Sayın Hayrettin Güngör…

Beni bırak bir tarafa, 52 senedir bu mesleğin içindeyim, daha gazeteci olup olmadığımın bile farkında değilim, ama bir şeyin farkındayım, diklenmem lakin dik dururum…

Tabi siz tepeden inme geldiğinizden, emek vermeden Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunuzdan, bunları bilmezsiniz! Çünkü sahada olmadınız, çünkü ter dökmediniz, çünkü zaman harcamadınız, çünkü cebinizden bir çay pası bile ısmarlamadınız, çünkü insanları tanımadığınızdan herkese uzak durdunuz, kendinizi tanıyıp tanımadığınızdan dahi şüpheliyim.

Bırak vatandaşı, bırak seçmeni, bırak kamuoyunu, bırak basın camiasını, sizinle yola çıkan, sizinle yolda ekmeğini bölüşen, sizinle yolculuk yapan ilçe belediye başkanları ve en önemlisi de Ankara’dan beri tanıdığınız en yakınlarınızla bile barışık olmadığınızı yedi düvel öğrendi de, siz öğrenemediniz. Küstürdünüz, kırdınız, incittiniz!

Asalında bal gibi biliyorsunuz da, yüksek egonuz, tatmin edilemeyen ve  dizginlenemeyen nefsiniz ağır basıyor olmalı ki, tepeden bakıyor, alnınızın çatından konuşuyorsunuz!

(Sinirlenme, sakin sakin oku!)

*

Esirgedin!

Oysa esirgeyen ve bağışlayan siz değilsiniz, olamazsınız da. Zaten olmadınız…

Soruyorum; seçimde ilkeniz, parolanız, yol haritanızın adı gönül belediyeciliği idi. Daha önce de yazdım, kırk kere yine yazarım, kırmadık gönül bırakmadınız. Gerçi sizi büyük siyaset adamı, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan gönderdiğinden, (ki öyle diyorsunuz) kimseye eyvallah etmeyen tavrınız yüzünden AK Partililer bile size gönül koyuyorlar, bilesiniz. Sizin bu akıl almaz davranışlarınız, sözleriniz ve çalım çehreniz yüzünden yarın seçim olsa size oy vermeyecek insanların sayısı o kadar fazla ki, aslında siz de bunun farkındasınız, (hatta Gülhane Parkı’ndaki ceviz ağacı ve polis de farkında) partinin oyları düşerse, bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız, merak ediyorum!

Gönül belediyeciliği nerede kaldı Başkan?

Partiye, davaya bile zarar verdiğinizin farkında mısınız?

En önemlisi, şehirde, teşkilatta, milletvekilleri arasında, belediye içinde güvenebileceğiniz, sohbet edebileceğiniz, derdinizi anlatabileceğiniz bir kimse de yok. Yalnızsınız, yalnız…

Tek çiçekle bahar gelmiyor sayın Güngör!

*

Tamam… Bunda hemfikirim, belediyenin delikli kuruşuna helal getirmiyorsunuz. Maddi konuda size inananları, güvenenleri mahcup etmediniz, yalancı çıkartmadınız. Ama hem teknik, hem belediyecilik anlamında sınıfta kaldınız. Gittiğiniz her yerde, her ortamda, (sayın Mahir Ünal’ın da bulunduğu il divanında, Necip Fazıl Kültür Merkezinde bile) üstelik de Büyükşehir Kurucu Belediye Başkanı sayın Fatih Erkoç’un olduğu salonda bile gözünün içine baka baka aleyhine atıp tuttunuz.

Vatandaş şimdi o çok eleştirdiğiniz, yerden yere vurduğunuz Fatih Erkoç’lu günleri arıyor.  Bunu muhalefetten sayın Ali Öztunç bile dillendiriyorsa, vahametin boyutunu varın siz hesap edin!

Bu ne kin, bu vatandaşla inatlaşma, bu ne nefret, bu ne öfke seli patlaması.

*

Doğru… Tamam… Şeffafsınız! Dürüstsünüz.

Aksini iddia edenin alnını karışlarım. İyi güzel de şeker kardeşim, biz Ulu Cami’ye imam aramadık, istemedik ki.

İşin garip ve tuhaf yanı, dükkanınızda bal satıyorsunuz ama suratınız sirke satıyor. O bakımdan müşteri de gelmiyor.

Göreve geldiğinizde, gazetemde manşet yapmış, ‘Maraş Güngör’ecek!’ demiştim. Doğru valla, günümüzü gösterdin, helal olsun!

Zarardasınız sayın Güngör. Aslında zararda olan Kahramanmaraş ama neyse şunun şurasında 1, bilemedin 1,5 sene kaldı.

Kim bilir belki daha erken… O vakte kadar kim öle, kim kala!

*

 

Özetle…

Biz birbirimizle barışık olmazsak, nasıl çıkarız aydınlıklara!

*

Peki, gelelim bugüne. Bırak dünkü Hayrettin Güngör’ü, bugünkü Hayrettin Güngör’ü konuşalım.

Dedim mi, dedim. Sayın Güngör, yukarıda okuduklarınızı yaklaşık 2 yıla yakın zaman önce yazmıştım. Ne değişti, neler yaşandı o günden bu güne.

Eski Hayrettin Güngör ile şimdiki Hayrettin Güngör arasında ne fark derseniz, ya da derlerse, eski tanıdığım, bildiğim, ilk izlenimleriyle üzerimde ve toplum nezdinde olumsuz etki yaratan Hayrettin Güngör değilsiniz artık.

Herkes gibi, her şey gibi siz de değiştiniz. 3,5 sene önceki Başkan değilsiniz. Gönüllere dokunmaya başladınız, icraat yapmaya, insan odaklı hizmetler üretmeye, her şeyin yol, köprü, asfalt olmadığını öğrendiniz ilk önce.

*

Diyeceksin ki, ‘madem değiştim, madem gönüllere dokunmaya başladım, madem iyi icraatlar sergiliyorum, madem halkın arasındayım, madem artık suratım sirke satmıyor, ne diye eski defterleri karıştırdın, dün ile bugünü kıyasladın. Mecbur muydun?’

Olsun, arkana yaslanıp, şöyle bir geriye dönüp bakmanda fayda var. Neydin ne oldun, nereden nereye gelsin, sorgulaman için bir fırsat serdim önüne.

Çünkü aynısını ben de yapıyorum. Kul hatasız olmuyor sayın Güngör, önemli olan hatalardan ders çıkartmak, yanlıştan dönmek ve kendini bilmek…

Bunları yazdım diye kızma, öfkelenme, biraz gülümse, tebessüm et, yeter! Yemin olsun ilaç niyetine gelecek.

Madem o kadar uzun yazdık, gıyabında hasbihal ettik, son düşüncemi yazayım da sen de rahatla, ben de…

Yarın seçim olsun, yüzde 51 yeniden Büyükşehir Belediye Başkanı, ya da milletvekili olacaksın!

Sizi çok sevdiğini, çok takdir ettiğini söyleyenden daha fazla seven bir büyüğün olarak gözlerinden öpüyorum!