CHP li Gürsel TEKİN’in  açıklamaları ile gündem bir anda değişti. İktidar olursanız HDP'ye bakanlık verecek misiniz?" şeklinde gelen bir soruya "HDP'li başkana elimizi kaldırıyor muyuz? Buna genel başkanlar dahil. 'Sayın başkanım söz hakkı istiyorum' Şimdi bunu hak sayacaksınız ama bu ülkeyi yönetmek için bu kabul olmaz... O zaman seçime sokmayın kardeşim. Böyle bir şey olabilir mi? O zaman milli irade nerede kaldı. Bu seçmen yarın nasıl oy verecek kendi partisine. Elbette HDP'ye bakanlık verilebilir, her partiye verilebilir" yanıtını vermişti.

Ön yargısız, dümdüz bakan, anaokulu öğrencisi kadar saf bir niyet ile bakarsak bu oldukça realist bir yaklaşım. Öyle ya, koca TBMM başkan vekilliğini teslim ettiğiniz insana bakanlık neden verilmesin!

Ancak eğitim seviyeniz anaokulunu geçmeye başladıkça, akış dimağınızda sorular oluşmakta. Ortaokul ve liseye geçip, yakın tarihi incelediğimizde bu realist yaklaşım saçmalık yanında ihanet sorularını da birlikte getiriyor. Sizin kırk yıldan beri mücadele ettiğiniz, 30 bin insanımızı şehit eden terör örgütünün siyasi uzantısına bakanlık vermek. Oldu olacak İçişleri Bakanlığını da teslim edelim, tüm orduyu HDP’ye teslim edelim.

Bu teklif ve düşünce şeklinin yanlışlığı için daha fazla eğitim seviyesine gerek yok. Meclis başkan vekilliği mi, efendim şanı makamı saygın olsa da reel olarak el kaldırıp indirme organizasyonunu kısmi yöneten kişi.

HDP’ye bakanlık mevzusunu bir kenara koyarsak, ülkede yüzde 8-10 aralığında oy alan, bir nevi her on kişiden birisinin siyasi temsilcisi parti ile diğer siyasi partiler uzlaşmalı mı, barışmalı mı? El altından HDP ile diyalog, görüşme ve temas halinde iken, alenen lanetli, vebalı gibi o HDP’den uzak görüntü vermeye çalışmaları nereye kadar sürecek! Unutmayalım barış süreçlerinde, çözüm süreçlerinde HDP ile resmi olarak iktidar partisi uzun soluklu görüşmeler yaptı.

Hani HDP mahallenin ahlaksız kadını, gizliden görüşen çok, alenen herkes mahallenin namus bekçisi.

Aslında en mantıklısı, HDP’yi sisteme dahil etmek. Türkiye’nin legal bir siyasi partisi olarak her kesim tarafından sevilmese de,  desteklenmese de, saygı duyulan bir parti haline getirmek.

Tabi bunu HDP dışındaki partiler yapamaz, HDP kendisi de yapamaz. HDP büyük bir cesaret ile öncelikle terör ile arasına mesafe koyup, her türlü terör faaliyetini şiddetle kınamakla başlayabilir. Önceliği yine Kürt kökenli vatandaşlar olmasında sakınca yoktur.

 Ancak Türkiye cumhuriyetinin birlik ve bütünlüğünden yana tavır alıp, terör ile arasına mesafe koyması, aradaki buzları eritecek, uzun vadede tüm Türkiye’den oy istemeyebilecektir.

Ha birde ziller ve ipler meselesi var. HDP nin ipi kimin elinde? Kendi özgün ve özgür iradesi ile hareket edebiliyor mu? İpleri tutanlar nasıl bir zil sesi istiyor o da ayrı bir konu.