Aslına bakarsanız, yazının başlığını; ‘Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin Maraş’a neden geldi?’ olacaktı.

Her kim olursa olsun, ister bürokrat olsun yeni atanan, ister siyasetçi, ister bir yerlerin veya teşkilatların başkanı, bu şehre hizmet etmenin en büyük aşk olduğunu söylerler.

İyi, söylesinler, eyvallah!

“Bizim sevgimiz pazara kadar değil, mezara kadar!” derler, ama ne mezarın yanından geçerler, (geçseler de es kaza korkarlar, ıslık çalarlar) ne de semt pazarına uğrayıp baldırcanın, domatesin ve memleketimde çok yetişen  hıyarın fiyatını bilirler, ne alış-veriş yaparlar bir garibandan, sadece göstermeliktir siyasetleri, ne de bu şehrin dertleriyle dertlenirler.

Birisi iş ister, elektrik, su, kira, doğalgaz faturası için yardım ister diye semt pazarına da uğramazlar!

İnanamayın pazardan, mezardan söz edenlere. Çok gördük geçmişte. Şimdi nerede o pazar ve mezar aşkları, tutkunları. Dillerine sakız etmişlerdi, sözüm ona davalarına, memleketlerine olan sadakatlerini ortaya koymak için, vatandaşı kandıracak, uyutacak, uyuşturucudan da beter yalanlarla bizi enayi, bizi salak, bizi keriz yerine koydular.

Ne aşkı, ne meşki?

Onlar için varsa yoksa koltuk.

Bilmeyenlere öneriyorum, Aziz Nesin’in koltuk hikayesini okusunlar!

*

Suyunu aldığı Helete’yi (Düzbağ) ilçe yapacağı sözü vermiş, su için insanlara inek bile dağıtmış, aylar sonra bize bir damla su vermek için geçenlerde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Fatma Şahin gelmişti. Şunun için geldi, bunun için geldi, gitti. Ama asıl neden geldiğini size söyleyeyim mi? Belki bazılarının canı sıkılacak ama olsun, içimdekini söylemesem rahat edemem!

Bizimkilerin aklının dibini öğrenmeye geldi.

Bizimkilerin aklının dibinde sorun mu var, yoksa bizim bilmediğimiz bir durum mu var?

Aşkla şevkle çalışmak tabi ki güzel. Hele bu şehri seviyorsanız, bu şehirde doğup, aile mezarlığınız da varsa Şeyhadil’de, tabi ki seveceksiniz. Vefa borcunuz vardır, gönül borcunuz vardır, üstlendiğiniz sorumluluk vardır.

*

Model ve modern ilçemizin Belediye Başkanı sayın Hanefi Mahçiçek bir eser ortaya koyuyor, bu şehrin şimdiye kadar olan en büyük projesini hayata geçiriyor, bitirmek için canhıraş uğraş veriyor, dünyayı şehrimize getirmek için ülke ülke dolaşıyor, bu büyük ticaret ve sosyal yatırımda yer almak için gelenlere anlatıyor, zaman harcıyor, yüreğini ortaya koyuyor, ama 5 yıldızlı içkili (içki içen biri değilim, tavsiye de etmiyorum. Ama 62 ülkeden gelecek misafirlerin de ihtiyaçlarını gidermek, temin etmek zorundasınız, yoksa elin adamı hayrına gelmez size!) otel ve rezalet havaalanı ve uçak seferleri için kimse kılını kıpırdatmıyor.

Baksanıza takıldı takılacak denilen ILS cihazı bile hikâye çıktı, fos çıktı.

*

Mustafa Yıldızdoğan’ın şarkısını dinlerken, şarkının sonunda bir ermiş adamın söylediği sözdü başlıktaki cümle.

Not: Bu dakikadan sonra O dediğim vatandaş, seçmen, halk… Halka rağmen siyaset yapılamayacağını biliyorsunuz zaten de, bu insanlar sizi seviyor, oy veriyor, ama unutmayın, aşkı gönlünüze koyan da O, aşkı gönlünüzden kovan da O…

*

Sizinki şıpsevdilik. Sizinki koltuk aşkı, sizinki günü kurtarma aşkı, sizinki bilmem ne aşkı…

Unutmayın, enayiler olmazsa, açıkgözler acından ölür!

Meseleye şundan girdim, önümüzdeki yılın ortalarında, muhtemelen seçim öncesi, zaten tamamen bitti bitecek dediğimiz EXPO için yeterli sayıda alkollü otelimiz, alkolsüz konaklama alanlarımız (gelecek olan 2 milyon misafiri Ilıca’da mı yatıracaksınız yoksa) yatağımız yokken, uçaklarımız bile zaman zaman iptal edilir, seferler aksarken, saatleri bile dengesiz iken, kimi getirecek, kimi çekeceksiniz bu şehre, kimi tutacaksınız şahsım memleketinde!

Komşu Antep’te bunların hepsi varken!

*

Fatma Şahin şimdiden Gaziantep – Kahramanmaraş arasında gelip gidecek, konukları taşıyacak VİP SERVİS ARAÇLARI için talimat verdi bile.

Az söyledim, siz çok anlayın ve beni mazur görün!

Beni daha fazla zorlamayın, daha fazla üzerime gelmeyin, çok dertliyim, çook! Yoksa çıngar çıkacak!

Sizin aşkınız, benim aşkımın yanında suya atılan imza gibidir!

Nokta!