla koşturan, yorulan destekleyiciler varken, kimse kusura bakmasın, seçim ortada. Birinin diğerine üstünlüğü yok!

Ne biri az, ne diğeri fazla. Şu son 25 günü iyi değerlendiren, ikna odalarından başarıyla çıkanlar, ikiyüzlü, dönek ve her iki adayı gördüğünde yeşil ışık yakan, göz kırpan, yılışan ve sırnaşan ciddiyetsiz üyelerin suratına bakın, kimden yana olduğunu şıp diye anlayacaksınız!

Çünkü pandemi bitti ama onlar maske takmaya devam ediyorlar. Hem de çeşit çeşit, rengarenk. Üstelik de alenen…

*

Neticeye gelecek olursam… Güreşen iki pehlivandan biri yıkılacak. Bu iki iki daha dört kadar net. Tabi ki kumar masasına oturan kimse kaybetmek istemez. Kazanan da eski kimliğinden soyutlayacak kendini. Başkalaşacak, farklı tavırlar, düşünceler ve prensipler içinde olacak!

Diyelim Şahin Balcıoğlu kazandı, diyelim Mustafa Buluntu seçimi zaferle noktaladı. Seçimi kazanmak kadar kaybetmek de mukadder. Kazanınca sevinmek tabi ki güzel de, kaybetmek de dünyanın sonu değil nihayetinde.

*

Yazının başlığına geliyorum.

Güçlü, vitrini ve vizyonu zengin bir yönetimin başında olacağı, temsil kabiliyetini de buna ekleyecek olursak, Ticaret ve Sanayi Odası, şehre, üyelere, ticarete, sanayicilere ciddi katkısı, artısı ve faydası olacak!

Bu kadim şehri her katresi ile tanıtmak, bu kurumsal hafızanın, bu kurumsal kimliğin de asli görevleri arasında olacak.

Özellikle de temsil noktasında da…

Bizim de beklediğimiz bu zaten!

İsimler gider, kurumlar kalır. Şimdiye kadar kimler geldi kimler geçti, kimler göçtü bu diyardan.

Biz işin kalıcı noktasındayız.