BERİKAN YAYINEVİ’ inden olaylar çevresinde gelişen metinlere örnek sayılabilecek türden bir        kitap” BİR AĞACIN DİLİNDEN” adıyla yayınlandı.

Lütfi Bilir’in kaleme aldığı bu eser FABL türüne ait bir eser. Kahramanları hayvanlar veya bitkiler olan, anlatımıyla ahlak dersi veren düzyazı ya da manzum biçiminde oluşan hikayeye fabl denir. Özellikleri şöyle sıralanabilir:

1-      Hayvanlar , bitkiler ,cansız varlıklar aracılığıyla insanlar anlatılır.

2-      Manzum da olur ,düzyazı şeklinde da olabilir.

3-      Teşhis ve intak sanatlarına yer verilir.

4-      Fablın sonunda her zaman alınması gereken ahlak dersi açıklanır. Buna eskiden “kıssadan hisse” denir.

Yazar ın kitabı bu özellikleri taşıyor. Kitap “ Ben bir kestane ağacıyım Beşiktaş sahillerinde. Annem , Beşiktaş sırtlarında her gün Beylerbeyi yalılarını, Üsküdar iskelesini, Boğazın göğsüne takılmış bir kolyenin elmas taşı gibi, gururla etrafını süzen Kız Kulesi’ni hatta biraz ilerdeki Salacak Yamaçları’nı  ve bir taraftan da oturduğu burundan boğazı gözetleyen Topkapı Sarayını da gören büyük kestane ağaçlarından biri olmalı” (sh.7) diye başlıyor. Okurken sizi alıp götüren metinlerle karşılaşınca önce biraz şaşırabilirsiniz. Kitabın kapağına bakıp acaba bu yazarı nereden hangi edebiyat dergisinden hatırlıyorum diye aklınızdan geçirebilirsiniz.

Kitabın yazarı Lütfi Bilir 1956 Maraş doğumlu, İstanbul da yüksek tahsilini tamamlayıp çalışma hayatına atılan bir insan. Eğitim ve öğretim hayatı sırasında okuyup çalışarak kendi yazarlık kozasını da ören birisi. Kitaptan edindiğimiz bilgilere bakılırsa yazar divan edebiyatını aşina. Hikayeler özenle seçilmiş beyitlerle başlıyor bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

1-      Arz-ı hal etmeye cana seni tenhada bulamam

Seni tenha bulacak kendimi asla bulamam

2-       Dilde gam var şimdilik lütfeyle gelme ey sürur

Olamaz bir hanede mihman mihman üstüne

3-      Bir şulesi var ki, şem’i canın

Fanusuna sığmaz asumanın

4-      Azade ser olurdum asib-i derdü gamından

Ya dehre gelmeseydim ya aklım olmasaydı

5-      Mecnun ile bir mekteb-i aşk içre okuduk

Ben Mushafı hatmettim o Leyli de kaldı

Yazar sehlimümteni tarzında ki beyitleri seçmede hayli usta buda onun müktesabatı hakkında bize bilgi veriyor. Divan edebiyatının geldiği kültür medeniyet çıtası bu gün az bir insan tarafından bilinirken yazarın her hikayenin üst bölümün böyle bir beyit yerleştirmesi hayli orjinal. Kitapta 33. Sayfada yer alan Fuzuli’ nin su kasidesi şerhi ve sonraki satırlar okunursa dediğim daha iyi anlaşılabilir.

Kitapta az duyulan bazı örnek hatıra kabilinden satırlar da var. Önemli yazarların başlarından geçen bu olayların sayfalar arasına yerleştirilmesi  ilginç. “ Sayın Hocam, bir öğretmen olarak davet edildiğiniz bu evden bir baba olarak çıkmanıza asla müsaade edemem. Öğrenciniz Nazım” (sh.11) acaba bu satırlarda ismi geçen Nazım kim? Sayın Hocam diye kime hitap edilmiş. Bunları sizlere bırakıyorum.

 Ağacın dilinden dökülen hikmetli satırları okunca nerede bu ağaç nerede bu insanlar diyeceksiniz.

Yazar  aynı zamanda günümüz şairleri ve yazarlarına da  aşina 13. Sayfada yer alan onlarca yazarın ismi geçiyor Murathan Mungan da bunlardan biri. Lütfi Bey bu şairlerin şiir ve yazılarının takipçisi. Yaşadığımız günlere dair sosyal olguların yer aldığı satırlar hayli fazla. Hüzün, aşk, terk edilmişlik, gurbet, imkansızlık gibi her biri ayrı hikayelere konu olabilecek olgular satır aralarına yerleştirilmiş.

Bu kitap iyi bir okur olmanın insanı yazarlığın ilk basamağına taşıyabileceğinin tipik bir örneği. Lütfi Bilir çıkardığı kitaplarıyla hikmet yolunda ilerliyor ve kendi gökkuşaklarının esenlik muştularını da bizimle paylaşmaktan mutluluk duyuyor.

Bir Ağacın Dilinden kitabının yazarımıza esenlikler getirmesi en büyük dileğimdir.