Asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depreminde on binlerce bina yıkıldı, daha fazlası ise ağır hasar aldı. Bu yıkılan binaların sahiplerine hangi şartlarda konut ve iş yeri yapılacağı merak konusu. AFAD’ın yaptığı açıklamaya göre; hak sahiplerine, ilk 2 yıl ötelemeli konut ve ahırlar için sonraki 18 yıl, iş yerleri için ise sonraki 8 yıl eşit taksitlerle borçlandırma yapılarak konut ve iş yerleri yapılacak. Ödemeler; konutlar için faizsiz, iş yerleri için ise yıllık %4 faizli olarak yapılacak ve teslimden 2 yıl sonra başlayacak. Ayrıca, iki yıllık taksit tutarından az olmamak kaydıyla borcu vadesinden defaten ödeyenlere %20 oranında indirim yapılacak. Hak sahipliği başvuruları 22 Mayıs itibariyle alınmaya başladı. E devlet üzerinden veya valiliklere dilekçe verilmek suretiyle hak sahipliği başvurusu yapılabilmekte. Başvuru süresi 60 gündür. Hak sahiplerine verilecek konut ve iş yerlerinin maliyetleri ve ödeme planları ise henüz resmi olarak açıklanmadı.
Öncelikle hak sahibi tabirinin ne anlama geldiğini açıklamakta fayda görüyorum. Kendisine ait konut veya iş yeri afet sebebiyle yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar alan kişiler; afet gören yerlerin bitişiğinde veya yakınında, üzerinde bina yaptırılmak üzere İmar ve İskan Bakanlığınca tespit edilip imar planına dahil edilen veya bu konutları için kıymet belgesi verilen kişiler hak sahibi olarak tanımlanmaktadır. Buradan sonra “konut” olarak ifade ettiğim her şey aynı zamanda iş yeri anlamına da gelmektedir. Hak sahiplerine ya konut yapılır veyahut kredi kullandırılmak suretiyle konut sahibi olmaları sağlanır. Birden fazla yıkılmış veya ağır hasarlı konutu olan kişiler yalnızca bir tanesi için hak sahibi olabilir.
Kanun; kendisine ait olmayan bir arsa üzerine yapı ruhsatı ve inşaat izni almaksızın konut yaptıranların hak sahibi olamayacağını kurala bağlamıştır. Ancak AFAD’ın bir insiyatif alarak bu kişileri de hak sahibi kabul etmesi mümkündür.
Oturdukları konutlar veya kullandıkları iş yerleri ağır hasarlı olan veya yıkılan kiracılar, apartman görevlileri ve Lojmanları ağır hasarlı olan veya yıkılan kamu görevlileri de hak sahibi olamamaktadır.
Depremde hem evi hem de iş yeri ağır hasarlı olan veya yıkılan kişiler hem ev hem de iş yeri için ayrı ayrı hak sahibidirler.
İmar yapılması sakıncalı olarak belirlenen yerlerde, sonradan ruhsatlı veya ruhsatsız olarak yapılan konut veya iş yerleri ağır hasarlı olduğunda veya yıkıldığında sahipleri hak sahibi olamazlar.
Zorunlu deprem sigortasına tabi olduğu halde sigortalanmayan bir konutun depremde yıkılması veya ağır hasarlı olması durumunda devletin konut yapma yükümlülüğü ortadan kalkmaktadır. Bu durumda bu konutun sahibinin hak sahibi olabilmesi kurumun insiyatifindedir.
Ebeveynine ait konutta, ebeveyninden ayrı olarak oturan kişiler de bu evin yıkılması veya ağır hasarlı olması durumunda hak sahibi olabilir. Örneğin; siz, babanıza ait bir evde eşinizle ve çocuklarınızla yaşıyorken, yaşadığınız ev depremde ağır hasar aldı; bunun yanı sıra babanızın oturduğu kendine ait olan diğer ev de depremde ağır hasar aldı. Bu durumda babanız ve siz ayrı ayrı hak sahibi olursunuz. Hisseli veya iştirak halindeki bir konutun yıkılması veya ağır hasarlı olması durumunda hisse sahiplerine yine aynı hisselere sahip olmak üzere bir konut yapılır. Örneğin; daha önce babanızdan size ve kardeşlerinize 1 adet apartman dairesi miras kalmıştı, bu apartman dairesi elbirliği mülkiyetine tabi olarak hepiniz adına kayıtlıydı ve bu daire depremde yıkıldı. Bu durumda size 1 adet konut yapılır ve yine elbirliğyle kardeşlerinizle beraber hak sahibi olursunuz. İştirak veya müşterek mülk halindeki konutlarda birden fazla hissedar aile yaşıyorsa, her aile ayrı ayrı hak sahibi sayılır. Örneğin; babanızdan size 3 adet apartman dairesi kaldı ve bu apartman dairelerinin üçüne de elbirliği mülkiyetine tabi olarak üç kardeş birlikte maliktiniz. Bu apartman dairelerinden birinde siz, birinde abiniz, diğerinde ise kız kardeşiniz yaşıyordu. Bu 3 dairede depremde ağır hasar aldı. Bu durumda üçünüz ayrı ayrı hak sahibi olursunuz.
Depremde konutu yıkılan, yanan veya ağır hasar alan kişilerin o yerde kendisine veya eşine ait başka bir hasarsız konutu varsa hak sahibi sayılmazlar. Kanun burada “o yer” ifadesini kullanmış ama o yerden ne anlaşılması gerektiğini açıklamamıştır. O yerden kasıt aynı mahalle midir? Aynı ilçe midir? Yoksa aynı il midir? Hak sahibi lehine yorum ilkesi gereğince “o yer” ifadesini mümkün olduğunca dar yorumlamak gerektiği kanaatindeyim. Diğer bir deyişle; o yer ifadesini aynı il olarak kabul ettiğimizde çok fazla kişi hak sahipliğinden faydalanamayacakken, o mahalle olarak kabul ettiğimizde daha fazla kişi hak sahipliğinden faydalanabilecektir. Nitekim AFAD paylaştığı bilgilendirme metninde de; farklı bir ilde, aynı il fakat farklı bir ilçede ve aynı il, aynı ilçe fakat farklı bir “kırsal” mahallede kendisinin veya eşinin hasarsız konutu olanların hak sahibi olabileceği ifade edilmiştir. Kırsal mahalle ile ifade edilmek istenen şey; Jandarma sorumluluk bölgesinde olan mahallelerdir.
Örnek vermek gerekirse; Onikişubat ilçesinin Abdulhamit Han Mahallesi’nde bulunan konutunuz depremde ağır hasar aldı, ancak sizin Onikişubat ilçesinin Avşar Mahallesinde hasarsız bir konutunuz daha var. Bu durumda, Avşar Mahallesi jandarma sorumluluk bölgesi yani kırsal mahalle olarak kabul edildiğinden dolayı hak sahibi olabilirsiniz.
Başka bir örnek; Onikişubat ilçesinin 5 Nisan mahallesinde bulunan konutunuz depremde ağır hasar aldı, ancak eşinizin Onikişubat ilçesinin Akif İnan Mahallesinde hasarsız bir konutu var. Bu durumda her iki konut da aynı ilçenin merkez mahallelerinde yer aldığından-yani iki mahalle de ilçe emniyet sorumluluk bölgesinde olduğundan- dolayı hak sahibi olamazsınız.
Ağır hasar alan veya yıkılan konutunuzun bulunduğu ilçeden başka bir ilçede sizin veya eşinizin hasarsız konutu varsa yine hak sahibi olabilirsiniz. Örneğin sizin Dulkadiroğlu ilçesindeki konutunuz depremde yıkıldı, ancak Onikişubat ilçesinde yer alan diğer konutunuz hasarsız. Bu durumda iki konut farklı ilçelerde olduğundan hak sahibi olabilirsiniz.
Kırsal mahallede yer alan konutunuzun yıkılmış veya ağır hasarlı olması halinde, o kırsal mahallenin bağlı olduğu ilçenin başka bir mahallesinde size veya eşinize ait hasarsız bir konut varsa yine hak sahibi olabilirsiniz. Örneğin; Türkoğlu ilçesinin Beyoğlu kırsal mahallesinde ağır hasarlı bir konutunuz var, ancak Türkoğlu ilçesinin Şekeroba mahallesinde hasarsız bir konutunuz daha var. Bu durumda; ağır hasarlı olan konutunuz, ilçenin kırsal mahallesinde bulunduğu için hak sahibi olabilirsiniz. Ancak diyelim ki; Türkoğlu ilçesinin emniyet sorumluluk bölgesinde bulunan Fatih Mahallesindeki konutunuz ağır hasarlı veya yıkılmış, ancak sizin yine Türkoğlu merkez mahallesi olan(yani emniyet sorumluluk bölgesi içerisinde yer alan) İstasyon Mahallesinde hasarsız bir konutunuz var. Bu durumda; ağır hasarlı konutunuz da hasarsız konutunuz da kırsal mahallede olmadığından dolayı hak sahibi olamazsınız.
Eğer ağır hasarlı olan konutunuzla aynı ilçede sizin veya eşinizin hasarsız hisseli konutu varsa yine hak sahibi olabilirsiniz. Örneğin; Dulkadiroğlu ilçesinin Doğukent Mahallesinde ağır hasarlı bir konutunuz var, ancak yine Doğukent mahallesinde kardeşlerinizle birlikte hisseli olarak sahip olduğunuz miras malı hasarsız bir konut var. Bu durumda hak sahibi olursunuz ancak eğer ikinci konut hisseli değil de yalnızca size ait olsaydı hak sahibi olamazdınız.
Özetle; birden fazla konut sahibi olanların yalnız bir konutu yıkılmış veya ağır hasarlı olması halinde dikkat edeceği husus; konutların aynı ilçede olup olmadığı, eğer aynı ilçede ise konutlardan birinin kırsal mahallede olup olmadığıdır.
Son olarak; hak sahibi olabilmek için; 60 gün içerisinde e-devlet üzerinden veya valiliklere dilekçe verilmek suretiyle başvuru yapılması ve kanuni sürede ön borçlanma yapılması şarttır. Hak sahipliği başkasına devredilememektedir.
Başka bir köşe yazısında görüşmek üzere…