Seneler önce, benzer cümleyi Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan söylemiş, vatandaştan destek istemişti. Eh, Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan da dünya lideri, her seçimden zaferle çıkmasını bilen genel başkan, vatandaşın verdiği yetkiyi etkiye çevirdi. Allah esirgesin!
Kendisinden cesaret ve icazet alarak, şahsım şehri adına sizlerden yetki istiyorum. Kendim için bir şey istiyorsam namerdim. Merhum eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel de öyle demişti bir zamanlar. Ne istiyorsam, ki vereceğiniz yetkiyi de sizin yaşamınızı kolaylaştırmak için istiyorum, beyden bir at istedim, verirse biner giderim, vermezse yayan yürür, yoluma devam ederim.
Sizi düşünüyorum, sizin için bir şeyler yapabilme azmi, heyecanı ve mücadele ruhu içinde olacağıma emin olabilirsiniz. Verdiğiniz yetkiyi etkiye çevireceğimden de endişenizi olmasın!
Dedikten sonra geldik fasulyenin nimetine!..
*
Yetkiyi verdiniz ya, şimdi ne yapacaklarımı sıralamanın zamanı geldi. Aylar önce, Basın İlan Kurumu (BİK) her ne sebepten olursa olsun, ki zaten gidişine kimse bir anlam da veremedi, sanki Maraş büyükşehir değil de, büyük bir köy, bizi Gaziantep’e bağladılar.
Şehrimizde 2 günlük gazete var. Haftalık, onbeş günlük veya aylık gazete pek kalmadı. Olanlar da internet gazeteciliğini tercih edince, yazılı basın büsbütün bitti. Günlük gazeteler veya BİK ile bağlantı kurmak isteyenler, (Basını susturmak, ekmeğine zehir doğramak, rutin gelirini elinden almak için çıkartılan genelgeden sonra bazı arkadaşlarımız şirket kurdular, birleştiler ve BİK’e kayıt etme kararı aldılar. Hayırlı olsun!) soluğu Gaziantep’te aldılar.
Hani espri de olsa, ‘Bizi bizden olanlar, bizim seçtiklerimiz yönetemiyorlar, bari Gaziantep’e bağlanalım, komşunun himayesinde yaşama tutunalım!’ düşünceleri gerçek oldu sanki, BİK artık Gaziantep’te.
İşin yoksa, git, gel. Sanki Çarşıbaşı yolu!
Size söz veriyorum, verin yetkiyi, o Basın İlan Kurumu’nu onbeş gün içinde Maraş’a getirmezsem, mesleği bırakırım!! O kadar yani…
*
Basından başladık, devam edelim; Hatırlayın, birkaç yıl önce, eski bakanımız Mahir Ünal’ın (Sahi şimdi nerelerde, Maraş’a geldiği de yok da, özlemedik mi yoksa?) girişimleri ve destekleriyle, eski adı Teras olan mekânın alt taraflarında, basın için konutlar yükseldi. Halen 6 blokun kaba inşaatı tamamlandı, bir ara TOKİ işi bıraktı, sonra ki daha yeni ve taze haber, inşaatın başladığı bilgisi ulaştı bize. İnce işleri başladı galiba. Bilirsiniz, ince işleri severim!
Müteahhit sürdürür mü, yoksa yine yan çizip bırakıp kaçar mı bilinmez. Müteahhitlere güven kalmadı günümüzde. Zaten BASIN SİTESİ de yılan hikâyesine döndü. Sorumlu ve ilgili arkadaşlar birkaç kez Ankara’ya gittiler, takibe aldılar.
Şimdi… İlçeler dâhil 300’e yakın basın mensubu olduğu söyleniyor şahsım şehrinde. Çok mu? Gerçek sayıyı öğrenmek isteyen biri basın toplantısı düzenler, (kahvaltılı veya yemekli) ne dediğimi anlar.
Neyse… Size söz veriyorum, bana yetkiyi tevdi ederseniz, bu evleri bir an önce bitirir, hak sahiplerine teslim ederim. Ödemeleri de makul seviyede tutar, arkadaşlarımın yuvasını yaparım. Bana da dua ederler herhalde!!
Bitirmezsem, takip etmezsem, yuvanızı yapmazsam var ya, siz bilirsiniz gayrı.
*
Geçenlerde birkaç kez şehrimizi şereflendiren, büyükşehir belediye başkanımız sayın Hayrettin Güngör’ün de yakından tanıdığı isim Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Mehmet Özhaseki, eski Fotospor karşısındaki boş arsaya, (köşede yıkılan Enurya arsası) enkazların içine kalıcı konutlara dair temel attı. Demirsiz, herhalde milletin gazını almak için atılmış boş temel. Bizde bu tür işlere ‘el görgülük’ diyorlar. Demeseniz iyiydi ya, neyse…
Siz yetkiyi verin, bakın o temel bir ayda nasıl blok blok apartmanlara dönüşmüyor! Alt katları dükkan (işyeri) üste 3 veya 4 kat. Trabzon Caddesi fazlasını kaldırmaz. Bilenler bilir, o bölge hıyar (bereket versin memlekette sıkıntısı çekilmiyor) baldırcan, marul tarlasıydı, üstüne üstlük bir de fay hattı üzerindeydi, bitti, gitti, siz sağ olun!
Çok değil, bu kalıcı konutlara oturmanız, işyerine sahip olmanız için yetkinize talibim! Verin, gerisine karışmayın! İnşaat, mühendislik, plan-proje benim işim, zira ben bu işin kitabını yazdım!!!
*
Haydaaaaa!
Yazı uzadı, gene yer kalmadı. Küçük bebelerin sidiğini tutamadığı gibi, ben de klavyenin başına geçince kendimi tutamıyorum. Yazı da uzayıp gidiyor işte.
Bu yetki ve etki meselesi önemli. Şehrim adına, sizin adınıza kıymetli oylarınız kadar.
Devamını bekleyin derim!