Zamanın hızla aktığı, bilginin saniyeler içinde yayıldığı bir çağda yaşıyoruz. Dijitalleşmenin, sosyal medyanın ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte hayatın her alanında büyük bir dönüşüm yaşandı. Bu dönüşümden en çok etkilenen alanlardan biri de gazetecilik oldu. Özellikle yerel medya, hem imkanları hem sorumlulukları açısından çok daha kırılgan bir yapıya büründü. Kahramanmaraş özelinde baktığımızda ise yerel medyanın, bir yandan kentin hafızasını koruma görevini sürdürmeye çalıştığını, diğer yandan ise dijitalleşme karşısında konumunu yeniden inşa etme mücadelesi verdiğini görüyoruz.
Son yıllarda teknolojinin erişilebilir hale gelmesiyle birlikte habere ulaşmak kolaylaştı; ancak aynı kolaylık, haberin üretilmesini de neredeyse sınır tanımaz hale getirdi. Elinde mikrofon tutan herkesin gazeteci gibi dolaştığı, bir telefon kamerasıyla yapılan kaydın “haber” olarak servis edildiği, içerik üretmenin haber üretmekle karıştırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Bu ortamda gazeteciliğin etik değerleri, teyit mekanizmaları, kaynak güvenilirliği gibi kavramlar çoğu zaman göz ardı ediliyor. Bu da beraberinde ciddi bir sorun getiriyor: dezenformasyon.
***
Kahramanmaraş özelinde sosyal medya platformlarında zaman zaman hızla yayılan, ama doğruluğu teyit edilmemiş paylaşımlar, halk arasında paniğe neden olabiliyor. Özellikle kriz zamanlarında (örneğin deprem, yangın, sel gibi afetlerde) bu durum, kamu düzenini de tehdit edecek boyutlara ulaşabiliyor. İşte bu noktada, gerçek gazeteciliğin önemi ortaya çıkıyor. Bilgiyi filtreleyen, doğrulayan ve sorumlulukla aktaran yerel medya organları, sadece birer yayıncı değil, aynı zamanda toplumsal dengeyi koruyan aktörlerdir.
***
Kahramanmaraş’ta yerel basın, sadece haber yapan bir araç değil; kentin ruhunu kaydeden bir tanık olmuştur. Yıllar önce bir yerel gazetenin arşivine göz attığınızda, o dönemin sosyal yapısından ekonomik gelişmelere, kültürel etkinliklerden gündelik yaşam pratiklerine kadar birçok iz bulursunuz. Bu açıdan yerel basın, bir anlamda şehrin hafızasıdır. Ancak bugünün dünyasında yerel medyanın rolü sadece geçmişi kaydetmekle sınırlı değil. Aynı zamanda geleceğe yön verme potansiyeli de taşıyor. Yerel basın, bir mahallenin altyapı sorununu gündeme taşıyabilir, yerel yöneticilerin dikkatini çekebilir, küçük bir başarı hikayesini kamuoyuna sunarak daha büyük bir etki yaratabilir. Özellikle Kahramanmaraş gibi büyük ama ulusal basında sınırlı şekilde temsil edilen şehirlerde, yerel gazetecilik bu yönüyle çok daha kritik bir işlev görür.
***
Gazetecilik, bilgiye hızla ulaşmak kadar ona sabırla yaklaşmayı, her duyduğunu değil doğrulanmış olanı aktarmayı da gerektirir. Yerel basın mensuplarının önündeki en büyük zorluklardan biri de budur: Hem hızlı olmak hem doğru olmak. Çünkü sosyal medya çağında insanlar artık haberi “ilk kim verdi” diye değil, “hangisi gerçek” diye sorgulamak zorunda kalıyor. Bu da medya okuryazarlığının artması gerektiğini gösteriyor.
Kahramanmaraş’ta da yerel medya çalışanları, bu zorlu koşullarda hem halkı bilgilendirme hem de dezenformasyonun önüne geçme gibi iki yönlü bir sorumluluk taşıyor. Gazeteci, bir olayın sadece fotoğrafını çekmez; aynı zamanda o olayın toplumsal etkisini, arka planını, gelecekteki yansımalarını da gözeterek haber üretir. Bugün bu sorumlulukla çalışan birçok yerel basın emekçisi, bu şehir için çok kıymetli bir iş yapıyor.
***
Bir başka dikkat çekici dönüşüm de “içerik üreticiliği” ile “gazetecilik” arasındaki farkın bulanıklaşmasıdır. YouTube, TikTok, Instagram gibi platformlarda içerik üreten bireyler çoğu zaman takipçi sayılarına göre toplumda bir etki yaratabiliyor. Fakat bu etki, her zaman gazetecilik etik değerleriyle örtüşmüyor. Bir olay hakkında sansasyonel bir başlık atmak, gündem oluşturmak ya da öfke uyandırmak, izlenme uğruna gazetecilik kisvesi altında yapılabiliyor. Bu durum da kamuoyunda bilgi kirliliğine neden oluyor. Bu bağlamda, hem toplumun hem de medya kurumlarının bu ayrımı net şekilde yapabilmesi; içeriği üretenle, haberi sorumlulukla taşıyanı ayırt edebilmesi gerekiyor.
***
Günün sonunda, yerel medyanın güçlü olabilmesi için sadece gazetecilerin çabası yetmez. Toplumun da nitelikli haberciliği desteklemesi gerekir. Gazeteye abone olmak, internet sitesini takip etmek, güvenilir kaynaklardan haber okumayı tercih etmek, hatta sosyal medya yorumlarında sağduyulu davranmak bile bir katkıdır. Yerel medya desteklenirse, şehir kendini daha doğru ifade eder. Değerleri görünür olur, sorunları çözüm bulur, başarıları daha çok insana ulaşır. Kısacası, medya güçlü olursa şehir de güçlü olur.
Kahramanmaraş, tarihiyle, kültürüyle, insan kaynağıyla güçlü bir şehir. Bu gücün sağlıklı bir şekilde görünür olabilmesi için, yerel medya en önemli köprülerden biridir. Ancak bu köprünün sağlam kalabilmesi için onu taşıyan ayakların (yani etik gazetecilik ilkelerinin ve halk desteğinin) sağlam olması gerekir. Gazetecilik, bir mikrofon tutmaktan ya da bir video çekmekten ibaret değildir. O mikrofonun neyi, nasıl ve hangi sorumlulukla aktardığıdır asıl belirleyici olan. Çünkü doğru bilgi sadece aydınlatmaz; aynı zamanda inşa eder, birleştirir, yol gösterir. Ve unutulmamalıdır ki; bir şehir, kendini ne kadar doğru anlatabiliyorsa, geleceğini de o ölçüde sağlam temellere oturtabilir. İşte tam da bu yüzden, yerel medyanın sesi, yalnızca bugünü değil, yarını da şekillendiren bir güçtür.