Bu millete yazık ediliyor.

Zemin zayıf daha düne kadar padişahlıkla yönetilen Türk toplumu birden bire kodlarında olmayan bir sistemle idare edilmeye başlandı, dağınık yapı otoritenin ayaklar altına alınması ve belirsiz yarınlarla heba edilen umutlar.

Yaşanılan olumlu, olumsuz hadiseler bizi düşünmeye sevk edeceği yerde karamsar bir yapı ile kavgaları peşi sıra getirdi.

Demokrasinin temelleri; adalet, eşitlik ve kardeşlik üzerine bina ediliyor peki bizim bu kavramlarla bir sıkıntımız var mı? Hayır adaletin ne  olduğunu bizim kadar iyi bilen başka bir millet olamaz eşitlik için bazı şüphelerim var çünkü bu topraklar öyle zulümler gördü ki adalete hep şüphe ile bakılır oldu, kardeşlik kavramı özümüz de yer alan en büyük değer. Temsil de problem var millet kendini yöneten yapı ile organları arasında istediği uyumu bulmakta zorlanıyor. Yüz yıllık tecrübeden edindiğimiz hikmetler olmalı ama nerede?. Aklımız niye başımıza gelmiyor? Bunda en büyük etkenin yaşadığımız değişim olduğunu düşünüyorum .Dünya hayatının getirdiği olumlu, olumsuz değişikler bizlerin hayatını allak bullak etti. Dünün dünyası geride kaldı ama biz dün ile bu gün arasında meydana gelen değişimin zorluklarını atlatamadan yeni bir kaos ile kuşatıldık.

Hayatımızı yaşanılır kılan değerler köklü yapının bir birikimi iken günlük hayat farklı bir sisteme bizleri mecbur etti. Cumhuriyet değerlerinin dünya toplumlarındaki olumlu yapıları coğrafyamızın getirdiği zorluklarla bizlerde kırılmalara yol açtı olup bitenleri anlamak her insanın yapabileceği iş olmaktan çıktı kaos ve anlaşılmazlık neredeyse günlük iş haline geldi.

İslam dininden kaynaklanan hayata olumlu bakış bazen kırılmalara yol açsa da insanımız doğru yoldan çıkmamak için elinden geleni yaptı. Moral değerler açısından hayata baktığımız da önümüzün açık olduğunu görüyorum. Hayat bazen getirdiği zorluklar olsa da her zaman yaşanmaya değer. Yaşadığımız günler için kavramlar arası zıtlıklardan söz etmek de gerekiyor. Okullar da verilen bilgilerle yaşamın bilgileri arasında ne kadar da zıtlıklar var. Yüzyıllık birikim bizlere neler verdi neler. Yüz yılın başında bu topraklar da hayata bakış çok farklı idi yaşanılan savaşlar, dünya da meydana gelen büyük savaşlar milletimizin hayatını etkiledi.

Kendi halinde yaşayan milletimiz yönetim denilen o ütopik dünya ya girdiğinde olup bitenleri anlama da zorlandı hatta bir anlam veremedi. Masallarda yaşattığı ideal yönetim anlayışı ile günlük hayatın olumsuzlukları arasında savruldu bir de buna ilave edilen yalanlar da olunca hayat insanımıza çok karamsar gelmeye başladı. Tabi ihtiyaçları için bile insan üstü bir çaba harcayan insanımız olup bitenler anlamadı, yönetim denilen o büyülü dünyanın kendisi için bir hayalden ibaret olduğunu düşündü. Temsil denilen ama her defasında aynı insanlarla yürütülen sistem Anadolu insanının hayatında istenilen enerjiyi oluşturmadı. Peki ne olup bitiyordu?