Aşağıda okuyacağınız yazıyı, bu yılın ilk aylarında yazmışım. Yıl da bitti bitmek üzere. Gitti gidiyor yani.

Kabul eder veya etmezsiniz, o sizin bileceğiniz mesele de, günümüzde makamlar, etiketler, ünvanlar insanoğlunu şımartıyor, kirlerini kırk keseci çıkartamazken kir vücudunu kuşattığı gibi, kinleriyle insanları şaşırtmaya devam ediyorlar.

Bu alışkanlık, bu soysuz gelenek, bu adi huy edinme senelerdir var, var olmaya devam edecektir. Özellikle siyaset ruhumuzu, yaşam hakkımızı esir alınca, insanlar partiler yüzünden kutuplaşmaya gidince, doğacak çocuklara bile miras kalmaya başladı.

Fakirler zenginleri doyurmaktan usanmayınca, dün bir işe girebilmek için çalmadık kapı, öpmedik ve yalamadık kıç bırakmayan ehliyetsiz ve liyakatsiz kimseler, bürokratım diye bir yere oturunca, kendi yakınlarına, vatandaşlarına, dostlarına bile sırt çevirmeye başladı. Kibir şımartıyor dediğim buydu zaten.

*

Tabi bunlar yaşanınca, zuhur edince, kin de ‘bana yer yok mu?’ dercesine pisliğin, tahammülsüzlüğün, öfke selinin, güç zehirlenmesinin, dağları ben yarattım havası içinde kendine yer bulabiliyor.

Şimdi dindar görünüp kindarlık yapmak marifet veya şöyle deyim, meslek haline geldi.

En yakın arkadaşlarına kin duyuyor.

En yakın mesai arkadaşlarına kindar gözüyle bakıyor.

Dün kendisine borç veren, selam veren, işe girmesine sebep olanlara karşı kin kusuyorlar.

Hele bir de hak etmediği koltuğa oturunca, isminin başına etiket eklenince, ne oldum delisi olanlar, kindarlık gömleğini giymeyi kendilerine yakıştırıyorlar, sanki mecburiyetmiş gibi, kindarlığa itibar sağlıyorlar.

*

Kendinden başkasını yok sayan, adam yerine koymayan, önüne geleni itibarsızlaştırmayı görev gereği kabul eden, garibanları yerinden oynatan, ekmekleriyle oynayan kibir budalası insanları oldum olası sevmem, hatta nefret ederim.

Ama lafa gelince Mevlana Hazretlerinin özlü, veciz cümlelerini dillerine sakız edenler, yaşam biçimi kabul ederler akılları sıra, lakin iş icraata gelince, ne Mevlana tanırlar, ne Mevla…

Kibir ruhlarını, bedenlerini esir alınca, ne oldum delisi rolüne soyunan budalalardan Rabbim bizleri korusun, uzak eylesin!

Bereket versin şahsım şehrinde böyle tipler, kanı bozuklar yok!

*

Özetle,  kibrin şımarttığı insanlardan ne kendine, ne şahsım memleketine hayır gelmez!

Kinin şaşırttığı kimseler nefislerine köle olurlar, dindarlık kimliği ile çıktıkları yolda üzerlerine giydikleri kindarlık, onları şaşırtır, ne yaptığını bilmeze hale getirir. Ki çok tehlikelidir bu tipler.

En önemlisi, kir, leke, pislik…

Yeter ki insanın üzerine sinmesin, yeter ki isminin başına eklenmesin, yeter ki insanlar arkasından ‘yahu, pislik herifin teki, her yanından yolsuzluk akıyor’ dedirtmesin. Virüsten de beter. Aşı olursunuz, pandemi kurallarına riayet edersiniz, geçer. Ama leke, ama kir, ama pislik yapıştı mıydı üzerinize, en güçlü deterjan bile temizleyemez!

Siz, siz olun, bu üç tipten uzak durun. Allah’a daha yakın olursunuz, demedi demeyin!